Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, değişen dünya düzeninde, Türk dış politikası için ne gibi fırsatların doğabileceği konusunun Türkiye’nin geleceği için çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Büyüyen ve gelişen Türkiye artık kendi iç meseleleri ile boğuşmayı aşıp dünyada ve bölgede ne gibi bir rol oynayabileceği konusunda giderek daha çok tartışıyor, fikriler, modeller, vizyonlar üretiyor" dedi. 
 
2011 Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü töreninde bir konuşma yapan Güler Sabancı, "Dış dünyada da Türkiye’ye artan bir ilgi var. Artık Türkiye Batı ittifakının, en hafif deyişle, ‘uyumlu bir üyesi’ olarak görülmüyor. Büyüyen ekonomisi, bütün iniş ve çıkışlarına rağmen giderek pekişen demokrasisi, artan kendine güveni ile Türkiye dış dünyanın da dikkatini çekiyor" şeklinde görüşünü ifade etti. 
 
-"QUO VADİS TÜRKİYE?"- 
 
Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’nün Türkiye’de ve dünyada, ülkenin potansiyeli üzerine daha çok düşünülmesini, tartışılmasını, bu potansiyelin gelişimine katkıda bulunmayı hedeflediğini belirten Sabancı, şu değerlendirmede bulundu: 
"Bazıları bu durumu olumlu görüp, değişen dünyamızda Türkiye’nin ne gibi bir rol oynayabileceği üzerinde duruyor. Batı ittifakı içinde bazıları ise ‘Türkiye nereye’, yani ‘quo vadis Türkiye’ diye soruyor. Biz de bu seneki araştırma ödülünde, katılımcılarından bu ilginç durum ve gelişmelere ışık tutmalarını, Türkiye’nin yeni ve pro-aktif dış politikalarını irdelemelerini istedik. Bu alandaki çalışmaların, sorgulamaların, değişen dünya düzeninde ülkemizin sahip olduğu potansiyeli en iyi şekilde harekete geçirmesine katkıda bulunacağına yürekten inanıyorum." 
 
Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’nün ilk kez 2006 yılında verilişinden bugüne, bu ödül kapsamında 283 araştırmacının çalışmalarının değerlendirildiğini söyleyen Güler Sabancı, "Ödüle, Avrupa, Amerika ve Asya kıtalarından pek çok farklı coğrafi bölgeden başvuru oldu. Dünyanın dört bir yanında, Türkiye hakkında düşünen, fikir üreten akademisyenleri teşvik etmiş olmak bizim için gurur verici" dedi. 
 
-"SIFIR SORUN POLİTİKASI LİTERATÜRE GİRDİ"- 
 
Bu yıl konusu "Değişen Dünya Düzeninde Türk Dış Politikası İçin Yeni Yönelimler: Sorunlar ve Fırsatlar" olarak belirlenen ödülde, "Türkiye’nin Yakın Çevresiyle İlişkisi: Türkiye’deki Dış Politika Dönüşümüne Sentezci ve Çok Boyutlu Bir Bakış" başlıklı makalesiyle birinciliğe layık görülen Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Kemal Kirişci törende yaptığı konuşmada Türkiye’nin mevcut dış politikasına ve Arap dünyasında yaşanan son değişimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu: 
 
"Araştırma, bilinmezi(muamma) anlama isteğiyle başlar. Bu araştırma kapsamında benim için bilinmez, hem Avrupa hem de Arap dünyasında önde gelen bazı kişilerin Arap dünyasındaki ayaklanmanın Türkiye’den bir şey öğrenmeyi gerektirdiğine işaret etmesiyle başladı. Uzun süredir Türk dış politikasını takip eden bir kişi olarak, bu konudaki bilinmezin cevabının kısmen de olsa Türkiye’nin ‘yeni’ dış politikası ve özellikle devlet düzeyinde komşularıyla kurduğu daha yakın ilişkilerden kaynaklandığını düşündüm. 2008 ile 2010 arasında 8 tanesi SSCI tarafından taranan toplam 9 akademik dergide yayınlanmış 60’tan fazla makaleyi inceledim. Kısıtları ve jeopolitiği de dahil olmak üzere Türkiye’nin ‘komşularıyla sıfır sorun politikasına’ dayalı olarak yürüttüğü diplomatik çabaların esasının literatürde çok iyi ele alınmış olduğunu gördüm." 
 
-"KOMŞU TRAFİĞİ 168 BİNDEN 10 MİLYONA ÇIKTI"- 
 
Komşu ülkelere yönelik dış politikanın rakamsal yansımalarını da ele alan Prof. Kirisci şunları söyledi: "Türkiye’nin yakın komşuları olarak tarif edilen Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Irak ve Suriye’den gelenlerin Türkiye’ye girişleri 1980 yılında 168 bin kişi iken, 2010 yılında 10.9 milyon kişiye çıkarak toplam girişler içinde payını yüzde 15’ten yüzde 38’e yükseltmiştir. 2000 ile 2010 arasında, Türkiye’nin bugünkü nüfusunun üç katı oranında, yani 213 milyon kişi Türkiye’ye giriş yapmış ve bu sayının yüzde 40’a yakını komşu ülkelerden gelmiştir. Diğer taraftan komşu ülkelerle ticaret, 1991 yılında 3.7 milyar dolar iken, 17 kat artarak 64.6 milyar dolara çıkmış ve aynı dönemde AB ile Türkiye arasında Gümrük Birliği oluşturulmasına rağmen Türkiye ile AB arasında sadece yedi kat artan ticarete göre büyük bir sıçrama göstermiştir. Türkiye’nin komşularıyla olan ilişkisinin sembolik olarak çok iyi bir göstergesi de, Türk Hava Yollarının Soğuk Savaş sona ererken komşu ülkelere yaptığı 6 uçuşun sayısını 2010 yılı sonu itibarıyla 29’a çıkartmış olmasıdır." 
 
-"DAHA ÇOK DÜŞÜNMELİYİZ"- 
 
Dış politikada dönüştürücü etkinin önemine değinen Prof. Kirisci, "Çünkü Arap dünyası da dahil olmak üzere komşu ülkelerin hem ekonomik hem de siyasi olarak reform ve modernizasyona teşvik edilmelerini, hem de bölgedeki ülkelerin daha çok birbirine bağımlılık, diyalog ve işbirliğine açık olmalarına destek sağlayacak fırsatları beraberinde getirebilir. Bu durum, ‘kazan-kazan’ türü sonuçlar elde etmek açısından Türkiye, AB ve bölge için faydalı olacaktır. Türkiye’nin çevresinde böylesine birbirine bağımlı ve bütünleşmiş bir bölge olması, çok uzak bir gelecekte de olsa sonuçta ‘demokratik barışı’ sağlayacak ekonomik, sosyal ve siyasi süreçleri harekete geçirebilir. Ancak, Türkiye’de demokratikleşmeyi yeniden canlandırmak, Türkiye AB ilişkilerini yeniden hareket geçirmek ve inatçı bölgesel ihtilafları çözmek gibi zorlu konuların ele alınması gerekir. Hem hükümetler hem de sivil toplum, akademik camia ve düşünce kuruluşları, bu zorlukları karşısında neler yapılması gerektiğini ve bunları nasıl fırsata dönüştürebileceğimizi düşünmeli" diye konuştu.(ANKA)
Milliyetçi Hareket Partisi Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, TV8'de canlı olarak yayınlanan Erkan Tan'la Başkent'ten programının sabahki konuğu oldu.