Cumhurbaşkanı teşkilatların değişimine yönelik mesajını yineledi.

Kimseyi kırıp dökmeden sürecin yürütülmesi arzusunu dile getirdi.

Parti içinde muhalif durumda olanlar hemen başını gösterdi.

“Hala ne duruyorsunuz istifanızı verin!”

“Size verilen görevi yapamadınız artık ısrar etmenin faydası yok!”

“Bir sefer de kendi iradenizle koltuklarınızı terk edin!”

“Yapamıyorsunuz yapacaklara yol açın!” vs..vs...

Şu anda muhalif tavır sergileyenlerin birçoğu geçmişte teşkilatlarda görev almıştı.

Kendi dönemlerinde de sandık sonuçları pek farklı değildi.

Yani, şimdi tekrar göreve gelseler ne partililer arasında birlik beraberlik artacak, ne de sandık sonuçları değişecek, bildiğimiz üzere işler devam edecek, bu bir iddia değil, uygulamayla sabittir.

Birde gazetelerde yazanlar var;

Onlarda 2019 seçimleri üzerinden AK PARTİ’nin işinin zor olduğunu yazıyorlar.

Mevcut verilere göre değerlendirme yapmak, tahmininde bulunmak her yurttaşın hakkı.

Elbette, sandıktan seçmenin kararı çıkana kadar hiç bir şey garanti değildir.

Ama bu konuda yazanların yaptığı mantık hatasına değinmeliyim.

Efendim, “Aydın’da teşkilatlarda değişim olmazsa 2019 seçimlerinde Erdoğan’ın seçilmesi kolay olmayacak” diyorlar.

Elbette kolay değil.

Anlamadığım şu; 2016 referandum seçimlerine bakarak bunu söylemelerine rağmen diyelim ki teşkilatlarda bekledikleri değişim olmadı.

Bunun sandık üzerinde etkisi 2016’dan daha mı kötü olacak? Bunun için ellerinde hangi veri var?

Oysa aynı kalemler 2016 sonuçları için hezimet demişlerdi.

Demek ki, genel seçimler açısından değişen fazla bir şey olmayacak.

Olsa bile değişimin temel etkeni teşkilatların performansı değil, başka sebepler olacak.

Gelelim yerelde teşkilatların durumuna.

Bize göre AK PARTİ 2004 yerel seçimlerinde ortaya koyduğu açılımı tekrar yapmak zorundadır.

Hatırlayalım; 2004 yerel seçimlerinde AK PARTİ Aydın da il genel meclisi düzeyinde sandıktan %44 oy ve 55 meclis üyesinden 35’ini alarak çıkmış, ilçe belediyelerinden, Efeler, Kuşadası, Karacasu, Buharkent, Yenipazar, Koçarlı, Karpuzlu, Köşk, İncirliova da seçim kazanılmış, diğer ilçelerde ise iddialıydı ve belde belediyelerinde üstünlüğü ise %50’nin üzerindeydi.

Şunu demek istiyorum.

O seçimlerde AK PARTİ merkez sağın partisi olduğu mesajını seçmene iletmiş ve sonuç almıştı.

2009 yılında ise bu anlayışından değilse bile uygulamadan vazgeçti.

2004 seçimlerinde partiye gelen seçmen 2009 seçimleri geldiğinde ötekileştirilmek istendiğini düşündü ve desteğini geri çekti.

Geri çekilmeyi daha çok Demokrat Parti üzerinden yaptılar.

O günden bu güne AK PARTİ en iyi sonucu 2011 genel seçimlerinde aldı.

AK PARTİ kazanmak istiyorsa 2004 yılında ortaya koyduğu anlayışa dönmek zorundadır.

Yerelde iktidarı paylaşacak aktörleri tespit etmeli, irtibata geçerek birleşmeyi sağlamalıdır.

Aydın sağın önemli illerindendir.

Bunca beceriksizlikten sonra CHP’nin Aydın’da kazanmasının vebali öncelikle AK PARTİLİ siyasetçilerin, daha sonra geçmişte Aydın siyasetinde etkili olan DP’lilerin olacaktır.

Anlaşılmıştır ki;

AK PARTİ’nin Menderes vurgusu birleşmek için yetmemektedir.

Daha fazlası yapılmalıdır.

Dediğimiz gibi, Aydın’ın gerilemesinde DP’li ağabeylerin siyasi kibrinin vebali de vardır.

AK PARTİ’de teşkilatlar yenilenirken birleşmenin mesajını verecek aktörlere görev verilmelidir.

Birleşmenin sadece söylemle ve seçim zamanlarında verilen zoraki mesajlarla olmadığı olmayacağı, öğrenilmiş olmalıdır.

Dikkat edilmesi gereken budur.

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA