'Göktaşı' isimli oyunla tiyatro kariyerini noktalamaya hazırlanan Tekin Akmansoy, jübilenin gelirini Türk Eğitim Vakfı'na bağışlayacağını açıkladı ve ekledi: Aç değilim. Jübileyi kendime yapmıyorum. Böyle bir şeye ihtiyacım yok..

Tiyatronun duayenlerinden Tekin Akmansoy, 2 Nisan'da sanat hayatının 70. yılını kutlayacak ve Dürrenmatt'ın 'Göktaşı' isimli tek gecelik oyunuyla tiyatro yaşamına veda edecek. Geliri Türk Eğitim Vakfı'na bağışlanacak 'Göktaşı'nda, 85 yaşındaki Akmansoy'a Sabah Gazetesi TV eleştirmeni Yüksel Aytuğ, Tayanç Ayaydın, Akasya Asıltürkmen ve Devlet Tiyatrosu oyuncuları eşlik edecek. En büyük amacının bir çocuğu daha okutabilmek olduğunu söyleyen Akmansoy, trilyonlarla oynayan bazı zenginlerin bu törene yeterince destek olmadığından yakınıyor...

* Neden böyle bir jübile yapmaya karar verdiniz?
Ben artık 85 yaşındayım ve uzatmaları oynuyorum. 70 yıl sahnedeydim. Ama artık tiyatroya 'Allahaısmarladık' diyorum ve iyi bir oyunla, genç oyuncularla birlikte tiyatroyu noktalamak istiyorum. Bunu jübile olarak da kabul etmeyin, 70'inci yılın kutlaması olarak sayın... Tiyatroya 1939 yılında başladım. Geriye baktığımda bu işe 70 yıl vermişim. Tabii ki yaptığım işi bitirmem lazım! Benim esas sanatım tiyatro...

YILDIZ ÇALIŞMAK ZORUNDA
* Yani 15 yaşınızdan beri sahnelerdesiniz değil mi?
Evet. 70 yıl nasıl 70 yıl oldu, aslında gayet basit. Ben tiyatroya Ankara'da başladım. Feridun Çölgeçen ile Necip Fazıl Kısakürek ortaklaşa tiyatro yapıyorlardı. İlk oyunda Necip Fazıl'ın 'Para' piyesi, ikincisi 'Baba' piyesiydi. Ben de 'Para'da oynayarak başladım. Ondan sonra babama dedim ki; 'konservatuvara gitmek istiyorum...' Ama babam hukukçu olmamı, annem de Mülkiye'ye gitmemi istiyordu. Ben isyan edip, konservatuvara gittim ve orada değerli hocalarla karşılaştım.

* Tanıdığımız hangi isimlerle aynı sınıfta okudunuz?
Mesela Yıldız Kenter, benim sınıf arkadaşımdı. O zaman da 30-40 yıllık oyuncuymuş gibi oynardı. Yıldız, oyuncu olarak doğmuş ama kader utansın... Tiyatro için gece gündüz çalışıyor, bugün hala huzurlu mu? Değil. Ayağını uzatıp oturacak parası var mı? Yok. Çünkü çalışmak zorunda... Devlet utansın!

* Ama siz de öylesiniz...
Ben de öyleyim. Herkes şu 'Kaynanalar' dizisini yaptığım için köşeyi döndüğümü düşünüyor ama ben onu devlete yaptım. Bir tek Kanal D'den biraz para kazandım, hepsi o kadar.

* Peki beğendiğiniz bir dizi oldu mu?
Dizilere baktığım zaman bizim 'Kaynanalar'a benzer tek bir yapım oldu, o da 'Çocuklar Duymasın'. Onu beğendim.

OKULLAR UYDURUK!
* Bu işe yıllarını veren biri olarak oyunculuk sektöründe eski zamanlarla şimdiki zamanı kıyaslar mısınız?
Ben anlı-şanlı konservatuvar mezunuyum. Şimdikiler gibi zoraki açılmış üniversite konservatuvarlarını değil, hakiki okulunu bitirdim bu işin. Artık önüne gelen bakkal dükkanı gibi tiyatro dükkanı açıyor. Buna kim, nasıl izin veriyor? Berber dükkanı bile açsanız berberler birliğinden sertifika istiyorlar. Biz de öyle bir şey yok ki! İki kalas, bir heves tiyatro kuruyorlar. Baktığım zaman tatmin edici okullar göremiyorum. Devletin konservatuvarları da buna dahil! Bir hocayla iki hocayla olmaz. Bütünüyle olmalı. Uydur uydur dersler icat etmişler falan... Ne böyle bir ders gördüm ne de böyle bir dersi okuturum.

* Siz oyunculuk yaşantınızda hiç hoca olarak derslere girdiniz mi?
Ankara Dil Tarih Fakültesi'ne gidip orada ders verdim. Benim zamanımda başkaydı. Sonra Yeditepe'de ders vermek için can attım. Bir baktım ki, bizim dersler onlara dokunacak. Onlar benden ürktü, ben de onlardan ürktüm.

* Neden?
Çünkü bir üst sınıfa geçmeleri için baba parasıyla 15 bin dolar verecekler. Ama ben oradan ya bir kişi mezun olabilir derim ya da 1.5 kişi... Tamamen boş bir üniversite. Ben oraya faydalı olabilmek için gittim ama ben o okulda kendime bile faydalı olamam. Çünkü en başta oradaki eğitmenleri yetiştirmek lazım. Ama iş öyle değil!

* Şu an herkes kapağı televizyona atabilmek için can atıyor değil mi?
Günümüzde tiyatro falan yok, bir televizyon tutturmuşuz gidiyoruz. Konservatuvarı bitiren bütün gençler dizi bekliyorlar. Önüne gelen yazar, önüne gelen yönetmen oldu. Türkiye'de 180 tane yönetmen var. Her oyuncunun da bir oyuncu koçu var. Ben yönetmen olsam 'Oyuncu koçumla geldim' diyen oyuncunun koçunu keser, onun da kafasını da koparırım!

GAZETEPORT