Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bazı partilerin, reklamla, aldatmayla, (halka biz ne söylersek kandırabiliriz, inandırabiliriz) şeklinde kurgu yaptığını belirterek, 'Kimse Cem Uzan olmaya özenmesin, halk uyandı' dedi.
Babacan, TGRT Haber'de katıldığı bir programda, seçim beyannameleri, konulan hedefler, ekonomik politikalar ve Kanal İstanbul projesi konularında değerlendirmelerde bulundu.
 
Türkiye'de artık halkın iradesinin çok açık olduğunu belirten Babacan, halkın demokrasinin, yargı sisteminin en iyisi istediğini, hak ve özgürlükler konusunda dünyadaki en iyi uygulamaları arzu ettiğini, burada da sivil iradenin, halkın egemenliğini temsil eden TBMM'nin ve yürütme gücü hükümetin, asıl hakim unsurlar olduğunu söyledi.
 
Önümüzdeki dönemde de seçimlerden sonra, adeta bir 'yamalı bohçaya' dönmüş bir darbe anayasası yerine yeni, sade, basit, kolay anlaşılır, gri alanları olmayan bir anayasayı istediklerini ifade eden Babacan, ekonomik kalkınma, halkın  mutluluğu, refahı için mutlaka sağlam bir demokrasi zeminine, iyi işleyen bir hukuk ve yargı düzenine ihtiyaç olduğunu kaydetti.
 
Büyük yatırımcının Türkiye'de sağlam bir yargı sistemi istediğine işaret eden Babacan, 'yeni anayasa tabii her şeyin zemini, hemen sonra mutlaka yargı reformu alanıyla ilgili gündemimizi tamamlamamız lazım. Ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Ama bu adımları atabilmemiz için sağlam bir anayasa oluşturup, onun üzerine bu yargı reformunu inşa etmemiz lazım' diye konuştu.
 
KANAL İSTANBUL PROJESİ
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından dün açıklanan 'Kanal İstanbul Projesi'ne de değinen Babacan, bunun Türkiye için çok kapsamlı, İstanbul için de gerçek anlamda bir vizyon projesi olduğunu bildirdi.
 
Birinci Boğaz köprüsüne dahi karşı çıkan zihniyetin şimdi bu projeye de 'kulp takmaya' çalıştığını ifade eden Babacan, kendilerinin ise ileriye, geleceğe baktığını söyledi.
 
Söz konusu projenin en önemli özelliğinin, İstanbul'un ve Boğaziçi'nin öncelikle emniyetini, güvenliğini sağlayacak olması olduğuna işaret eden Babacan, şöyle devam etti:
 
'Buradan her yıl 10 bin petrol tankeri geçiyor, sayı çok yüksek. Bunlardan tek bir tanesinde bir problem olsa, bu İstanbul için ciddi bir felaketle sonuçlanabilir. Proje, mevcut boğazımızı daha kıymetli hale getirecek. Önemli avantajı Karadeniz ile Akdeniz arasındaki enerji akışı çok daha hızlı bir şekilde seyredecek. Sürekli bir kuyruk var, sürekli bekleyenler var, çünkü boğazın bir kapasitesi var. Bu kanal açıldığında ulaştırma konusunda çok daha fazla verim elde edilecek. Bekleyen gemilerin beklemelerden kaynaklanan yıllık maliyetinin 1,4 milyar dolar olduğu hesap ediliyor. 
 
Proje ile yeni bölgeler oluşacak, yeni semtler oluşacak, dolayısıyla İstanbul'un büyümesi daha sıhhatli hale gelecek, şehrin daha sıhhatli gelişmesine katkısı olacak.'
 
'PROJENİN MALİYETİNDEN ÖNCE KAZANDIRACAKLARINA BAKMAK LAZIM'
 
Projenin maliyeti ve güzergahı konusunda kesin bir açıklama yapmama kararı aldıklarını belirten Babacan, burada, finansman modellerinin çok çeşitli ve aynı zamanda çok ciddi kaynak üretebilecek bir proje olduğunu ifade etti.
 
Proje için 'şu kadar kaynak gidecek' dememek, kazandıracaklarını artı hanesine yazmak gerektiğini kaydeden Babacan, projenin ekonomik değerlendirmesini, maliyetin yanı sıra getiriyi de dikkate alarak yapmak gerektiğini söyledi.
 
