Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan"ın kaybolduğu haberi, tüm gazetecileri alarma geçirmiş ve Başbakan"ın nerede olduğuna dair onlarca senaryo ortaya atılmıştı.

Başbakan"ın nerede olduğuna ve ne yaptığına dair yapılan haberler ardı ardına gelmiş ve Başbakan en son olarak, Abant"ta ortaya çıkmıştı.

Bu olay hala konuşulurken, Aydınlık dergisinin yeni sayısı yeni bir iddiayı gündeme getirdi. Buna göre Başbakan Erdoğan"ın beyninde bir tümör vardı.

Odatv.com Başbakan"ın ani kayboluşu ve Aydınlık"ın iddialarını, Prof. Dr. Yalçın Küçük"e sordu. Küçük"ün, Başbakan Erdoğan"ın Katar gezisi sonrası kayboluşuyla ilgili açıklamaları yeni bir tartışma konusu olacak.

İşte Prof. Dr. Yalçın Küçük"ün Türkiye"nin gündemini sarsacak açıklamaları:

“Genel Kurmay Başkanı Yaşar Paşa"nın Tayyip Erdoğan"ı GATA"ya gönderme konusunda harekete geçmesini söylüyorum. Neden Yaşar Paşa?

Çünkü Aydınlık Gazetesi"nde olan söz edilen Ekim 2006"dakli Güven hastanesi"nde bir tek bu çevreden, Nakşibendi, Fethullahçı"nın dışında bir tek Yaşar Paşa gitti, gördü.

O"nun o halini gördü, bir kamu görevlisi olarak gördü. Bunu artık kendisine saklayamaz. Bunu gördükten sonra Genelkurmay"a döndüğünde rapor ettirmesi, arşivlere koyması ve ondan sonra da GATA"ya sevketmesi, bunun için gerekli yazıları yazması gerekir.

Birinci nokta budur.

İkinci nokta, Aydınlık bunları bilmiyor. Bilseydi Aydınlık bilseydi, son Katar"dan gelmesinden sonra kaybolmasında yeni bir sara krizi hastalığı olduğunu ileri sürerdi.

Türkiye"de Kamu görevlilerinin öyle saklanmak ve bir korumayı bahçıvan, öbürünü marangoz bir diğerini garson yaptırmak hürriyetleri yoktur.


Biz ısrarla söylüyoruz; Tayip Erdoğan sara nöbeti sırasında hiç kimseye görünmek istemiyor. Çünkü bunu artık halkımız da teşhis ediyor.

O balyoz hikayesi de o sırada kimsenin görmemesini sağlamaktı. Katar"dan geldikten sonra da yaptığı budur.


Tatil yapacak, gizli olacak. Şimdiye kadar Tayyip Erdoğan hangi tatilini gizli yaptı? Bilmem ne adasına gittiği zaman gizleniyor mu?

Ondan sonra şu basının tıpkı fıtık olduğu, hipoglisemi olduğu gibi yalan makinesı olarak çalışıyorlar. Orada çalışacakmış, Anayasa Mahkemesi"nde savunmayı çalışacakmış.

Tayyip Erdoğan Anayasa Mahkemesi"ndeki savunmayı karısıyla mı çalışacak? Hukukçu mu? Bunlar ne biçim gazeteci? Ne biçim her gün yazı yazıyorlar?

Bir insan İmam Hatip"ten mezun bir insan Anayasa Mahkemesi"ndeki bir savunmayı bir heyetle çalışır. Emine Hanım ile veya kızıyla veya damadı Berat Bey"le çalışmaz.

Garon kılığına girmiş korumalarıyla çalışmaz. Bunların yaptıkları herkesi aptal yerine koymak. Sonra bir buçuk iki gün geçtikten sonra ortaya çıkıyor.

Niye çıkıyorsun da demiyorlar. Şimdi meseleye geleceğimiz zaman Aydınlık"ın üstünkörüdür bu, yok efendim beyninde tümör varmış, şu varmış bu varmış.

1_Epilepsi bir beyin hastalığıdır.


2_Neden olduğu henüz tespit edilememiştir.

3_Epilepsi tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktır.

4_Her epilepsinin vahim olduğu, sakıncalı olduğu söylenemez. Ancak epilepsi kişisel davranışlarda, beyin üzerinde çok önemli tahribatlar yapabilir.

5_Tayip Erdoğan"ınkinin öyle olması ihtimali çok çok yüksektir.

6_Aydınlık"ın yazdığı gibi tümör bilmem ne falan davranışlarından belli olur.

Katar"da geldiği zaman çekilen o fotoğrafa bakacaksınız. Derealizasyon diyoruz biz, kitaplardan çıkartıyoruz. Alacakaranlık bir davranış içindedir.

Nerede olduğunu bilmez, söylediklerine hakim olamaz. Tıpkı, bu kitabımda da var "Epilepsi ve Orgazm"da. Kişilik dubleks apartman, tripleks apartman gibidir.

Her katta bir başka kişilik vardır. Ne söylediğini saraları ileriye gitmiş, ileri aşamada olan hastalar bilemezler. Onun için İspanya"ya gider, siyasi simge olsun der.

Onun için dinlendiğini söyler. Bir milletvekili mecliste linç adilmek istendiği zaman "linç yoktur" diyebilir. Çünkü Epilepsi hastalığı"nın ileri aşamalarındaki hali budur ve Tayyip Bey"de bu vardır.

Altı, yedi, sekiz, dokuz Tayip Bey Aydınlık dergisine muhtaç değildir.Ameliyatla bu düzelecek olsa yapar, artık Tayyip Bey"in hastallığının ameliyatla düzelmesi mümkün değildir.

