Şu sıralar Recep Yazıcıoğlu"nun hayatını konu alan “Vali” filmindeki oyunculuğuyla adından söz ettiren Şebnem Dönmez, geçmişle hesabını kapattığını açıkladı. Elele dergisine konuşan güzel yıldız, bir erkekte en çok neyin kendisini etkilediği sorusuna ise, “İncelik, zeka, kalp…” cevabını verdi.

“Vali” filminde oynamayı kabul etmenizin özel bir nedeni var mı?
- Beni “Vali” filmine çeken en önemli husus, bu topraklar üzerinde yaşamış, efsane olmuş, aramızdan ayrılmasına rağmen halkın hiç unutamadığı, köprülere, caddelere, parklara, hastanelere adını verdiği Recep Yazıcıoğlu"nun hayatından ilham alınarak yazılmış senaryosudur. Çağatay Tosun"un ilk filmi olması ve oyuncu kadrosu da benim için önemliydi.

Peki, bir role nasıl hazırlanırsınız? Örneğin, Ceyda Aydın rolünüze nasıl hazırlandınız?
- Üzerinde düşünerek… Konsantrasyonum ve ilgim yavaş yavaş yoğunlaşır ve karaktere dair işaretler görmeye başlarım. Karşıma kitaplar, filmler çıkar, bazılarını da ben araştırır bulurum. Ceyda Aydın için de, böyle bir süreçten geçtim tabii. Yaptığı işle, bürokrasiyle ilgili bilmediklerimi öğrenmeye çalıştım.

Demek, oyunculuktaki başarınızın sırrı bu! Haluk Bilginer"le oynadığınız “Nerede Kalmıştık” dizisinde de, başarılı bir oyunculuk sergilediniz. Dizi neden bitti?
- Haluk Bilginer, mesleğime dair ilham kaynağım benim. Biz o kadar eğlenerek çalışıyorduk ki, çekim bitip akşam olunca, o gün olanları, çekim hatalarını düşünüp, kendi kendime eğlenceye devam ediyordum. Sanırım nazar değdi! İspanyol menşeli bir dizinin adaptasyonuydu, ancak süreç içinde anlaşıldı ki, hikâyenin gidişatı Türkiye için dönüştürülmeye elvermeyen noktalara gidiyor.

Neyse ki, “Laf Ebeleri” devam ediyor. Ekranda çok rahatsınız ve oldukça samimi bir elektriğiniz var. Ya gerçekte?
- Ekranda görünen hal, televizyonda program yapan halim. İnsan değişik durumlarda değişik hallerde olur. İsteğim, ekranda her zamanki ben olabilmek. Elbette televizyonda olduğumun farkındayım ama en samimi biçimde olmayı seçiyorum. Bu samimiyet, rahatlığı da beraberinde getiriyor.

Oyunculuk, sunuculuk, tiyatro… Tuttuğunu koparan bir kadın izleniminiz var. Peki, bizim bilmediğimiz başka meziyetleriniz var mı?
- Öğrenme konusunda yetenekliyim. At binmeyi dört derste öğrendim. Herhangi bir dansı, şarkıyı, dili, sporu öğrenme sürecim hızlı oluyor. Bu sebeple en büyük hobimin bu olduğunu söyleyebilirim.

Hayatınıza yön verirken, sizi etkileyen insanlar oldu mu?
- Babam seçimlerimde çok etkili oldu. O olmasa, daha materyalist bir insan olabilirdim.

Peki ya aşk? Bir erkekte sizi en çok ne etkiliyor?
- İncelik, zeka, kalp… Bunlar sadece bir erkeğe değil, herhangi bir insana da ilgi duymamı, çekilim hissetmemi sağlar.

Peki, bir erkekte sizi en çok ne iter?
- Cinsiyetinin sınırları dışına çıkamayan, kimliğini cinsiyeti üzerine kuran erkekler ve kadınlar bana sığ geliyor.

“Yaş 35, yolun yarısı eder” demiş şair. Siz de artık 35"siniz. Yaş mevzusuna çok kafayı takar mısınız?
- Yalnız kadınlar değil, erkekler de pek telaşlı bu konuda. Fakat nihayetinde, kafaya taksan da takmasan da çalışan bir düzen var. Bu sadece benim başıma gelen bir şey değil. Bugün benden 15 yaş küçük, çok güzel ve genç bir kadın da bir gün yaşlanacak. Ortada bana yapılmış bir haksızlık söz konusu değil. Zaman kavramıyla baş etmenin yolu, zamanın dışına çıkmak, anın çocuğu olmak.

Kolay stres olur, depresyona girer misiniz?
- Çok kolay strese girer ve çok kolay da çıkarım. Elimde stresle mücadele etmede kullanılacak çok fazla sayıda araç var: Yürüyüş, yoga, meditasyon, doğa, ata binmek, iyi bir film vs.

Son olarak, estetik konusundaki düşüncelerinizi alabilir miyiz...
- Galiba estetik müdahale, 50 yaşından sonra yapıldığı zaman daha kullanışlı bir şey. Bir oyuncunun çizgileriyle ve sahip olduğu biçimle barışık olması gerektiğine inanıyorum ben.

HÜRRİYET