Uzun bir süredir hasretle beklediğimiz Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2016) 10 Haziran 2016 günü yapılan Fransa-Romanya açılış karşılaşmasıyla başladı. Gönül isterdi ki Fransa’da olalım ve siz değerli sporseverlere bilgi ve analizlerimizi yerinde görerek ve yaşayarak aktaralım… Ancak, ekonomik şartlarımız bugün için buna uygun değil. Ben Aydınpost markasının EURO 2024 turnuvasını insanlarımıza çok daha uygun şartlarda aktaracağına inanıyorum. Bizim Aydınpost olarak ulusal bir haber kaynağı olma vizyonumuz var. İnşaallah gerçekleşir. Ayrıca EURO 2024 futbol Şampiyonasının ülkemizde yapılmaması için hiçbir neden göremiyorum. EURO 2020 Futbol Şampiyonasına da başvuru yapıp daha sonra yeni statü sebebiyle başvurumuzu geri çektik. EURO 2020 Futbol Şampiyonası 60. Yıl münasebetiyle Avrupa’nın birçok ülkesinde yapılacak maçlarla start alacak ve Londra ve Münih ‘de yapılacak yarıfinal ve final karşılaşmalarıyla sonlandırılacak. Her zaman olduğu gibi bütün dünyaya geniş kapsamlı bir anglo-sakson reklam pompalaması yapılacak…2023-2071 vizyonu olan ülkemizde yapılması muhtemel EURO 2024’ü de hasretle bekliyor olacağız.

 

EURO 2016’nın ilk 5 gününde edindiğim en önemli tespit sürpriz sonuçların çok az gerçekleşmesiydi. Galler’in Slovakya’yı yenmesi ve İngiltere’nin Rusya ile berabere kalması bile sürpriz olarak değerlendirilebilir. Bu maçlar dışında genelde beklenen sonuçlar elde edildi. İlk 5 günde oynanan 12 karşılaşmadan ortaya çıkan önemli tespitlerimizi kısaca şöyle özetleyebiliriz:

 

a. Turnuvada belirlediğim en önemli tespit futbol felsefesi ile ilgili yeni paradigma; Karşılaşmalarda milli takımımız dışında kalan bütün ülkelerde aynı futbol felsefesini gördüm. Bütün takımlar günümüzün dikine ve hızlı futbol paradigmasını sahaya yansıtmaya çalışıyorlardı. Milli takımımız üzülerek belirtmeliyim ki dikine pas yapamıyor.

 

21.yz.ın futbolu dikine, hızlı ve çabuk oynanacak.Daha fazla koşan ,mücadele eden ve en önemlisi takım savunmasını en iyi yapan ülkeler öne çıkacaklar.Sahada bölgeler arası iletişimi güçlü ve 3. bölgeye daha sık hızlı ve olumlu paslar atan takımlar daha başarılı olacaklar.Dikine futbolun oynandığı turnuvada buna mani olabilecek en zayıf göbek savunması da ne yazık ki bizim takımımızda…

 

b-Bütün maçları zevk ve heyecanla izledim. Yayın ve yazılımla ilgili olarak da olumlu duygulara sahibim. Tribünlerde veya saha dışında gerçekleşen uygunsuz davranışlar özellikle ekranlara yansıtılmadı. Terörle mücadelede de ben terörün reklamını yapmama adına aynı kural ve kararların arkasındayım. Şahsen adli vakaların, trafik kazalarının dahi haber yapılarak toplum psikolojisine olumsuz etki yapıldığı kanısındayım.

 

İnsanlarımıza bardağın dolu tarafını anlatsak daha iyi olmaz mı?

 

c-Şampiyonanın izlediğim ilk 12 karşılaşmasında her yönüyle (ofansif-defansif) en beğendiğim takımlar; Fransa, İngiltere, Almanya, Hırvatistan, İtalya, İzlanda takımları oldu.

 

d-Şampiyonanın şu ana kadar oynanan maçlarda en öne çıkan futbolcusu Fransız Payet diye düşünüyorum.

 

e-Şampiyonada takım savunmasını en iyi yapan takımlar; İtalya, Romanya, Rusya, İzlanda, Çek Cumhuriyeti diye düşünüyorum.

 

f-Şampiyonada ilk 12 maçta 3 gol atan takım çıkmadı. İlk 12 maçta gol ortalaması 1.8 oldu.Golsüz maç yok.Eşitlikle sonuçlanan maç sayısı sadece 3.

 

Şampiyonada ikinci maçlarla temaşa devam ediyor. Yazılarımıza turnuva boyunca devam edeceğiz…

 

Bütün olumsuzluklara rağmen ulusal medya tarafından bizde büyük beklentiler oluşturulan milli takımımıza kalan maçlarda üstün başarılar diliyorum. Milli takımımızla ilgili şu cümleleri yazmadan da geçemeyeceğim. Milli takımımızın ekip halinde ve bilimden de yararlanarak çalıştığına inanmıyorum. Özellikle takım belirlenirken bilimsel taramalar ve verilerin göz ardı edildiğine, pozitif istişare yapılmadığına ve en önemlisi adil olunmadığına kaniyim.

 

Adaletin olmadığı bütün sistemler çöker…

 

Hayırlı ramazanlar…