İstanbul Bienali'ne katılan Theo Craveiro, binlerce Amazon karıncasından oluşan bir koloniyi Antrepo'ya taşıdı.

'Karıncalardan birini koloni dışına çıkardığınızda ne yapacağını bilemez, beslenemez ve ölür' diyen sanatçı, bu yönüyle projenin bugünkü topluma ve durumumuza yönelik, sanat piyasası ve sosyal roller ile ilgili ilginç göndermeleri olduğunu düşünüyor.

Evrim Altuğ - Cumhuriyet

Kapılarını 17 Eylül’de açacak 12. İstanbul Bienali, tarihinin “en organik Facebook grubu”nu görmeye hazırlanıyor desek yeridir. Niye mi, aktaralım: Bienale, etkinliğin beş ayrı sunum başlığından biri olan “Soyutlama” ifadesi altında katılan Brezilyalı güncel sanatçı Theo Craveiro, projesi için Berlin’deki bir mağazadan binlerce Amazon karıncasından oluşan bir koloniyi, önce Edirne’ye sonra da İstanbul Kabataş’taki Antrepo binalarına nakletmiş bulunuyor.

Hani her biri sanatçı sayılacak olursa, insana bir Facebook grubunu çağrıştıran, Bienalin en kalabalık karma sergisini inşa eden bu koloni, Bienalde karşımıza yine Brezilyalı bir modern sanatçının ‘Gözle Görülür Fikir‘ anlamına gelen soyut çalışmasını yad eder bir cam mahfaza içerisinde çıkmış olacak.

Bu soyut ama aynı anda da hayli somut güncel sanat projesi için Cumhuriyet’e bir röportaj veren Craverio, “Projemde sanatta soyutlamayı farklı yönleriyle ele almaya çalıştım. Bu kimi zaman politik, kimi zaman sanat tarihsel bağlamda oldu. Soyutlama fikriyle bir nevi oynadığım bu çalışmada iki unsuru gözettim” diyor ve şunları vurguluyor:

“Birincisi, sanatta soyutlama oldu ki bunun için 1950’lerin modern ve soyut Brezilyalı ressamlarından Waldemar Corderio‘nun 1956 tarihli ‘Visible Idea’ (Gözle Görülür Fikir) adlı bir resim çalışmasını projeme temel olarak aldım. Siyah ve beyaz şeritlerden oluşan bu yalın resmin bir deseninden hareketle, içine yaşayan bir karınca kolonisi yerleştirdim. Yaşayan bir sanat yapıtı olarak, yapıtın tek başınalığı, otonomik yapısı beni bu projede cezbetti.

Modern sanatta vaktiyle kabul gören, sanatın kendi kuralları ve varlık alanı olduğu öngörüsünü bu projeye eklemledim. Yapıtın ölümsüzlüğü miti de bu anlamda tartışmaya açtığım bir başka olgu oldu.

Her şeyin zaman içinde oluşunu göz önüne alışıyla, saf modernizmin içerdiği projeksiyon kavramını da bununla bağlantılandırmak mümkün. Modernite ve projenin kendi içindeki kırılgan ölümsüzlük hali, tecrübe edeceğimiz kavramlar arasında başı çekti. Nitekim bu projeye temel olan karıncalara da eğer yeterince özen göstermezseniz, yok olup giderler. Modernite de böyle okunabilir.”

Craverio’ya bakılırsa, karınca kolonisini izlemek oldukça canlı bir gözlem tecrübesi olanağı tanıyor. Haksız da değil. Özellikle çocukları bienale çekecek manyetiklikteki bu çalışma, karıncaların yapraklardan ürettiği bitki özlü mantarlarla oluşturdukları yaşam alanları ve kolonide askerden kraliçeye, tıbbiyeden nakliyeye, çeşitli türlerde işleri üstlenen karıncaların varlığı büyük ilgi görmekte.

Craverio’nun projesindeki Amazon karıncalarının hepsi bir arada bir tür ‘sosyal ağ’ yaratıyor aslında. Bu çalışmanın beraberinde getirdiği modernizm tartışması da cabası.

“Karıncalardan birini koloni dışına çıkardığınızda ne yapacağını bilemez hale gelir, beslenemez ve ölür” diyen Craverio, bu yönüyle projenin bugünkü topluma ve durumumuza yönelik, sanat piyasası, sosyal roller ve döngüsellik ile ilgili ilginç göndermeleri olduğunu düşünüyor.

Craverio, projesini ilk kez Brezilya’da sergilediğinde birkaç kişilik hayvan hakları aktivist grubunun blog eleştirileriyle de karşılaşmış ancak zamanla bu canlılara zarar verilmediği ve bilimsel amaçlarla faydalanıldığı da vurgulanınca iş tatlıya bağlanmış.

Sanatçı, Bienal bitiminde her şey yolunda gider ve karıncalar yaşamlarına devam ederse bir de işbirliği yapmış. Buna göre Amazon karıncaları, sanatçıyla işbirliğine giden Prof. Dr. Yılmaz Çamlıtepe ve Uzman Doktor Volkan Aksoy’un girişimleri ile diğer ırklardaki akrabalarıyla Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü çatısı altında, yeni yaşamlarına geçecek. www.iksv.org/bienal