23-24 Mayıs tarihleri arasında OECD üyesi ülkeler Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında Paris'te bir araya geldi. İlki rahmetli Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde gerçekleşen Türkiye başkanlığındaki OECD toplantısı bu kez bambaşka bir havada gerçekleşiyor. 40'tan fazla ülkenin devlet ve hükumet temsilcisi, Babacan'ın dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizin Türkiye'yi nasıl teget geçtiğini büyük bir dikkatle dinledi.

NEW YORK'TAN AYAĞININ TOZUYLA

Paris'e özel uçakla hareketimiz sırasında Babacan zirvenin önemini aktarırken, Türkiye'nin dünyada değişen pozisyonunu da çok çarpıcı bir örnekle aktardı. "Birleşmiş Milletler'in çatısı altında yapılan ve Türkiye'nin eşbaşkanlığını yaptığı 'Dünya Ekonomisi ve Maliyesinin Durumu' başlıklı toplantının yapıldığı New York'tan ayağımın tozuyla geliyorum. Hemen oncesinde Saraybosna İş Forum'una katıldık. Rio +20 ve Meksika'da yapılacak G-20 zirveleri için hazırlık toplantılarını yaptık ve yeniden bu kez OECD toplantısı için harekete geçtik."

HAREKETLİ BİR DÖNEMDEYİZ

Yoğun bir gündemin kendisini beklediğini aktaran Babacan, Türkiye'nin toplantıya başkanlık serüvenini de aktarırken, "13 Ekim 2011'de başkanlık için adaylığımızı koyduk. Zirveye ilişkin sunumumuz katılımcılar tarafından alkışlarla karşılandı ve kısa süre içinde başkanlığımız kabul edildi. Tek aday olarak girdik, belki bize karşı aday çıkmaya çekinmişlerdir" diyerek Türkiye'nin siyasi ve ekonomik gücünün tüm yönleriyle kendisini kabul ettirdiğini anlattı.

BİR SENDROMA DAHA TAHAMMÜL YOK

Zirvenin açılış konuşmasının büyük bölümünü Türkiye'nin sosyal ve ekonomik gelişimine ayıran Babacan, AB ülkelerinin içinde bulunduğu mali krize de değinerek "krizin geliyorum dediği günlerde biz dersimize çalışırken AB liderleri tatile çıktı. Ciddiye almadılar. Sonra da tatillerini bölüp krizle yüzleştiler. Biz ise önlemlerimizi yürürlüğe koymuştuk" diyerek bügün neden bu yüksek cari açığa rağmen sürdürülebilir bir ekonomiye sahip olduklarını en yalın biçimde özetledi. Bütçe ve bankacılık alanlarında kıskandıran bir performans sergileyen Türkiye'ye Karşılık ABD, sürekli para basıp ek önlem alarak, AB ülkeleri ise kurtarma fonları kurarak sistemini ayakta tutmaya çalışıyor.

 

S&P İLE SÖZLEŞMEMİZ SONA EREBİLİR

S&P ve Moody's ile sözleşmeli çalıştıklarını, İngiliz Fitch ve bir Japon kuruluş ile sözleşme olmadan bilgi paylaşımına gittiklerini belirten Babacan, "S&P olma A olur, başkası olur. Sonuçta bugün S&P ve Moody's ile sözleşmemiz var. İptal eder, başkası ile çalışmaya devam ederiz. Fitch ile sözleşmemiz yok ama bilgi paylaşılıyor. S&P, yollarımız ayrılsa bile çalışmalarını sürdürür, çünkü müşterileri ister" diye konuştu. Yerli bir kredilendirme kuruluşunu değerlendiren Babacan, "Finans Merkezi olarak İstanbul'u konuşuyorsak, bu tür güçlü yerel şirketlere de ihtiyacımız olacak" dedi.

 

Gelişen ekonomiye THY'yi örnek verdi

Başbakan Yardımcısı Babacan'ın konuşması öncesinde salon tamamen doldu. Kalabalık bir grup ayakta dinledi. 40 ülkeden bakanın katıldığı toplantıda Babacan gelişen Türkiye ekonomisini anlattı. THY'yi örnek veren Babacan, İstanbul'un dünyaya açılan en önemli kapısı haline geldiğini aktardı. Ali Babacan, büyüyen ekonomisinin yanısıra sosyal konularda da önemli gelişmeler sağlandığını belirterek, genç nüfus ve kadın istihdamında önemli bir hamle erçekleştirdiklerini söyledi. Ayrıca mesleki yatırımlar ile Anadolu'da parayı kadınlara verdiklerinin de altını çizdi...

