Son olarak, Kuşadası şehir merkezinden Güvercinada yoluyla Kadınlar Denizi'ne gidenlerin her gün önünden geçtiği ama dikkat etmediği ya da göremediği ana kayaya oyulmuş bu mezar yapısı ortaya çıkarıldı.
Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Yönetim Kurulu Üyesi, Arkeolog Levent Kutbay, Yılancı Burnu ile Güvercinada arasında ana kayaya oyulmuş bir mezarın ortaya çıkarıldığını söyledi. Kutbay, bu mezarın hangi tarihte ve kim için yapıldığına ilişkin bir bulguya ise henüz ulaşılamadığını anlattı. Kutbay, kaya mezarının büyük ihtimalle antik çağ da Yılancı Burnu üzeri ve çevresinde bulunan antik yerleşimin sakinlerinden birine ait olabileceğine dikkati çekti. Kutbay, yaptığı
açıklamada, "Mezarın bölgeye ve antik yerleşime hakim konumundan yola çıkarak burada yatan kişinin yönetici ya da asil biri olma olasılığı yüksektir" dedi.
Kuşadası ve çevresinde bu mezar yapısına benzeyen herhangi bir mezar yapısına rastlamadıklarını anlatan Kutbay, sözlerine şöyle devam etti: "Kuşadası'nın önemli tarihi zenginliklerinden biri olan Yılancı Burnu mevkii antik yazar Strabon'un Geografica adlı eserinde anlatımlarından çıkardığımıza göre Kuşadası körfezinde yer alan Marathesion ya da Neapolis kentlerinden biri olmalı. Elimizdeki bilgiler bu antik yerleşimin MÖ. 8. yy.'dan Bizans dönemine kadar yerleşim alanı olduğunu göstermektedir. Ancak
yapılacak yeni araştırmalar ve kazıların buradaki yerleşimin tarihini çok daha öncesine çekme ihtimali çok yüksek."
TARİHİ ZENGİNLİK
EKODOSD Yönetim Kurulu Üyesi Arkeolog Levent Kutbay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Büyük olasılıkla zaman içerisinde mezar denize atılmış ya da kırılıp yok olmuş olabilir. Yine de yapılacak deniz dibi araştırmasıyla küçük de olsa mezar kapağını bulma olasılığı var. Doğal alanları büyük bir hızla ve hırsla insan kullanımına açılan, tarihsel mekanlarına pek fazla sahip çıkılmayan Kuşadası'nda, kültür varlıklarımızın korunmasındaki en önemli görev kentimiz insanının kültürel geçmişini tanıması,
benimsemesi, bu eserlerin önemlerini algılaması ve bu zenginliklerden gurur duyması olacaktır." Bu tarihi zenginliklerin binlerce yıl sonra bizlere kadar ulaşabildiğini belirten Kutbay, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu eserler tamamen yok olmadan, hem gelecek kuşaklarımız için korunması sağlanmalı hem de tanıtımı yapılarak Kuşadası turizmine zenginlik kazandırmalı. Binlerce yıl öncesinden aynı havayı soluyup aynı coğrafyayı paylaştığımız bu hemşehrimizin kim olduğunu bilmesek de en azından buraya konulacak
küçük bir tanıtım tabelasıyla biraz olsun farkındalığımızı ve duyarlılığımızı gösterebiliriz."