Talat, Cumhuriyetin 85. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük Bulvarında düzenlenen törende yaptığı konuşmada, "Yalnızca Türk ulusunun değil, Kıbrıs Türk halkının da, kendisini Avrupa medeniyetine kabul ettirme ve layık olduğu yeri alma mücadelesinde 29 Ekim 1923'ün kazanımları önemli bir tarihsel başarıdır" ifadesini kullandı.

Kıbrıs Türk tarafının, Türkiye gibi enerjik ve etkin bir uluslararası politika yürüterek, cesur, atak, girişken bir şekilde Kıbrıs sorunundaki inisiyatifi eline aldığını kaydeden Talat, "Eğer Kıbrıs Türk tarafının ve sizin seçtiğiniz Cumhurbaşkanı olarak benim ısrarlı ve aktif çabalarımız olmasaydı, ne (Tasos) Papadopulos yönetimi değişir, ne de görüşmeler başlamış olurdu" dedi.

Yarım yüzyıllık Kıbrıs sorununu yeni bir ortaklık devletiyle, iki halkın siyasi eşitliğinin garantiye alındığı, iki kesimli bir yönetim sistemiyle sonuçlandırmak azminde olduklarını ve bunun için mücadele ettiklerini anlatan Talat, "Kıbrıs Türk halkının dünyadan soyutlanmaya ve belirsizliğe mahkum edilmesine er geç, ama kesinlikle son vereceğiz" diye konuştu.

"Kıbrıs sorununa samimiyet ve kararlılıkla çözüm bulacağız. Bu, Kıbrıs Türk halkının hak ve kazanımlarını koruyabilecek bir çözüm olacaktır. Halkımızın, ada üzerindeki temel haklarından asla vazgeçmeyeceğini herkes iyice bilmelidir" diyen Talat, temel hakların, ancak iki halkın siyasi eşitliği ve iki kurucu devletin eşit statüsüyle korunabileceğini vurguladı.

Barış çabalarında Türkiye'nin verdiği desteğe de dikkati çeken Talat, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana Kıbrıs Türkleriyle olan yakın ilişkilerin Kıbrıs'ta adil ve kalıcı barış bulunmasından sonra da devam edeceğini belirterek, "Şunun altını da bir kez daha çizmek istiyorum: Dünyanın saygın bir ülkesi olan Türkiye, sadece biz Kıbrıslı Türklerin değil, Kıbrıslı Rumların da barışçıl geleceğinin güvencesi olacaktır" ifadesini kullandı.

-"ADİL VE KALICI BİR BARIŞIN TEMEL ÖN ŞARTI"-

Talat, "Kıbrıs Türk Kurucu" ve "Kıbrıs Rum Kurucu" devletlerinin statüsünün eşitliğinin kabulünün, Kıbrıs Türk halkının 1950'lerden bu yana sürdürdüğü kararlı mücadelesiyle elde ettiği kendi kaderini belirleme hakkının yeni ortaklık devletine taşınması demek olduğunu kaydederek, adil ve kalıcı bir barışın temel ön şartının, iki halkın kendi kendini yönetme olanaklarının sağlanması olduğunu söyledi.

-TÜRKİYE'NİN DESTEĞİ-

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, devam eden Kıbrıs müzakerelerinde, Türkiye'nin başlıca destekçi olduğunu belirterek, "Kıbrıs Rum tarafının, 24 Nisan referandumundaki 'hayır' oyuna karşılık çözüm arayışlarımızı sürdürebiliyorsak, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu konudaki desteğinin önemini de hatırlamak zorundayız" dedi.

-HRİSTOFYAS'A SORULAR-

Kıbrıs Türk tarafının uluslararası alandaki çabalarını Türkiye'nin desteğiyle sürdürdüğünü anlatan Talat, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitiris Hristofyas'a, "Niçin her fırsatta Kıbrıs sorununun sorumlusu olarak Türkiye'yi gösteriyor da, kendi tarihinizle yüzleşmekten hala kaçınıyorsunuz" diye seslendi.

Talat, Hristofyas'a şu soruları yöneltti:

"Türkiye, 1974'te adaya müdahale etmeye mecbur bırakıldığında, Kıbrıs sorunu yok muydu? Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların temsilcileri, 1963'te Rum kesimi tarafından 1960 Kıbrıs Cumhuriyetine tek yanlı olarak el konulmasıyla ortaya çıkan Kıbrıs sorununu çözmek için toplumlar arası görüşmelere başlamamış mıydı? Bir yandan 1968'de başlayan görüşmeler sürerken, Yunanistan'daki Albaylar Cuntasının desteğindeki yasadışı Kıbrıs Rum silahlı güçleri ve EOKA, kendi yöneticilerine karşı Enosis amacıyla darbe yapmamış mıydı? 1963'te, 1965'te ve 1967'de daha Türkiye müdahale etmeden, Kıbrıslı Türklere karşı bütün o katliamlar tertiplenmemiş miydi? 1974'te Türkiye'yi uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerini kararlılıkla yerine getirip adaya asker çıkarmak zorunda bırakan bizzat Kıbrıs Rum tarafı değil miydi? Hala Türkiye'yi tek yanlı suçlamanızın, hala Kıbrıslı Türkleri izolasyon alında yaşatması için dünyaya çağrılar yapmanızın mantığı nedir? Eğer Türkiye, Kıbrıslı Türklere ekonomik ve sosyal yardımlarda bulunmasa, kendi topraklarına direkt uçuşa izin vermese, posta ve telefon servislerini dünyaya bağlanmak için açmasa, Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan insanların, bizlerin hali ne olacaktı? Kıbrıslı Türkler, kendi içlerine hapsolup, yoksunluk içinde telef olacak, yeryüzünden silinecek ve Kıbrıs sorunu bu şekilde mi çözülecekti?"

-"TÜRKİYE'NİN DESTEĞİ HER KOŞULDA VARDIR"-

KKTC Cumhurbaşkanı Talat, hangi görüşten, kesimden gelirse gelsin, Kıbrıs sorununun ortaya çıkışından beri, Kıbrıslı Türklerin en büyük destekçisinin ve başlıca dayanağının Türkiye Cumhuriyeti olduğunu herkesin bildiğini söyledi.

Talat, yıllar içinde koşullar değişse de Türkiye'nin desteğinin sürekli olduğunu, sadece şekil ve yöntem olarak farklılaştığını anlatarak, bugün de Kıbrıs Türk halkının destekçisi ve güç kaynağının yine Türkiye Cumhuriyeti olduğunu vurguladı.

Talat, 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri, Kıbrıs Türk halkının Türkiye ile tam bir işbirliği içinde çalıştığına, bugün de birlikte çalışmaya devam ettiğine işaret ederek, yarın, adil ve kalıcı bir çözümden sonra da aynı işbirliği ve dayanışmanın kararlılıkla sürdürüleceğini söyledi ve şöyle konuştu:

"Şunun altını da bir kez daha çizmek istiyorum. Dünyanın saygın bir ülkesi olan Türkiye, sadece biz Kıbrıslı Türklerin değil, Kıbrıslı Rumların da barışçıl geleceğinin güvencesi olacaktır. Hem bizim, hem de Türkiye'nin kalıcı bir çözümden yana verdiğimiz uğraşların nedeni, gelecek kuşakların, kin ve nefretten arınmış, huzurlu ve gönenmiş bir yaşamı, din, dil, ırk ve cinsiyete dayalı bir ayırımcılığa uğramadan yaşayabilmeyi hak etmiş olmalarıdır."
ZAMAN