Babacan, Kanal İstanbul Projesi için, 'İstanbul'a yeni bir ruh, yeni bir nefes getirecek çok tarihi bir proje. Bir sene sonra da yazılacak bu proje, bundan 300 sene de sonra da yazılacak, nasıl Süveyş kanalı, Panama kanalı tarihe yazıldıysa bu da öyle bir proje' dedi.
 
'VERMİŞ OLDUĞUMUZ SÖZLERİ FAZLASIYLA TUTTURDUK'
 
Babacan, AK partinin ve diğer partilerin seçim beyannamelerine ilişkin olarak da, kendi seçim beyannamelerinin ekonomi ağırlıklı bütüncül ve tutarlı bir program olduğunu  ifade etti.
 
Parti olarak 2002'den bu yana ne dedilerse yaptıklarını ve seçim beyannamesine de bütün yapılanlarının özetini  koyduklarını anlatan Babacan, diğer siyasi partilerin, muhalefetin ise beyannamelerinde geçmişe ait hiçbir şey bulunmadığını söyledi.
 
Babacan, 'eğer bir siyasi parti eski olduğunu iddia ediyorsa, belli dönemde söz sahibi olduysa, o dönemde  yaptıklarını da ortaya koyacak ki, o söylediklerinin bir kredibilitesi olsun. Yoksa ileriye doğru vaatten oluşan bir doküman, bir laf kalabalığından öteye geçmez. Seçim beyannamesinde alnının akıyla daha önce yaptığını yazan biziz' şeklinde konuştu.
 
Başbakan Yardımcısı 'Bir yandan şu kadar büyüyeceğiz derken, bir yandan tasarruf oranını yükselteceğiz derken, bir yandan da bütçe açığı düşüreceğiz diyemezsiniz. İşi bilenler bunu yutmaz. Yani ilkokul 3 matematiği gibi aslında makroekonomik dengelerin çok ana unsurları vardır. Onları alta alta yazıyorsunuz tutmuyor. İçinde ne var? Cümle, cümle seçim meydanlarda konuşmak için söylemler var bir iç bütünlük maalesef yok' diye konuştu.
 
Bugün Türkiye'de bir güven ortamı varsa, bunun en önemli sebebinin, kendilerinin ortaya koydukları hedeflerin, vermiş oldukları sözlerin fazlasıyla tutturulması, fazlasıyla yerine gelmesinin olduğunu kaydeden Bakan Babacan, şöyle devam etti:
 
'Daha önce hiçbir hedefi tutturamamış, kendi dönemlerinde yaptıkları belli olan siyasi partiler bugün bakıyoruz bize benzer şeyler yapmak istiyor. Bunlar beyhude çabalar. Ama şu var, Türkiye'de bir Cem Uzan vardı biliyorsunuz. Genç Parti sadece yalanlar üzerine kurulan ve sadece reklam üzerinde yürüyen bir kampanyayla 2002'de yüzde 7 oy çıkardı. O dönem Türkiye'nin farklı dönemiydi. O döneme bakın nasıl bir reklam kampanyası, vaatlerle (mazot 1 TL olacak) diyordu Cem Uzan. Şimdi sayın Kılıçdaroğlu, (mazot 1.5 lira) olacak diyor. Hayal açısından baktığınızda tamamen aynı. Bazı partiler buna özeniyor, reklamla aldatmayla, halkın hangi kesiminin hoşuna ne gider, biz ne söylersek kandırabiliriz, ne söylersek inandırabiliriz diye kurgu yapıyorlar. Söylemden yola çıkıyorlar, zannediyorlar ki Türkiye o günün Türkiye'si, şimdi halk uyandı, yani öyle boş vaatlerle, söylemlerle yüzde 7'lik kandırma alanı, aldatma alanı.. Artık Türkiye'de o alan yok. Artık gözü kapalı, gözü kapatılmış bir ülke değiliz biz. Kimse Cem Uzan olmaya özenmesin, bunun elde edilecek bir sonuç olduğunu düşünmüyoruz. Halkımızın bu konuda sağduyusunun güçlü olacağına inanıyoruz.'
 
Ekonomi alanındaki geçmiş dönemde yaptıkları çalışmalar ve istihdamdan, eğitime, sağlıktan, sosyal desteğe kadar bundan sonraki yapacakları çalışmalar hakkında da bilgi veren Babacan, ekonomik programlarının temelinde ve bütün politikalarında insan ögesinin bulunduğunu, geri kalanların ise insanların mutluluğu ve refahı için bir araç olduğunu sözlerine ekledi.
 
AA