Çünkü aşırı gerginlik ve öfke kontrolsüzlüğü profesyonel yetenekleri zafiyete uğratır. Kaptanlık yükü Arda'yı ezmiş. Yapılması gereken bu futbolcunun üzerinden yükü almak ve iyi bir psikolojik destekle başarılı olmasını sağlamaktır.

35 bin taraftar, sahaya yakın tribünler ve daha maç başlamadan dakika bir vukuat bir. Arda sahnede... Tamam Cristian'ın itişi hiç centilmence değil, ama takımın kaptanı olarak Arda'nın sakin olması ve arkadaşlarını teskin etmesi gerekirdi. Tam tersi oldu ve el-kol hareketleri ve söylediği sözlerle ortamı iyice gerginleştirdi. Daha kişisel olgunluğunu tamamlayamamış bir genç futbolcunun omzuna kaptanlık gibi büyük bir sorumluluğun yüklenmesi, onun ezilip kalmasına, gerginleşmesine, öfkelenmesine sebep olur. Bu ezilme kesinlikle Arda'nın aczinden kaynaklanan bir durum değildir. Doğanın kanunu ve psiko-sosyal gerçeklik böyledir. O zaman yapılması gereken bu değerli futbolcumuzun omzundan bu yükü almak ve iyi bir psikolojik destekle daha da başarılı olmasını sağlamaktır.

Yan hakemin kafasının yarılması oyuncuların ve seyircilerin psikolojisini olumsuz yönde etkiledi. En başta hakemlerin moralini ileri derecede bozdu. Bu maça yansıyabilirdi. Ancak hakemler maçın gerilimini ustaca yönetmeyi başardılar. Bünyamin Gezer diyaloğa açık tutumu, gecikmeyen ve kararlı müdahaleleriyle maçın çığrından çıkmasına izin vermedi. Hakemler maça iyi hazırlanmışlar. Tebrik etmek gerekir.

İKİNCİ FACİA KEİTA

Böylesine başarılı, taraftarların gözdesi, profesyonel bir futbolcunun acemice davranışlarının tek bir sebebi olabilir; gerginlik ve psikolojik açıdan yeterince hazırlıklı olamama. Baskı altındaki bir futbolcu ne kadar profesyonel olursa olsun duygularına hâkim olamayabilir. Nitekim Keita'nın maçın yetmiş beşinci dakikasında rakip futbolcuya yumruk atacak noktaya gelmesi, hem de iyi oynamaya başladıkları ve kazanma şanslarının belirdiği bir durumda, bu bir defa daha ortaya koymaktadır. Bu tür durumları önlemek için, maç öncesi oyunun psikolojik tahlilinin yapılmış olması, futbolcuların olumsuzluklara karşı hazırlanmış olmaları gerekirdi. Keita, oynadığı mevki, oyun stili, agresif kişiliği ve Fenerbahçe derbisine ilk defa çıkma sebeplerinden dolayı özel olarak çalıştırılmalıydı. Ancak gördüklerimiz yeterince çalışılmadığını göstermektedir. Yani suç sadece bu futbolcuda değil, onu çalıştırması gereken antrenörde de.

RİJKAARD SINIFTA KALDI

Bir teknik direktörden bir psikiyatr ya da psikolog gibi davranmasını bekleyemeyiz. Ancak en azından koçluk mesafesinde bir yetkinliğe sahip olması gerekir. Dünya futbolunda önemli bir isim olan Rijkaard'ın, bu konuda yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır. Bir teknik direktörün sadece futboldan anlaması kafi değildir. Futboldaki insan kaynaklarını da idare edebilmelidir. Eğer buna kendisi müsait değilse, ekibinde bu eksikliği telafi edecek bir uzman kadroyu mutlaka bulundurmalıdır. Gerek Rijkaard'ın gerekse Galatasaray'ın yeterli bir psikolojik destek programına sahip olduklarını düşünmüyorum. Olsaydı bu büyük derbide yaşanacaklara, Şükrü Saracoğlu'nun atmosferine ve Fenerbahçe seyircisine karşı yeterince önlem alınmış olurdu. Galatasaray eğer Rijkaard'la devam edecekse mutlaka böyle bir programdan istifade etmelidir.

G.SARAY FENER'E KARŞI NELER YAŞIYOR?

Galatasaray'ın bu seneki en büyük sorunu aceleciliği ve sonuca gitme konusundaki sabırsızlığıdır. Bunda sene başında oluşan yüksek beklentinin de payı vardır. Ama maç doksan dakika olup ilk otuz dakikadan müteşekkil değildir. Eğer böyle bir düşünceyle maça çıkarsanız gol atamadığınızda gerginleşmeye başlar ve konsantrasyonunuzu kaybedersiniz. Galatasaray, Fener maçında bu düşüncenin kurbanı oldu. Aşırı yenme hırsı da tuz biber ekti.

Aşırı hırs oyuncuları zayıflatır. Sakatlanmaları kolaylaştırır. Milan Baros muhtemelen bu sebeple sakatlandı.

Gol pozisyonlarında sakin davranılamazsa son vuruşlar başarısız olur. Galatasaraylı futbolcular bu maçta daha önceki maçlarda görülmedikleri kadar beceriksizdiler.

Bazıları Galatasaray'ın durumunu öğrenilmiş çaresizlik olarak değerlendiriyor. Çaresizlik sağduyunun, sakinliğin, disiplinin ve bilimin karşısında tutunamaz.

Maçlar müsabaka sırasında değil, müsabaka öncesinde kazanılır. Öngörüsü ve taktiği doğru olan kazanır.

Galatasaray'ı, Türk futbolunu, taraftarı iyi etüd etmiş olan Daum, oyuncularını hem teknik hem de psikolojik açıdan maça iyi hazırlayabilmesinin semeresini fazlasıyla almıştır. Darısı Rijkaard'ın başına diyoruz./yeni şafak