Özellikle Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Okan Bayülgen, Beyaz, Şafak Sezer gibi isimler, markaların da izleyicilerin de gözdesi. Dizilerde, filmlerde, sahnede insanları güldürmeyi başaran karakterler, kısa bir süre sonra reklamlarda karşımıza çıkıyor. Yaptıkları espriler hem markaların mesajını izleyiciye ulaştırıyor hem de halkın diline slogan oluyor

Zaman Gazetesi'nin haberine göre, önceden reklam çıktı mı kanal değiştirirdik, reklam izlemek çoğu zaman sıkıcı ve gereksiz bir şeydi. Fakat reklamcılar gitgide bu durumu ortadan kaldırmayı başardı. İyi kurgulanmış, zekice espriler içeren, izlerken insana kahkaha attıran reklamlar işin rengini değiştirdi. Reklamlar çıktı mı kumandaya sarılıp aman hemen kanal değiştireyim telaşına artık kapılmıyoruz.

Son yıllarda sit-com tadında izlediğimiz, devamında ne gelecek diye beklediğimiz reklamlar var. Bu reklamların başrol oyuncularını da dizilerde, sahnede, filmlerde komedi yönüyle ön plana çıkan kişiler oluşturuyor. Yani anlayacağınız komedyenler reklamlara yakışınca reklamlar da sıkıcı olmaktan uzaklaştı. Komedyenlerin oynadığı reklamlarda yaptıkları güzel espriler, dillere slogan olmaya başladı.

Cem Yılmaz'ın oynadığı son WIRO reklamı daha ekranlarda gösterilmeden merak uyandırdı. Adeta G.O.R.A ve A.R.O.G filmleri kadar merak konusu oldu. Çekilen bir reklam filmi olsa da oynayan Cem Yılmaz olunca reklam da bir sinema filmi kadar merak uyandırıyor ve izleyiciyi ekrana kilitliyor. Daha gösterime girmeden konuşulmaya başlanan reklam, yayınlandığı andan itibaren insanlar kahkahalara boğuluyor.

Öyle ya İtalya'da kısa pantolonu, tüylü şapkasıyla onlarca kişi arasında Türk olan kişiyi "vakur duruşundan ve bakışlarından" tanıyan Cem Yılmaz'ın reklamda sergilediği komedyenliğin sahnedekinden eksik kalan bir yanı yok. Aynı durum Recep İvedik karakteriyle Turkcell reklamında boy gösteren Şahan Gökbakar için de geçerli. Bir psikiyatristin karşısında ayakkabılarını çıkarıp, bacaklarını uzatarak terapi olmaya çalışan Recep İvedik, reklam filminden daha çok kısa bir filmde oynuyor gibi duruyordu. Vodafone reklamında Şafak Sezer, Robinson ve Cuma'lı DenizBank reklamında Beyaz, Maxsimum kart reklamında Tolga Çevik'in de oyunculuk performanslarının diğerlerinden geri kalır yanı yoktu.

Avrupa Yakası'nın sevilen, uğruna 'fun clup'lar kurulan Dilber Hala'sı da reklamcıların markajından kaçmamıştı, karakter tamamen televizyonculuk tarihinde rafa kalkmadan doğru bir zamanda reklamcılar tarafından kullanıldı. Yine aynı dizinin Aslı karakteri Gülse Birsel de dizideki konuşma biçimiyle, tarzıyla TTnet reklamlarında kendini gösterdi.

Gazeteci Zeki Coşkun, 30-60-90 saniyelik hikâyeli-mizahlı kahkaha tufanı reklam kuşaklarının çoğu zaman diğer reklamlara göre daha etkili olduğunu söylüyor. Çünkü bu tür reklamların sokağa çıkması, gündelik dile çevrilmesi daha hızlı ve kolay oluyor. Tabii kahkahayı taşıyıcı aktör de mizah dünyasının test edilmiş, onaylanmış isimleri olunca başarı da kaçınılmaz oluyor.

