Toplumsal hayatımızda baş gösteren yozlaşma bir şekilde kendini dışa vuruyor.

Bu kimi zaman yolsuzluk, kimi zaman hırsızlık, kimi zaman alkol düşkünlüğü, uyuşturucu bağımlılığı, kimi zaman namusa tasallut olarak hayatımıza bir yerlerden dokunuyor.

Bu yozlaşmanın kimi zaman direkt kendimiz, ailemiz mağduru oluyor.

Kimi zaman komşumuz, akrabamız veya arkadaşımız oluyor.

Yozlaşmanın varlığını o zaman hissediyor ve acısı yüreğimizi yakıyor.

Nasıl olur diye hayıflanıyoruz.

Bu toplumsal hastalığın taşıdığı tehlikenin farkına varıyor, çözüm arıyoruz.

Ülkemizde “Değerler Eğitimi “ ihtiyacının farkına varan ilk sivil kurumumuz Ensar Vakfıdır.

Son günlerde 2012 yılında Karaman ilimizde yaşanan üzücü hadiseyle anılması ve bu çerçevede koparılan fırtına “Maksadın üzüm yemek değil bağcı dövmek” olduğunu çağrıştırıyor.

Olayın kendisi üzücü ve kabul edilmesi mümkün değildir.

Bu olay çerçevesinde Ensar Vakfı olay deşifre olduğu andan itibaren aldığı tavır yetersiz kalmıştır.

Bunu böyle bir olaya hazırlıklı olmadığına vermek lazım.

Başka türlüsünü düşünmek mümkün değildir.

Vakıf imam hatip öğrencileri başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerine ait gerek “Orta öğretim” gerek “Yüksek öğretim”  de okuyan öğrencilere sahip çıkmakta, dini ve milli değerler etrafında yetiştirme gayreti içerisindedir.

Vakıf bu vazifeyi her zaman gösterişten uzak bir şekilde yapmıştır.

Böyle kurumlara toplumumuzun şiddetle ihtiyacı vardır.

Her türlü kötülüklerden korumak gerekmektedir.

Bir olay üzerinden Ensar Vakfını mahkûm etmek adalet ve vicdana uygun değildir.

Olay çerçevesinde Ensar Vakfı yıpratılmak istenmektedir.

Sebep, İktidarın vakfa gösterdiği itibardır.

Bu itibardan faydalanmak isteyenlerin olabileceği gibi, kıskananlarda olacaktır.

Ensar Vakfı bu konuda dikkatli olmalı, daha özenli davranmalıdır.

“İkbal ve itibar sağlama yeri” olarak görenlere fırsat vermemelidir.

Vakıf makam sahibi olma yeri değildir.

Hizmete talip olma yeridir.

Ensar Vakfı elbette ülkede milletin seçtiği iktidardan memnundur.

Bu iktidarın devamından yanadır.

Böyle düşünmesi milletin aldığı hizmetten dolayıdır.

Ensar Vakfına bu sebepten dolayı kızanlar olabilir.

Bunu da anlayışla karşılarım.

Demokratik hak olarak görürüm.

Ama insafsızca itibarsızlaştırma çabasına omuz veren bazılarını da kınıyorum.

Yaşanan olumsuzluktan dolayı infaz timi gibi çalışanlar!

Benzer olay ÇYDD, ADD, Aziz NESİN Vakfı gibi kurumlarda da olabilir.

Bu hastalığın tedavisi için toplumsal sorumluluk üstlenen kurumları yıpratmayın.

İstenmeyen olaylar Devletin kurumlarında da yaşanıyor.

Hiç birimizin aklına kurumları tamamen kapatmak gelmiyor.

Ama sorumluların hesap vermesini istiyoruz.

İstemeliyiz de.

Ve bunların en ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir.

Hükümet bu konuda yasal boşluk varsa derhal gidermelidir.

Yine bu olaylar konuşulur ve yazılırken mağdur çocuklar ve aileleri korunmalıdır.

Karaman’da yaşanan iğrenç olaya Ensar Vakfı’nın müdahil olması iyi bir gelişmedir.

Bu olay üzerinden Vakıf yıpratılmak istenmektedir.

Vakıf bu çabaya fırsat vermeyerek olayın üstüne gitmeli, kurumsal işleyişinde varsa kusurları gidermelidir.

Ensar vakfı gibi benzeri kurumlar toplumun ihtiyaç duyduğu kurumlardır.

Azaltmak yerine çoğaltmalıyız.