İnsanların kimliklerini, özlemlerini, hülyalarını, geçmişini ve geleceğini anlatan kelimeleri ve cümleleri vardır, kendilerini ifade etmek için kurdukları.

İnsanların kendini ifade etme hakkı bastırılırsa onları tanıyamayız.

Tanıyamayınca onlarla ilgili kararlarımız da sağlıklı olmaz.

Biz, onları hakkımız olmadan kendi kelimelerimizle tanımlarız.

Bizim tanımlamalarımızla o kişilerin hayatı çelişirse, onları suçlar ve yargılarız.

Toplumların ve milletlerin de kendilerini anlatan ve tanıtan kelimeleri, cümleleri vardır.

Milletler kelimelerini ve cümlelerini tarihinden alır. Tarihinden aldıkları ve biriktirdikleriyle geleceğe seslenirler ve yürürler. Geleceğin şiirini kutlu geçmişin altın kelimeleriyle yazarlar.

Onlar geleceğe dair umutlarını, bu kelimeler ve cümlelerle nesilden nesile aktarma çabasındadır..

Milletine öncü olmak isteyenlerin görevi, milletin umutlarını, hayallerini, ülkülerini geleceğe taşıyacak organizasyonu oluşturmak ve tarihe doğru yürüyüşünün imkânlarını sağlamaktır.

16 Nisan milletin kendi kelimeleri ve cümleleriyle içeriye ve dışarıya seslenme, sözünü söyleme imkanıdır.

Sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın, sonuç: Milletin kararıdır.

Bu karar dikkate alınmadan alınacak kararlar batıldır, gerçeği örtme çabasıdır.

Millet adına siyaset yapanların sandıktan çıkan sonucu doğru okumaları önemlidir.

Değişiklik teklifi Meclise geldiği ve referandum kararı çıktığı günden bu yana;

“Hayır” veya “Evet” için kampanya yürütenler söyleyecek bütün sözlerini söylediler.

Hayırcılar kendileriyle çelişseler bile “Hayır” için bir hikâye oluşturmaya çalıştılar.

“Tek adam dediler, diktatörlük dediler, her yetki tek adama verilmez dediler.

Yıllardır söyledikleri diktatörlük tezinden vazgeçtiler.

Millete diktatör olmak istiyor diye korku pompaladılar.

Yasama organı güçsüzleştiriliyor, yargı baskı altına alınacak dediler.

  Cumhurbaşkanı kararnamesiyle muhtarlıklar kaldırılacak, lokantalar kapatılacak, eyalet sistemine geçilecek, ülke bölünecek, özgürlükler rafa kalkacak, bakanlar çocuklarını askerlikten kurtarmak için seçilme yaşını on sekize indirecekler, çocukları askerlik yapmayacak, akrabalarını başkan yardımcısı yapacaklar, kaç tane başkan yardımcısı olacağı belli değil, saltanat kuracaklar, seçilmemiş biri başkanın yerine vekâlet yoluyla atanacak, nasıl karar vereceği hakkında bir sınır yok vs. vs.” dediler.

Bunlar hayır tarafının topluma anlattıkları ve değişiklik teklifi hakkında yazdıkları hikâye.

Bir de evet tarafı var.

Onlarda diyorlar ki:

“Ülkemiz, Cumhuriyet tarihimiz boyunca bürokratik vesayet kurumları tarafından müdahaleye maruz kaldı.

Millete demokrasi vadedildi ama bu demokrasi sınırları vesayet kurumları tarafından çizilmiş durumda.

Ne zaman millet kendisiyle ilgili bir karar verecek olsa, bir takım odaklar tarafından yolu kesildi, siyasi hayata müdahale yapıldı.

İlk müdahale 1960 askeri darbeyle ortaya çıktı. Bunu 1971, 1980 darbeleri takip etti. Daha sonra 1990’lı yıllarda ülkemiz postmodern darbeyle tanıştı.

Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor  ama darbeci, müdahaleci anlayış değişmedi.

Darbe, muhtıra ve parti kapatarak siyasetin meşru alanı daraltılıyor, siyaset kurumu tehdit edildi ve topluma korku salındı. Çok partili, hayata geçtiğimiz 1946 yılından beri her on yılda bir siyasete şu veya bu sebeple siyaset dışından müdahale edildi.

Tek başına iktidarlar döneminde elde ettiğimiz başarılar görünmez bir el tarafından müdahaleyle zayıflatıldı, ülke koalisyonlara mahkûm edildi.

İstikrar için seçimlerde %10 barajı uygulandı ama istikrar bir türlü sağlanamadı.

Mecliste temsil sıkıntısı, Yürütmede yönetme krizi milleti tedirgin etti, siyaset kurumuna olan güven zedelendi, millet çaresiz bırakıldı.

Bu değişiklik paketiyle artık Yasama ve Yürütme ayrı sandıklarda oylanacak.

Yasamada temsilde adalet sağlanırken, Yürütme milletin iradesiyle şekillenecek sandıkta kimin hükümet kuracağı belli olacak... Geriye sadece Yürütmeyi kuracak Cumhurbaşkanının Bakanları ve Başkan yardımcılarını belirlemesi kalacak. Bu belirlendiğinde hükümet işbaşı yapacak...

Yargı atamalarında önemli değişiklik yok ama, yargıda çift başlılık ve ikili uygulamaya son verilerek askeri yargı feshedilecek.

Yapılacak değişiklikle, yürütmede çift başlılık bitecek, başbakanlık kurumu kaldırılarak yürütmenin başı Cumhurbaşkanı olacak.

Yeni sisteme geçildiğinde artık işler daha çabuk ve daha hızlı görülecektir. Bu değişiklik ülkenin ihtiyacıdır, gelişmiş ülke olmamız için bu gereklidir vs..vs..“ Diyorlar.

Hülasa; İktidarıyla muhalefetiyle herkes kendi cümleleriyle millete seslendi derdini anlattı.

Şimdi sıra milletimizde, milletimiz;

Kampanya sürecini parti içi hesaplaşma vesilesi yapanları, millete korku salanları ve millete yeni umutlar verenleri değerlendirerek kendi lisanıyla sözünü söyleyecektir.

16 Nisan akşamı karar ortaya çıkmış, söz söylenmiş olacaktır.

Karar, milletimiz ve bize umut bağlayan İslam ve Türk coğrafyalarında yaşayan insanlarımıza umut, tarihe yürüyüşümüzden rahatsız olanlara bir cevap, milletimiz için bir milat olacaktır.

Allah milletimizin seferini zaferle taçlandırsın.