Aslında komik kadınlar, komik erkekler reklamlarda her zaman vardı. 70'li 80'li yılların reklamlarına dönüp baktığımızda karşımıza birçok isim çıkıyor. Türk filmlerinin olmazsa olmaz karakteri Osman Alyanak ve Suna Pekuysal yıllar önce Oralet reklamında bir araya gelmiş. "Şimdi gelsin Oraletler", "Bana da Oralet." sloganlarıyla herkesi Oralet içmeye davet ediyorlardı. Mizah dünyasının tartışılmaz ismi Şener Şen, siyah takım elbisesi, papyonuyla bir lavabonun başında "Açıyorum kapıyorum, açıyorum kapıyorum, ben bunu hep yapıyorum" sloganlarıyla ARTEMA reklamında karşımıza çıkmıştı. 'Binbir Surat' lakaplı Atilla Arcan, "Patbom anladım, balonlu ciklet" derken bir bilmeceyi çözer gibiydi. Reklamlarda kullanılan bu isimler de farklı zaman dilimlerinde mizah karakteri olarak karşımıza çıkmışlardı. Fakat reklamcılar daha çok onların mizah yönlerini değil yüzlerini kullanmayı tercih etmişti.

Akademisyen Ali Atıf Bir, bu değişim üzerinden toplum olarak mizah anlayışımızdaki değişimi de okuyabileceğimizi söylüyor. Tam da bu noktada Zeki Coşkun, artık toplumun reklam ve TV şovlarından edindiğimiz yeni mizah anlayışıyla tıkaç mizah anlayışı olduğunu söylüyor. Zeki Coşkun, "Reklamlarda süre ve amaç dolayısıyla zorunlu olarak sıkıştırılan skeç, sit-com tarzı mizaha, doğduğu yerde (ABD'de) gag deniyor. Şaka, sahnede oyuncunun uydurup eklediği espriler için kullanılan bu sözcüğün birinci anlamıysa ağzı tıkamak, susturmak..." diyor.

80'li yılların başında 100 Numaralı Adam filmindeki halk kahramanı Şaban'ın hikâyesini birçok kişi bilir. Birden halkın içerisinde keşfedilip reklam yüzü olarak kullanılan Şaban, bisküviden deterjana kadar tanıttığı her ürünün satışını yüzde yüz artırıyordu. Okan Bayülgen'in Bankalararası Kart Merkezi reklamında oynamasının alışverişi coşturması, bugün ürünlerin satışını halk kahramanları yerine mizahçıların artırdığının da bir göstergesi.

ZAMANIN MİZAHINI KULLANMAK ÇOK ÖNEMLİ

Ali Atıf Bir-Akademisyen: Aslında mizahçılar her zaman reklamlarda oynuyorlardı fakat zamanın mizahını kullanmak çok önemli. Önceden Metin Akpınar'a, Kemal Sunal'a gülüyorduk. Fakat bugün o reklamlar bize çok fazla komik gelmiyor. O yüzden de o isimler bugün reklamlarda oynamıyor. Beyaz, neredeyse on iki yıldır reklamlarda oynuyor. Bugün mizahçıların içerisinde bazılarını ben çok başarılı buluyorum fakat başarısız olanları da görüyorum. Cem Yılmaz, son derece başarılı.

ŞAFAK SEZER'İ BAŞARILI BULMADIM

Hulusi Derici-Reklamcı: Bunu ilk yapan insanların işi daha kolay fakat onun arkasından gelenlerin işi zor. Recep İvedik'li Turkcell reklamlarını herkes hatırlıyor. Önce yapandan sonra bir şey yaptığınızda farklı ortaya ne koyduğunuzu göstermeniz gerekiyor. Mesela Şafak Sezer'li reklamları ben çok başarılı bulmadım. Sadece eski reklamlara göre daha başarılı olabilir ama çok başarılı değil.

MİZAHÇILARIN MİNİ ŞOV SUNMASI BİR RÜŞVETTİR

Zeki Coşkun-Gazeteci: Reklam, tüketiciye verilen rüşvettir, derler. İnsanı bir anlığına romantik hisler alemine yönlendirmek, kırda-bayırda dolaştırmak, denizlerin, okyanusların mavi sonsuzluğunu ya da en basiti, insan sıcaklığını anımsatmak... -El ele tutuşmuş sevgililer de olabilir bu, mutlu yuva görüntüleri de, tek başına çocuklar da, merhamet uyandıran yaşlılar da- hayatın hay huyu içinde bir anlık nefes molası, hissettirme, rüşvetin en doğal, etkili yollarındandır. Adının anılması, yüzünün görünmesi, tek hareketi bile kendi başına bir şey söyleyen, hele de güldüren starların, hiç hesapta yokken ekranda karşınıza çıkıp size mini bir şov sunması da aynı şekilde, his dünyanız için mini bir armağan, rüşvettir: Bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler, kabilinden.- yenişafak