Zaten tekrar tekrar söylüyorum böyle çok basit başlangıç hallerinde epilepsinin oluşu bunlar zaman içinde 1 nöbet olur 2 nöbet olur 3 nöbet olur kaybolur ama Tayyip Bey"inki öyle değil.

Bir devlet hastanesinde bir devlet doktoru gördüğü zaman Tayyip Bey buna inanıyor ki çevresindekiler şuna inanıyor ki, bizim inanmamıza gerek yok.

Tayyip Erdoğan bekçilik yapamaz, kamu görevinde bulunamaz. Hadi söyleyin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde burası aşiret mi bir kamu görevlisi, Başbakanlık"taki bir kamu görevlisi kimseye haber vermeden hava alanına geldikten sonra birdenbire sabahleyin bu olacak.

Bu memleketin yüksek yargı başkanı, kim sahip olacak bu memlekete? Ne zaman gitti? O anda bir nöbet mi oldu? Nöbette mi götürdüler, akşam mı götürdüler, sabah mı götürdüler?


Tatil yapmış, koca koca gazeteciler, bebekler söylemez bunu. Bunun öyle tümör bilmem ne falan değil, bu bir neden olduğu belli olmayan, irsi olduğunu gösteren işaretler bulunan ama mutlaka ırsi olduğu söylenmeyen, ben kitabımda söyledim; Hipokrat, tıbbın babası, irsidir der.

Ama işte bak, İstanbul"dan bazı doktorlar teşhis koydular. Ben teşhis koydum mu? Hayır. Bunu herkes biliyor, bana üç dört sene önce bunları Tayip Erdoğan"ın doktorları söyledi.

Doğru mu değil mi? Tayip Erdoğan"ın oğlu bebekken, İstanbul"da sara teşhisi ile müşaade altında mıydı, değil miydi? Hangi memleketteyiz biz? Ne biçim gazeteci bunlar?

Neden Denizli"ye gittiği zaman bir tesisi tamamen boşaltıyorlar? Orada bir tek canlı bırakmıyorlar. Neden? Çünkü bu hastalık vereme, kansere, baş ağrısına, diş ağrısına benzemez. Nöbet halinde bunu kim görürse, köydeki çoban, Kasımpaşa"daki muhtar, teşhis eder.

Aynı şekilde, Tayyip Erdoğan Abant"ta tatil yapıyormuş. Şu gazetecilere bakın, şu Ankara bürosu şeflerine bakın, tatil yapan bir insan, tatil yaptığı yeri niye boşaltsın?

Cüzamlı mı orada çalışanlar? Öbür taraftan bu hastalıkta öyle sadece nöbet şu, bu yoktur. Nöbet basittir, gelir geçer, ama bir müddet sonra artık bütün sinir sistemi, beyin sisteminde öylesine tahribat olur ki, bütün davranışlarını, muhakemesini, akıl yürütmesini, konuşmasını etkiler.

Benim kitabımda, agresivite diye bir bölüm var. Hastalığın özelliklerinden bir tanesi budur. Bugün adli tıp"ta tartışılan konulardan bir tanesi benim kitabımda var. Nöbet halinde, kriz halinde adam öldürürse hiçbir suç bulunmaz.

Bakın benim kitabımda var, bunları tespit etmiyorlar, hem de kaynaklı olarak. Nereye giderse gitsin, AKP"nin kasası denilen Mücahit Aslan"ı yanında götürüyor çünkü ilaçlarını sadece Mücahit Aslan veriyor.

Yani, Türkiye"de Başbakanlık makamında bir isim var, Türk Devleti"nin kadrolu hemşerisine hasta bakıcısına, doktoruna güvenemiyor ilaç için.

Çünkü aldığı ilaçlar bilindiği zaman epileptik olduğu ortaya çıkacak. Bir insanın epileptik olmasında hiçbir sakınca yok. Ama bazı epileptik hastalıklar artık o insanın askerlik yapmasına, kamu görevini yapmasına, bekçilik yapmasına, onbaşılık yapmasına engeldir.

Şimdi Türkiye"nin önündeki soru, Tayip Erdoğan"ın saralı olup olmaması değildir. Bu hastalık, bekçilik yapmasına engel midir, değil midir, bunun ortaya çıkmasıdır.

Bu konuda uzman yer, GATA"dır. Tayip Erdoğan"ı Genelkurmay Başkanı Yaşar Paşa"nın ister rica ederek, ister yazı yazarak alıp GATA"ya götürmesi lazım.

Neden? Bir tek devlet memurunda daha önce devlet memurluğu yapmış koruması yok, neden? Çok basit; başka nedenlerin yanında hastalığının bir devlet memuru tarafından bilinmesini istemiyorlar.

Bunun için saklıyorlar, bunun için devletin bir otomobilini bir balyozla böyle bunlara bakın, şu gazetecilere bakın. Otomobil olacak, kilitlenecek, ben Caligula kitabımda söyledim, bu otomobilin yapanları dediler, hayır hepsi bilirler ikinci anahtar vardır, ikinci bir delik vardır, şu vardır, bu vardır.

Yakında başka şekilde de söyleyeceğim, Deniz Baykal da biliyor bunu, Deniz Baykal"ın da haberi oldun, kendisi hazırlansın, benim kitabımdaki bazı bilgilerin kaynakları Deniz Baykal"ın en yakın arkadaşlarıdır, çalışma arkadaşları.

Onun için hep beraber bir oyun oynuyoruz, Tayyip Erdoğan biliyor, Tayyip Erdoğan"ın çevresi biliyor. Bu hastalığının artık ameliyatla veya ameliyatsız bir şekilde tedavisi mümkün değildir.”