Portekiz'in başkenti Lizbon'da resmi görüşmelerde bulunan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Portekiz'in AB üyeliğine zamanında karşı çıkıp engelleyemeyen ülkeler, bugün de Türkiye'nin üyeliğini engelleyemeyecekler" dedi.

Anadolu Ajansı ve TRT'ye değerlendirmede bulunan Bağış, 1985 yılında AB'ye katılan Portekiz'in o dönemlerde yaşadığı sürecin şu anda Türkiye'ninkinden çok farklı olmadığını belirterek, isim vermeden Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin tavrını eleştirdi ve Türkiye'nin de eninde sorunda üye olacağını kaydetti.

Türkiye'nin AB müzakerelerine başlamasının oybirliğiyle alındığını ve ancak oybirliğiyle bunun değişebileceğini vurgulayan Bağış şunları söyledi:

"Şu anda AB üyeleri arasında Türkiye'yi destekleyen ülkelerin sayısının, karşı çıkanlardan çok daha fazla olduğunu çok iyi biliyoruz. Tarihe baktığımızda, Portekiz'e karşı çıkan ülkelerin bugün Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili homurdanan ülkeler olduğunu görüyoruz. Ama nasıl Portekiz'in üyeliğini onlar engelleyememişse ve Portekiz nasıl üye olmakla kalmamış AB Komisyonunun başkanlığını (Jose Manuel Barroso) yürütüyor konuma gelmişse, Türkiye'nin üyeliğini de engelleyemeyeceklerdir."

Türkiye'nin AB yolunun "uzun ve ince" olduğunun bilindiğini söyleyen Bağış şöyle devam etti:

"Bu yolda bizi ötelemek, bezdirmek, havlu atmamızı isteyenler başarılı olamayacaklar. Sayın Başbakanımızın bize tavsiye ettiği gibi diklenmeyeceğiz, ama dimdik duracağız ve Türkiye'nin azimle, sabırla, kararlılıkla AB için avantajlarını, artılarını, AB'nin sorunlarını çözmek için ne kadar kilit bir ülke olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Eninde sonunda Avrupalılar da bunu anlayacaklar. Ama bunun için Portekiz gibi Türkiye'nin üyeliğine sıcak yaklaşan ülkelerin desteğini de tabii çok önemsiyoruz."

-SEÇİMLER-

Bağış, Türkiye'de yaklaşan seçimlerle ilgili bir soruyu yanıtlarken şunları söyledi:

"Ümit ediyorum ki, AB süreci muhalefet partilerimiz tarafından bir iç politika malzemesi haline getirilmez. Çünkü kendilerinin AB konusunda fazla konuşabilecekleri bir şey yok. Çünkü Türkiye'nin ilk başvurusunu rahmetli Menderes'in yapmasından, 1959'dan tam 45 yıl sonra AB'den müzakere tarihini alan bir AK Parti iktidarı ve sayın Başbakanımız olmuştur. O günden bugüne kadar Türkiye'nin AB müzakerelerinde 13 faslın açılması AK Parti'nin kararlılığıyla gerçekleşmiştir.

AB'ye katılım sürecinde muhalefet partilerimizin sürecin parçası olmalarını ve destek vermelerini biz ümit ediyoruz. Ana muhalefet partimizin genel başkanının, AB üyesi ülkelerin başkentlerini gezmesini olumlu bir sinyal olarak kabul ediyoruz. Bazı yasaların meclisten geçerken muhalefet tarafından da desteklenmesini önemsiyoruz ve onların da bu süreçteki katkılarını, dünyanın her yerinde dile getiriyoruz ve kendilerine teşekkür ediyoruz. Ama seçim sürecinde AB sürecini bir iç siyaset malzemesi haline getirmeleri Türkiye için haksızlık olur, Avrupa'da Türkiye karşıtı grupların ekmeğine yağ sürmek olur. Onu yapmayacak kadar onların da bu ülkeye sevdalı olduklarına inanmak istiyorum.

Bundan sonraki süreçte umuyorum ki, Türkiye'ye yakışır, demokratik, şeffaf bir seçim süreci yaşarız. Seçimlerden sonra da iktidar muhalefet el ele veririz reformları gerçekleştiririz. Biz bu reformları Avrupalılar için yapmıyoruz. Halkımızın daha yüksek standartlarda yaşama hakkına saygımızdan dolayı gerçekleştiriyoruz. Bu reformlarla ülkemiz daha demokratik, çağdaş, saygın, zengin ve daha kendinden emin bir ülke haline geliyor. Onun için bu işin iktidarı-muhalefeti, kadını-erkeği, çoluğu-çocuğu, genci-yaşlısı, askeri-sivili, Türk'ü, Kürt'ü, Çerkez'i, Laz'ı, Zaza'sı olmaz. Bu hepimizin ortak faydasıdır. Hep birlikte omuz omuza mücadele veremiz gerekir diye düşünüyorum."

