IMF'li pazarlıklarla bağlantılı mali önlemler yolda.. 8 milyar TL'lik gelir artırıcı, 4 milyar gider azaltıcı tedbir düşünülüyor. Mönüde; sigaraya ek vergi; memura daha az, harçlara yüksek zam var.

Türkiye, yerel seçimin ardından yoğun ekonomi gündemine geri dönüyor. Bürokratlar, hayli keskin öneriler içeren reçetelere son şeklini verip, bakanları bekliyor. İlk aşamada, AB'ye sunulacak Katılım Öncesi Ekonomik Program ele alındı. 2009'u baştan yazan program, aynı zamanda revize rakamları da içeriyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, bu yıl pozitif büyüme istese de somut veriler öyle demiyor. 2009'da ekonominin yüzde 3 küçüleceği hesaplandı. Bu durumda, geçen yıl 950 milyar lira olan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYİH), içinde bulunduğumuz yıl, 978 milyar lira civarında kalması bekleniyor.

YANLIŞ SİNYAL KORKUSU
Bu vesileyle, ekonomi yönetimine hâkim olan bir kaygıyı yansıtmakta da fayda var: "Erken havaya girme riski!" Zira, yenilenen üç yıllık program, 2012 yılına kadar, kamu maliyesinde kalıcı denge kurulmasını hedefliyor. Buna karşın 2009'u kafasında bitiren kurmayların önünde sadece 2010 yılı duruyor. 2011 seçim yılı olduğu için mali önlem şansı görülmüyor. Küçülen ekonominin, küçülen siyaset anlamına geldiğini teknisyenler iyi biliyor ve köklü kararların gecikmesinden endişe ediyor. Nedenine gelince... Vergi indirimleri sayesinde stok eriten sektörlerde üretimin hafif kıpırdaması öngörülüyor. Bu aydan itibaren turizm ve inşaat sektörü sayesinde hizmetler sektöründe nisbi istihdam artışı tahmin ediliyor. Bahar yağmurlarıyla tarımda canlanma umudu taşınıyor. Bu mevsimsel tablonun, "Ekonomi toparlanıyor" mesajı gibi sunulması ihtimali ise "Madem iyiye gidiyoruz, acı reçeteye ne gerek var?" sorusunu tetikliyor. Oysa, dış talep canlanmadıkça, küresel finans ortamı iyileşmedikçe, Türkiye ekonomisinde büyüme beklenmediği gibi reel sektörün gerek finansmanda gerekse iç pazarda zorlanacağı görülüyor. Bütçe de çok yönlü tehlike sinyali veriyor.

ACI REÇETE
Bu noktada Türkiye-IMF ilişkileri önem kazanıyor. IMF, borçlu ülkelere dönük yeni bir ödeme planı geliştirdi ve takvimi 1 yıl uzattı. Bu sayede Türkiye, 2009'da IMF'ye ödemesi gereken 2.1 milyar doları bir yıl öteledi. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ise IMF ile üç yıllık stand-by'dan söz etti. Bu düzenlemenin 2012'ye uzanan dış borç finansmanını kapsaması gerektiğini söyledi. Önümüzdeki 3 yıl sadece Hazine'nin dış borç yükü 26 milyar dolar. Demek ki bu tutar, IMF'den sağlanacak kaynağın alt sınırı. Tabii IMF'den yüksek hacimli kredi kullanılması, iddialı mali önlemleri zorunlu kılıyor. Çünkü şu andaki tahminler, tedbir alınmazsa, Bütçe Açığı/GSYİH oranının yüzde 5'i bulacağına işaret ediyor. Bunun anlamı 50 milyar lira bütçe açığı demek. Eğer önlem alınırsa bu oran yüzde 4.3'e inecek. Yani hali hazırda en az 8 milyar liralık gelir artırıcı karar gerektiği gibi en az 4 milyar liralık harcama azaltıcı adım atılması isteniyor. Şimdilik sessiz sedasız süren IMF pazarlıklarının en kritik bölümünü de 5 Nisan 1994 kararlarını aratmayacak mali önlem gereği oluşturuyor. Peki ne tür önlemler düşünülüyor? Hemen sıralayalım:

* Sigaradan paket başına 1 lira ilave vergi.

* Alkollü içkilerde maktu vergi ayarlaması.

* Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin bir kat fazla tahsili. Emlak Vergisi'nin bir kat artırılması. Belediyelere gelecek kaynağa göre, mahsuplaşmayla bütçeden yerel idarelere aktarılan payın azaltılması.

* Pasaport, ehliyet, av ruhsatı vb. harçların zamlanması.

* Enflasyondaki düşüşle birlikte, memur maaşlarındaki yıllık kümülatif yüzde 8.7'lik ayarlamanın aşağı çekilmesi.

* Aile hekimliğinin yaygınlaştırılıp, sevk zincirinin katı uygulanması, katkı payının artırılmasıyla sağlıkta 3 milyar lira tasarruf.

* TSK'nın ikna edilmesi halinde acil nakit ihtiyacını karşılayacak şekilde bedelli askerliğin gündeme getirilmesi.

Tabi bütün bunlar sadece masadaki alternatifler. Kuşkusuz, bu önerilerin siyasi maliyetini de gözeterek karar verecek olan: Hükümet.

Şimşek: IMF ile hâlâ müzakere edilecek zor konular var

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, IMF ile yeni bir üç yıllık stand-by anlaşmasına ilişkin müzakelere rehberlik edecek ilkeler konusunda mutabık kaldıklarını ancak iki tarafın henüz ön anlaşmaya varmadığını bildirdi. IMF ile müzakerelerde yapılacak zor pazarlıkların bulunduğunu, bunun bitmesinin de ayın sonuna kadar olabileceğini belirten Şimşek, Ocak'ta yapılan müzakerelerde Türkiye'nin mali açığının GSYİH'ya oranını yüzde 0.7-0.8 arasında azaltmayı kabul ettiğini hatırlattı.

'BÜTÇE AÇIĞI BÜYÜYEMEZ'
Şimşek; ABD, Çin ve Batı Avrupa'nın daralmadan çıkmak için mali teşvikler ve bütçe açığı artıracak harcamalara başvurduklarına işaret ederken, Türkiye için bu seçeneğin bulunmadığını belirterek, 68 milyar dolarlık döviz rezervi bulunan Türkiye'nin böyle bir stratejiyi finanse edemeyeceğini vurgularak: "Bütçe açığımızı büyütemeyiz; bu, dış finansman ihtiyacını artırır" dedi.

Başbakan ekonomi kurmaylarıyla görüştü

Başbakan Erdoğan, İstanbul'da ekonomiyi teslim ettiği iki bakanıyla bir araya geldi. Dün sabah 11.00'de Üsküdar'daki evinde Devlet Bakanları Nazım Ekren ve Mehmet Şimşek ile bir araya gelen Başbakan'ın, görüşmesi 2 saat sürdü. Çıkışta bir açıklama yapmayan Başbakan, görüşmenin ardından şehit Tuncay Türken'in Ataköy 5. Kısım Camii'ndeki cenaze törenine katıldı.

Sabah