Türkiye Kamu-Sen Aydın Temsilciliği Kadın Komisyonu, Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının Verilişinin 76. yıl dönümünde bir araya geldi.
Sendika üyesi bayanlar adında ortak basın açıklamasını okuyan Türkiye Kamu-Sen Aydın Temsilciliği Kadın Komisyonu Başkanı Şenay Caner, Atatürk önderliğinde kadınlara verilen bu hakkın kadınlar için vatandaş konumuna geçişin, toplumda erkeklerle eşit statüde kabul edilmenin dönüm noktası olduğunu belirterek, “1930"da yerel, 1934"te de genel seçimlerde Türk kadınına birçok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Kadınlar milletvekili genel seçimlerinde ilk kez 1935 yılında oy kullanmış; bu seçimlerde 18 kadın milletvekili Meclis"e girmiş ve parlamentoda yüzde 4,6 oranında temsil edilmişlerdir. O yıllarda Avrupa, Amerika ve Asya"daki birçok ülkede bu hak kadınlara tanınmamaktadır. Aynı dönemde Fransız kadınları siyasal haklara sahip değilken, bu hakka sahip olan İngiliz kadınları ise yüzde 0,1 ile yüzde 2,4 oranında temsil edilmektedir. O dönemdeki dünya ülkeleri ile karşılaştırıldığında, Türk kadınına 1934 yılında seçme ve seçilme hakkının verilmesi, kadın hakları açısından oldukça ileri bir kazanımdır. Fikri temelleri Batılılaşma hareketlerinin başladığı Tanzimat"tan Cumhuriyet"e uzanan ve Büyük Atatürk"ün önderliğinde Türk kadınına tanınan seçme ve seçilme hakkı; Türkiye Cumhuriyeti'nin modern dünyada hak ettiği yeri alma kararlılığının bir göstergesidir. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır görüşünün de ispatı olan ve Yörük Ali Efe"yi kurtuluş mücadelesi için harekete geçiren Baltaköylü Arşın Teyze"yi burada rahmetle anmamak mümkün mü? Kurtuluş Savaşı'nda fiilen savaşan; cephelere yiyecek ve cephane taşıyan, esir düşen, şehit veren Makbule Efelere, Nene Hatunlara, Çete Ayşelere siyaset alanında da var olma imkânı veren bu haklar; Büyük Atatürk"ün "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın" görüşünün bir ürünüdür” dedi.
Seçme ve seçilme hakkının erkeklerle eşit biçimde dünyada en erken elde edenlerden olan Türk kadınının, aradan 76 yıl geçmesine ve hiçbir hukuki engeli bulunmamasına rağmen siyasi karar organlarındaki temsil düzeyinin arzu edilen noktada olmadığını ileri süren Caner, “1935 seçimlerini takiben 1939"da kadın milletvekili oranı yüzde 3,8"dir. Bu oranlar, örneğin, 1950"de yüzde 0,6; 1965"te yüzde 1,8; 1987"de yüzde 1,3; 1999"da yüzde 4,2 ve 2002"de de yüzde 4,4"tür. 2007 genel seçimleri, kadınların en yüksek oranla Türkiye Büyük Millet Meclisi"nde yer aldıkları dönem olmuştur. Son genel seçimler, gelecekte kadınların siyasi yaşama katılımlarının artması açısından umut vericidir. Biz Türk Eğitim-Senli kadınlar olarak bu sayının artması, kadınların TBMM"de daha fazla temsil edilmesi için siyasal parti liderlerinden üstlerine düşen görevi yapmalarını istiyor ve bunun takipçisi olacağımızı bildirmek istiyoruz. Türk kadınları olarak, bize sunulan seçme ve seçilme hakkının değerinin bilincindeyiz. Büyük Atatürk"ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için; eşit katılım ve eşit temsil hedefine toplumun tüm kesimlerince verilecek ortak mücadele sonucunda ulaşabileceğimiz gerçeğinden hareketle çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Kadınlarımızın hayatın her alanında daha aktif rol üstlenmelerini, siyasete katılmalarını teşvik etmeye, bu doğrultuda gerekli bütün adımları atmaya kararlıyız” diye konuştu.