 

Büyümenin altında güçlü bir yapı var

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, OECD Bakanlar Konseyi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'deki makroekonomik büyüme ve sosyal politikalar konusundaki çalışmalar hakkında bilgi verirken, makroekonomi ve siyasi istikrarın 'büyümenin belkemiği' olduğunu, Türkiye'nin ekonomik büyüme konusunda özellikle son 10 yılda önemli adımlar attığını vurguladı. Babacan, zirve sırasında Türkiye'nin büyümesinin ardında güçlü bir yapının olduğunu dile getirirken aynı zamanda sosyal anlamda da güçlü bir degişimin altını çizdi. Genç nüfusunun ve kadınların is gücüne katılımında son 7 yılda gelinen noktayı çarpıcı bir rakamla aktaran Ali Babacan, toplam istihdamda kadın payının yüzde 23,3'ten 2011 yılı itibariyle yüzde 28'e ulaştığını kaydetti. Türkiyede artık günlük 2 doların altında geliri olan kimsenin kalmadığını belirten Babacan, önümüzdeki yıldan itibaren Türkiye'de hesaplamaların en az 5 dolar üzerinden yapılacağını söyledi.

 

CDS tablosunda Türkiye'nin yeri parlak

Babacan aktardığı bir diğer önemli not ise Avrupa ülkelerinin CDS (Credit Default Swap) yani borç risk puanlarında Turkiye'nin yüksek cari açık oranına rağmen bir çok AB üyesi ülkelere göre çok daha parlak bir orana sahip olması. AB içinde Yunanistan ve Rum Kesimi'nin 1500'e varan risk puanı ile başını çektiği AB'de Portekiz 1218, İrlanda 1111, İspanya 529, Macaristan 570 ve İtalya 529 ile risk puan büyüklüğü ile üst sıralarda bulunuyor. Türkiye 260 risk puanı ile Fransa'nın (210) hemen üzerinde. Listenin altında Polonya dikkat çekiyor ama Bakan Babacan hemen açıklama getiriyor: "Polonya daha gecen yıl AB'den 20 - 25 milyar avronun üzerinde hibe aldı. Biz de alsak çok daha farklı olurdu."

 

Yüzde 1 zam bütçeye 1 milyar TL yük demek

 

Memur maaşları ödemesinin yıllık 100 milyar lira tuttuğunu belirten Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Maaşlara verilecek her yüzde 1'lik zam bütçeye 1 milyar lira ilave yük getiriyor. Bu işin sonu dönüp dolaşıp tekrar daha yüksek vergi toplamaya gider' dedi

 

Kendi başkanlığında toplanan OECD Bakanlar Konseyi Toplantısı için Fransa'da bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, CNBC-e televizyonunda katıldığı bir programda soruları cevapladı. Babacan, memur maaşları ödemesinin yıllık 100 milyar lira tuttuğunu ve memur maaşlarına verilecek her yüzde 1'lik zammın bütçeye 1 milyar lira ilave yük getirdiğini belirterek, 'Şimdi eğer bütçe dengelerimizi sıkıştıracak bir noktaya gelirse bu iş (memura yapılacak zam), dönüp dolaşıp tekrar daha yüksek vergi toplamaya gider bu işin sonu' dedi.

FAZLA MAAŞ FAZLA VERGİ

Memurların toplu sözleşme görüşmeleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Babacan, bütçede şu anda memur maaşlarının yıllık ödemesinin 100 milyar lira tuttuğunu söyledi. 74 milyon vatandaştan toplanan vergilerden 3 milyon memurun maaşının ödendiğine dikkati çeken Babacan, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Şimdi eğer bütçe dengelerimizi sıkıştıracak bir noktaya gelirse bu iş (memura yapılacak zam), dönüp dolaşıp tekrar daha yüksek vergi toplamaya gider bu işin sonu. Memura daha fazla maaş ödemek için, bizim 74 milyondan daha fazla vergi almamız gerekecek. Burada da kuşkusuz adaleti sağlamamız gerekir. Biz eskisi gibi para basmıyoruz. Yani Merkez Bankamız eskisi gibi para basmıyor. (Varsın bütçe açığımız artsın, onu da biz gideririz, borçlanarak kapatırız) böyle bir şey yok. Kimse kusura bakmasın. Kimse Türkiye Cumhuriyeti Devletini daha fazla borç batağına sürükleme pahasına bir adım atmaya zorlamamalı. Bunları istememeli bizden. Dolayısıyla bir denge içerisinde gitmemiz lazım."