Kanunsuz, Hukuksuz ve Keyfi bir şekilde Meclisten milletvekillerinden kaçırılarak çıkarılan KHK ile;
* Devlet hastaneleri şirket hastanelerine dönecek, hastaneler ticarethane olacak ve CEO benzeri genel sekreterler tarafından yönetilecek. Genel Sekreter Kamu Hastane Birliğini, Hastane Yöneticisi de bu Birliğe bağlı hastaneyi yönetecektir. Bu kişilerin hekim olması hatta sağlık personeli olması bile aranmayacak, dört yıllık herhangi bir yüksek okuldan mezun kişiler arasından özel sektörden ya da kamuda çalışması yeterli.
* Hastaneler A-B-C-D-E sınıflara ayrılacak.
* Üniversite hastanelerine işbirliği adı altında Sağlık Bakanlığı tarafından el konulacak.
* Sağlıkta serbest bölgeler kurulacak
* Yabancı hekim, yabancı hemşire hayatımıza girecek.
* Kamu görevinde yabancı uyruklu uzman istihdam edilecek.
* İlaçta reklam serbest olacak
* Özel hastane sağlık kuruluşlarının lisanları açık artırılmaya çıkarılacak.
* Aylık geliri asgari ücretin 1/3 den fazla olanlar 33-200 TL arası Genel sağlık sigortası primi ödeyecek
* Katılım payları artacak, hem muayene hem ilaç için daha çok para ödeyeceğiz. 40- 400 TL arası
* Bütün sağlık meslek mensuplarının üzerinde
mesleki yeterliliği denetlemek, etik ilkeleri belirlemekten, meslekten çıkarma yaptırımının uygulanmasına geçilecek.
Bilime ve toplum yararına değil, kâra endeksli tıp eğitimi istenmektedir. Tıp ve tıpta uzmanlık eğitimi, sağlık hizmeti alacak kişilere en iyi hizmeti vermek üzere gerekli her türlü bilgiyi ve beceriyi kazanmış hekimleri yetiştirmek için değil, hastaneyi en çok geliri getirecek şekilde yöneten şirket yöneticisinin arzusuna göre şekillendirilecektir.
Asistan ve Tıp öğrencisine katkı yapacak öğretim üyelerinin ücretsiz izinle ve muayaene
Artık 1 Ocak 2012 tarihinden sonra sağlık primi ödemeyen sağlık hizmetinden yararlanamayacak. Aile hekimi muayenelerinde 3 TL, 3. kutudan sonra her kutu için 1 TL katkı payları hepimizi bekliyor.
Öğretim üyelerini çıkarılan yasalarla Üniversite dışında hizmet etmeye zorlarken, Sayın Başbakan’ın hekim seçme özgürlüğünü kullanarak, Marmara Üniversitesi Pendik hastanesi’nde, çıkarılan yasalarla Üniversiteden ayrılmak zorunda kalan, sadece özel hastanede çalışan bir meslektaşımıza ameliyat olmuştur. Bu durum sağlık ortamının içine kasıtlı olarak sokulduğu karmaşık durumun ilginç bir örneği olmuştur.
* Tüm bunları hak etmiyoruz.
* Dahası sağlık çalışanları olarak sağlık tekelerinin yanında ucuz iş gücü olmak istemiyoruz.
* Hepimiz bütün sağlık çalışanları olarak gözü paradan başka bir değeri görmeyen CEO’ların emrinde; para kazanmaktan başka bir amacı kalmamış işletmeleşmiş hastanelerde iş güvencesinden yoksun, esnek istihdam adı altında az para çok çalışmaya tabi tutulmak istemiyoruz.
* Sağlık için, hastalarımız için her türlü fedakârlığa hazırız. Daha önemlisi dün ve bugün yaptığımız gibi gece/gündüz demeden işimizi yapmaya da hazırız. Ama kesintisiz 24 saat çalışan bir meslek grubu olarak şiddete maruz kalmayı, dayak yemeyi, nöbet sonrası çalışmaya devam etmeyi, performans sistemiyle beş dakikada hastaya bakıp reçete yazmayı, performans adı altında hasta üzerinden para kazanmayı, taşeron şirketlerde iş güvencemizin patronun iki dudağı arasında olmayı reddediyoruz.
* Öncelikle halkımız için eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti istiyoruz.
* İnsanların hastalandığı zaman cebinden sağlığa ek para ödememesini istiyoruz.
* Vergi sisteminin adaletli hale getirilmesini, zenginlerden de vergi alınmasını ve sağlığın devlete ödediğimiz vergilerden karşılanmasını istiyoruz.
* Sağlık çalışanları olarak kendimiz için de işimizde, aşımızda, çalıştığımız ortamda şiddetten uzak güvenli bir hayat, insanca bir emeklilik koşulu, mesleki bağımsızlık istiyoruz.
Asistan ve Tıp öğrencilerine katkı sunacak, öğretim üyelerinin Üniversite dışına gitmeyi zorlamayacak bir sağlık ortamı istiyoruz.