Başbakanlık Müşavirliği'nden emekli ve 13 yıl Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanlığı'nı yapan bedensel engelli 51 yaşındaki Ahmet Faruk Öztimur, Antalya Kaleiçi'nde aracını denize sürerek intihar etti. Ömrüne engelliler için yaptığı sayısız kalıcı çalışmayı sığdıran, 4 kız çocuğu babası Öztimur'a kısa süre önce lösemi teşhisi konulduğu ve tedavi gördüğü öğrenildi. Yakınları "Kanser yüzünden bunalıma girmiş olabilir" dedi. Ahmet Faruk Öztimur, önceki gece özel otomobili ile Antalya Kaleiçi'nde bulunan Yat Limanı'na gitti. Denizde tekne olmayan yere aracını çekti. Uzun süre denizi seyreden Öztimur daha sonra bir midyeciden midye aldı. Ardından tekerlekli sandalyesiyle yeniden çevreyi seyretmeye başladı. Bu sırada telefonla bir görüşme yapan Öztimur'un yanına kısa süre sonra biri kız iki kişi geldi. Yanına gelen iki kişinin ayrılmasının ardından Öztimur tekerlekli sandalyeden inip, otomobiline bindi. Aracının sağ ön camının bir kısmını açık bırakan Öztimur gece saat 01.00 sıralarında aracını önce geriye daha sonra da hızla ileri sürdü. Araç kıyıdan 12 metre uzağa uçtu.

BİR GENÇ HEMEN SUYA ATLADI
Yerli ve yabancı turistler bir an film çekildiğini sandı. Olayı gören Cevat Öncü isimli vatandaş ise durumu hemen deniz polisi, 112 ve itfaiye ekiplerine bildirdi. Bu sırada bir genç de denize atladı. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri aracın düştüğü alanda aydınlatma yaptı. Çekiç yardımıyla otomobilin camını kıran itfaiye eri ile denize atlayan genç, Ahmet Faruk Öztimur'u araçtan çıkardı. Tekneye alınan Öztimur'un öldüğü belirlendi. Eşinin ölüm haberini alan Şeyma Öztimur şok geçirdi. Öztimur'un ilk evliliğinden 3, ikinci evliliğinden ise bir kızı olduğu öğrenildi. Acı haberi alan büyük kızı Merve Öztimur ile kardeşleri Adli Tıp önünde gözyaşlarına boğuldu. Ahmet Öztimur'un cesedi toprağa verilmek üzere İstanbul'a gönderildi. Öztimur'un aracı ise 2 saat sonra Kaleiçi'ndeki Yat Limanı'ndan vinç ile çıkartıldı. Öztimur'un bir süre önce kan kanserine yakalandığı ve bir süredir bunalımda olduğu belirtildi. Öztimur, bugün öğlen namazından sonra Fatih Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

Tekerlekli sandalyeyle 26 ülke, 51 vilayet gezdi
Faruk Öztimur, Türkiye Sakatlar Derneği'nin bursuyla eğitimini tamamladı. Ticaret lisesi mezunu olduktan sonra babasının desteğiyle ilk olarak İstanbul'da restoran açtı, 1995'te ANAP'tan İstanbul Milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. Başbakanlık Müşavirliği'ne atanan Öztimur, 5 yıl boyunca bu görevi yürüttü, engellilerin, sakatların sorunlarını hükümet katına taşıdı. Öztimur, 13 yıl boyunca Sakatlar Konfederasyonu Başkanlığı'nı da yürüttü.