-KKTC-

Egemen Bağış, KKTC'de yapılan gösterilerle ilgili olarak da, bunların "Türkiye'ye karşı olan birtakım ülkelerin eline malzeme olmak için kullanılabileceği" uyarısında bulundu ve şöyle dedi:

"Ama bakın, Türkiye'de KKTC ile olan ilişkiler, diğer herhangi iki ülke arasındaki ilişkilere benzemez. Bu bir anavatan-yavruvatan ilişkisidir. Türkiye, en zor döneminde bile, faizlerin gecede yüzde 8 bine vurduğu dönemlerde bile, Türkiye'de kepenklerin kapatıldığı, insanların çok büyük ekonomik sorun yaşadığı dönemlerde bile Kıbrıs'a desteğini ihmal etmemiştir. Gün gelmiştir, kendi ülkesinde çok ciddi tasarruflar yapmıştır, ama Kıbrıs'ın güvenliğini hiçbir zaman riske atmamıştır. Türkiye, askeriyle, siyasetçisiyle, iş dünyasıyla, yatırımcısıyla her zaman KKTC'nin esenliği için elinden geleni yapmıştır. İmkanlarını zorlamıştır."

KKTC'deki birtakım azınlık çevrelerinin bu oyununu hiçbir şekilde doğru çıkartmayız, onların bu oyunlarını bozarız. Türkiye, KKTC ile etle tırnak gibidir. Bizi kimse bölemez ve birbirimizden ayıramaz.

"KKTC'de birtakım kendini bilmez azınlık çevrelerin Türkiye'ye, anavatana karşı, saygısız sözler içeren pankartlar açması, onlara adeta küfreder gibi tahrik edici, şiddete teşvik edici pankartlar açması bizi üzmektedir. Ama şu da bir gerçektir ki, bizim kültürümüzde yavrunun anasına veya babasına 'öf' demesi bile kabul edilmez, ama biz yavrumuzu da hiçbir zaman kurda kuşa yem etmeyiz. Ortada bırakmayız."

Bağış, KKTC'de cumhurbaşkanından başbakana, muhalefet partilerine kadar her kesimin randevu talebinin Türkiye'de her kesimde kabul edildiğini söyleyerek, KKTC'deki beklentileri ve çağrıları anlamak için bu tip gösterilere gerek duymadıklarını söyledi.

Bağış, KKTC'deki gösterilerde Türkiye karşı pankartların, Rum tarafının veya Türkiye'de birtakım karanlık işlere karışmış kesimlerin etkisi altında kalanlar tarafından açıldığına ilişkin endişe duyduklarını da kaydetti.

LİBYA'YA ASKERİ MÜDAHALE ÖLÜMCÜL OLABİLİR

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Libya'ya askeri müdahalenin sonuçlarının ölümcül olabileceğini belirterek, öncelikle tüm diplomatik yolların denenmesi gerektiğini söyledi.

Portekiz'in başkenti Lizbon'da bulunan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, "Diario de Noticias" gazetesinde bugün yayımlanan demecinde, Irak'ta yaşananlardan ders çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin de dahil olduğu bir diyalog ve uzlaşma ortamı yaratılmasının önem arz ettiğini kaydetti.

Bakan Bağış, "Libya için en iyi yol, kanı hemen durdurmaktır. Daha sonra, Libyalıların istikrarına veya istedikleri rejimi seçmelerine yardımcı olabilecek tartışmaları yapmalıyız. Libya farklı gruplardan oluşan bir ülke ve bunlar arasında bir sivil savaş çıkmasını istemiyoruz. Ortak geleceğe ilişkin bir uzlaşma diyalog aracılığıyla olur" ifadesini kullandı.

NATO'nun Libya'ya askeri müdahale hazırlığında olduğu yönünde çıkan haberlerin doğru olmadığını belirten Bağış, NATO içindeki herhangi bir kararın siyasi düzeyde ve tüm üyelerin onayıyla alındığını, basın üzerinden tartışmalar yapılmasının yanlış olduğunu söyledi ve "Libya'ya askeri bir müdahalenin ölümcül sonuçları olabilir. Askeri müdahaleden önce tüm diplomatik yollar denenmeli" dedi.

Bağış ayrıca, halk isyanlarının çıktığı bazı Arap ülkelerinde Türkiye'nin model olarak gösterilmesiyle ilgili görüşlere ise "Türkiye model değil, bir esin kaynağı olabilir" yanıtını verdi.

Öte yandan Türkiye'nin AB'ye katılım süreciyle ilgili olarak yöneltilen sorulara karşılık "Türkiye, 27 AB ülkesi için çok önemli bir bölgesel güçtür. Barış, enerji, ticaret ve diyalogda bir köprüdür" diyen Başmüzakereci Bağış, "Her geçen gün Türkiye'nin AB'ye bağımlılığı azalıyor ve AB'nin Türkiye ile ilişkileri artıyor. AB'nin, Türkiye'ye daha iyi davranması gerekir. Katılım müzakerelerinde 18 başlık siyasi sebeplerden dolayı bloke edilmiştir" diye konuştu.

A.A