Siyasi hayatımızda sık sık gündeme getirilen bir konu “Dokunulmazlıklar”.

Bazı siyasetçilerin siyaset kurumunu yıpratacak şekilde gündeme getirdiği “Dokunulmazlıklar” haliyle yurttaşların dikkatini çekmektedir.

Öyle bir algı oluşmuştur ki;

Dokunulmazlıklar kaldırılsa memleket güllük gülistanlık olacak!

Yolsuzluk iddiaları gündemimize hiç gelmeyecek!

Oysa, gerçek böyle değil.

Kimileri de dokunulmazlıkların “Kürsü” ile sınırlandırılmasını teklif etmektedir.

Yani, “ Herkes herşeyi söyleyemiyor, bari vekiller söylesin!” fikrinde.

Peki anayasamız bireyin düşüncesini açıklamasına izin vermiyor mu?

Elbette veriyor.

O halde niçin vekiller için “Kürsü dokunulmazlığı” talep ediliyor?

Söyleyelim.

Anayasacılarımız, yurttaşlara verdiği hakları “Ancak, fakat, lakin, ama vs.” diyerek geri alıyor.

Hani, ekonomide sıkça kullanırız ya “Kaşıkla verip kepçeyle almak” deyimini, benzeri durum anayasal hakların kullanımı içinde geçerli olabilir.

Şahsi görüşüm vekillerin “Dokunulmazlığının”  “Kürsü” ile sınırlandırılmasından yana değildir.

Sadece vekiller değil, her yurttaş düşüncesini rahatlıkla açıklayabilmelidir.

Tabi, “Şiddeti övmediği, şiddet çağrısı yapmadığı müddetçe.”

Gelelim, tartışılan dokunulmazlık meselesine.

Son zamanlarda bazı vekiller bu zırha yaslanarak “Toplumun sinir uçlarıyla” tehlikeli bir şekilde oynamaktadır.

Kimileri arabalarında şiddet örgütüne silah taşımakta, bazıları edepsizce şiddet çağrısı ve terör örgütlerine yaslanarak “Devrimci halk savaşını” dillendirmekte,

Hatta bazıları, 103 vatandaşımızın katili canlı bomba eylemcisi için taziye ziyaretinde bile bulunmaktadır.

Yapılan tahrikler ve işlenen suçlar hiç bir demokratik ülkede tahammül edilemez.

Böyle bir demokrasi yoktur.

Bunu yapanlar yargı önüne çıkarılmadıkça;

zaten tartışmalı olan dokunulmazlıkların “Meşruiyeti” kalmayacaktır.

Prensip olarak dokunulmazlıktan yana olmama rağmen,

AK Partinin getirdiği teklif değerlendirilmeli, “Dokunulmazlık müessesesinin varlığı” bu özel sebeple bir defaya mahsus askıya alınmalıdır.

Bu uygulama demokrasiyi güçlendirmek için yapılmalı, “Demokratik değerlerin istismarı” parlamento tarafından engellenmelidir.

“Dokunulmazlıklar tamamen kaldırılsın!” itirazınızı duyar gibiyim.

İtirazınıza katılmıyorum!

Zira, dokunulmazlıkların tamamen kaldırılmasının sakıncaları vardır.

Başta, Yasama ve Yürütme, Yargı karşısında güçsüzleşecektir.

Bu “Yargıçlar Devletinin” oluşmasını sağlar.

Oysa demokrasilerde “Söz ve karar milletindir”

Milletin söz sahibi olması, seçimler marifetiyle sandıkta şekillenir.

Bu hakkın seçilmişler tarafından nasıl kullanılacağı yasalarla belirlenir.

Çok önemli kararlarda “Nitelikli çoğunluk şartı” getirilerek “Çoğunluğun tahakkümü” pekala engellenebilir.

Demokrasilerde sandığın rakibi olmaz.

Nihayetinde;”Yürütmede, Yargıda” Yasamanın yani, seçilmişlerin denetiminde olmalıdır.

Parlamenterler sistem içinde mutlaka korunmalı.

Seçilmişler de,  dokunulmazlık hakkını korumada hassas davranmalıdır.