Bunun başlıca nedenleri arasında kötü havalandırılan ortamlarda daha çok zaman geçirilmesi, güneş ışınlarının daha az oluşu, daha çok toplu halde yaşanması ve burundaki koruyucu mukozanın soğuması ile virüslerin hızla çoğalması sayılabilir. Etken virüslerin bulaşması, hapşırma, öksürme gibi yollarla havaya yayılan virüslerin solunması ile olabileceği gibi, hastaların mikrop içeren burun veya ağız salgılarıyla bulaşmış elleri ve eşyalarıyla da olabilmektedir" dedi.
 
Hastalığın ilk belirtisinin boğaz ağrısı ile başladığını ifade eden Kasapoğlu, "Ateş normaldir veya hafif yükselebilir. Bebek ve küçük çocuklarda ateş daha yüksektir. En sık görülen belirtiler burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma, boğazda yanma ve öksürüktür. Soğuk algınlığı ile çok karıştırılan grip ise, influenza virüslerinin yol açtığı akut solunum yolu hastalığıdır. Ciddi akciğer hastalıklarına ve ölüme yol açabilmesi, ülkeler ve kıtalararası yaygınlaşma özelliğine sahip olması nedeniyle soğuk algınlığından ve diğer solunum sistemi hastalıklarından farklıdır" diye konuştu.
 
Grip salgınlarının yaygın olduğu sonbahar ve kış aylarında alınacak basit önlemlerle gripten korunabileceğinin altını çizen Kasapoğlu, "Günümüzde grip aşıları gripten korunmanın en güvenli yoludur.
 
Bu aşının her yıl eylül-ocak ayları arasında uygulanması gereklidir. 65 yaş ve üzerindekiler astım, kronik akciğer veya kalp hastalığı, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, kan hastalığı gibi hastalığı olanlar kesinlikle aşılanmalıdır. Bunun dışında sağlık personeli, huzurevi ve kronik bakım ünitelerinde çalışanlar, dış ülkelere seyahat edecek olanlar ve önemli hizmetlerin kesintiye uğramasını en aza indirmek için önemli toplum hizmeti verenlerin de aşılanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.