Darüşşafakalı Ömer ve demiryolu işçisi Mehmet Taşdemir"in kızı Merih Eskin üniversitede tanıştı ve evlendi. Kısa süre sonra da Ömer"in ailesinden ayrılan çift, 20 metrekarelik bir dükkânda makine imalatına başladı. Naylon torba, poşet, kargo zarfları gibi ürünleri üreten makine ve aparatlarda uzmanlaşan ikili, 20"den fazla ülkeye makine ihracatı yapan bir şirketin sahibi olmayı başardı.


ÇORUM Alaca doğumlu Ömer Eskin"in eşi Merih ile başladığı girişimcilik macerası Türkiye"nin en ilginç makine imalatçılarından birini yarattı. Darüşşafakalı Ömer Eskin ile Demiryolu işçisi Mehmet Taşdemir"in kızı Merih Eskin"in yolu üniversitede öğrenciyken kesişmiş. Tanıştıktan 1 hafta sonra evlenme teklifi alan Merih, 6 ay sonra da Ömer ile evlenir. İkili, Ömer"in ağabeylerinin liderliğinde üretim yapan aile şirketinde bir süre devam ederler ama sonra el ele tutuşup ayrılma kararı alırlar. Eskin"lerin şirketi Darka Plastik Makineleri Sanayi ve Ticaret Ltd. (Darka) şu anda 32 kişinin çalıştığı, 3.2 milyon lira ciro yapan ve naylon torba, poşet, kargo zarfları üreten makine ve aparatların imalatında uzmanlaşmış bir şirket olarak 20"den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.
Esnaf babayla İstanbul"a
Ömer Eskin, şöyle başlıyor anlatmaya: “Babam önce memurluk sonra esnaflık yaptı. 11 çocuğundan dördü hayatta kalabildi. Ağabeyim Arslan okumadı, bir demircinin yanında çırak oldu. Sonra da başarılı bir şekilde makine imalatını öğrendi. Ben de 8 yaşımdan itibaren ağabeyinin yanında çalışmaya başladım. İlkokuldan sonra da Darüşşafaka"ya girdim. Sonra işletme ve elektronik mühendisliği okudum. Ancak meslekte 12 yaşında tornacı ustası olmuş bir alaylıydım aynı zamanda. Darüşşafaka çok şey kattı bana. Geriye baştığımızda Türkiye"deki torba makinelerinin neredeyse "yüzde 70"ini ben tasarladım" diyebilirim.”
Demiryolcunun kızıyım
Merih Eskin ise şöyle devam ediyor: “Babam Mehmet Taşdemir ve annem Adanalıdır. Babam 18 yaşında TCDDY"ye girmiş ve CTC Dispeçeri olmuş. Trenleri sevk ve idare eden otomasyon sisteminde çalışıyordu. Ben Çorlu"da doğmuşum. Hayatım demiryolu kenarlarında geçti. Kızıltoprak"ta demiryolu lojmanında oturuyorduk. Erenköy Kız Lisesi"nde okudum. Güzel sanatlara girip resim bölümünde okumak istiyordum. Annem iyi bir bölüm okumamı istiyordu. "Resmi zaten yaparsın" diyordu. İstanbul İşletme"yi kazandım. Bölümümüz o dönemde Boğaziçi ile yan yanaydı. Ömer de Boğaziçi"nde okuyordu. Tanıştıktan 6 ay sonra da evlendik.”
Ayrılıp kendi işimizi kurduk
Merih Eskin, evlendikleri dönemde Ömer ile işe gitmeye başladığını belirtiyor ve “Ömer en küçük kardeşti. Yapmak istedikleri vardı ve ona inandığım için destek olmaya çalışıyordum. 1987"de 6 Temmuz"da evlendik. Kısa süre sonra aile içinde işler karıştı. Ben de ona "Sıkıntıyı da beraber yaşarız" dedim. İkimiz de ceketlerimizi aldık çıktık” diyor.

Türkiye"de olmayan makineleri yaptık

MERİH Eskin, Ömer ile birlikte kendi işlerini kurmak için yola çıktıklarında, çok az miktarda parası olduğunu onunla da bir ev ve 20 metrekarelik bir dükkan tuttuklarını söylüyor. Eskin, şöyle devam ediyor: “Küçük dükkanda önce makine tamirciliğine başladık. Ömer"in ağabeylerinin ürettiği ambalaj makinelerinin tamiratını yapıyorduk. Zaten o makinelerin elektronik bölümünü Ömer üretiyordu. Bu iş 1 yıl sürdü. Ben aynı zamanda bağımsız olarak her türlü ürünün ihracatını da yapıyordum. Firmaların ürünlerini yurt dışında müşterileri bulup satıyordum. Dosya başına komisyon alıyordum. Asıl amacımız Türkiye"de olmayan makineleri üretmeye başlamaktı. 1991"de Bayrampaşa Emintaş sanayi sitesine taşındık. Duvarı beyaza boyadık, kırmızı ile de makine çizmeye başladık. İlk hidromotorla çalışan büyük ebat "A hizmet torba kesme makinesi" yaptık. İçine buzdolabı ya da yatak konulan torbaları üretiyordu bu makine. 25 bin dolara teslim ettik. Sonra üç firma bize çok inandı ve siparişler verdi. Ömer çok iyi ustadır. Ben de sonradan öğrendim. Sonra da hep Türkiye"de yapılamayan makinelerin siparişleri geldi. Torba işinde ne kadar farklı makine ya da aparat isteniyorsa bize geliyordu. Halen de öyle.”

Kargo zarfında fatura cebi yapan makine de ürettik

TÜRKİYE"de 3 tip makineci olduğunu söyleyen Merih Eskin, “Bunların biri kopyacılar, diğeri alıp satanlar ve bir diğeri de bizim gibi her şeyini kendisi tasarlayan ve üretenlerdir. Biz bazen bir yenilik yaparız ama patent alacak zamanımız bile olmaz. Bugüne kadar birçok sanayimizin sorununu çözdük. Mesela gömlek ambalaj torbalarının "yapışkanlı" üretilebilmesini biz sağladık, konfeksiyoncumuz rahatladı. Son olarak kargo zarflarında fatura cebi problemdi, onu da çözdük ki şu anda bizim makinelerle bunları üretip ihracat yapan küçük firmalar oluşmuş durumda. Takviyeli her türlü torbanın "takviye" sorununu da biz çözmüştük. Bazen makine yapıyoruz bazen de mevcut makinelere uygulanabilcek bir aparat üretiyoruz” diyor.