GÜRSOY: UNUTMAYACAĞIZ
Henüz bir yaşındayken, geçirdiği çocuk felci nedeniyle koltuk değneklerini kullanmaya başlayan Öztimur, sonrasında sakatlığının ilerlemesi sebebiyle yaşamını tekerlekli sandalyeyle geçirdi. Ne var ki, Öztimur için bunlar asla birer "engel" değildi. Kısa ömrüne engelliler için yaptığı sayısız kalıcı çalışmayı sığdırdı. 4 kız çocuğu babası olan Öztimur, TRT'de engellilere yönelik "Her şeye Rağmen" isimli programı yaptı, Yaşama Sevinci Dergisi'ni çıkardı, "Yaşama Sevinci Spor Kulübü"nü kurdu. Yaptığı en unutulmaz çalışmalardan biri de 2005'te çıkan Özürlüler Kanunu'nun oluşturulmasına verdiği katkıydı. Ahmet Faruk Öztimur yıllar önce bir açılışta yaptığı konuşmada engel tanımazlığını şu cümlelerle anlatmıştı: "Benim tekerlekli sandalyem var ama, ben 26 ülkeye gitmiş, 51 vilayeti dolaşmış bir insanım. Hacca da gitmeyi çok istiyorum. Yeter ki önümüzdeki engeller kaldırılsın." Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı Yusuf Çelebi acı haber üzerine, "O çok değerli bir arkadaşımız. Onursal başkanımızdı. Aramızdan çok erken ayrıldı. Özürlülerle ilgili çabaları bizim için unutulmaz" dedi. Öztimur'un en yakın arkadaşlarından Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Şükrü Boyraz ise hislerini, "Kısa süre önce lösemi teşhisi konmuştu. Bunalım yaşamış olabilir. Türkiye'de engelli mücadelesine ışık tutan bir insandı. Çocukluk arkadaşımdı çok üzgünüm" diye aktardı. Birleşik Sakatlar Federasyonu Başkanı Cemalettin Gürsoy da şöyle konuştu: "Tekerlekli sandalyeye bağımlıydı ama hiçbir zaman hayata küsmemişti. Emekliliğinde bile aralıksız olarak engelli sorunları hakkında fikir üretiyordu. Engeliyle alay edebilen, kendisiyle barışık biriydi. Ama lösemi hastalığıyla boğuşması onu biraz yordu. Çalışmalarıyla heykeli dikilecek adam. Onu unutmayacağız. Unutturmayacağız."

'Çılgınlık onun göbek adıydı'
Sabah Haber Koordinatörü Şaban Arslan, 24 yıllık arkadaşı Ahmet Faruk Öztimur'u anlattı: "Onu 1988'de tanıdığımda, Sefaköy'de Antep lokantası işletiyordu. Sonra lokantayı kapatıp Büyükçekmece'de, Hürbakış adlı, günlük yerel gazete çıkardı. O yıllarda günlük yerel gazete çıkarmak çılgınlıktı. 'Çılgınlık' sözü, Faruk Abi'nin göbek adıdır desem abartmam. İki bacağını kullanamıyordu ama kafası zehir gibi çalışıyordu. Kendisini engellilere adamıştı. 10 lira kazanıyor, kendisinden yardım isteyen engellilerin sorunlarını çözmek için 20 lira harcıyordu. Engeliyle dalga geçiyor, koca koca işlerin altına korkusuzca giriyordu. Vitesi ve debriyajı direksiyonunda olan otomobiliyle Türkiye'yi dolaşıyordu.

ÖZAL DA TEBRİK ETMİŞTİ
Hürbakış'ta birlikte bir yıl çalıştık. Yerel yönetim, fakirlere konut yapmak için ayrılan araziyi parselleyip, dönemin hatırlı kişilerine tahsis etmişti. Aylarca bu konuyla ilgili haberleri manşet yaptık. Sert manşetlerimizden birini attığımız bir gün, Büyükçekmece'deki gazetemizi kurşunladılar. 500 tirajlı gazetemizle çıkardığımız gürültü o kadar etkili oldu ki dönemin başbakanı Turgut Özal gazetemizi ziyarete geldi, Faruk Abi'nin makam koltuğuna oturup, onu yaptığı işler için tebrik etti.

TELEFON ŞAKALARI...
Özürlülerin kahramanıydı Faruk Öztimur. Bitmek tükenmek bilmeyen sorunları dinliyor, bir şekilde çözüyordu. Hatta kendi parasıyla bir tekerlekli sandalye basketbol takımı bile kurmuştu. Siyasilerle arası çok iyiydi. Süleyman Demirel onu evladı gibi severdi. Konfederasyon Başkanı olduktan sonra dergiyi kapatıp Ankara'ya taşındı. Eski dostlarını haftada bir mutlaka telefonla arar, sesini değiştirerek taklit yapardı. Ancak 'Ben Hüsamettin Karakelle' deyince, arayanın Faruk Abi olduğunu anlardık. Ölüme bile kahkaha atarak gittiğine ben eminim. Güle güle Hüsamettin Karakelle. Mekânın cennet olsun..."

ŞABAN ARSLAN