Evet asıl ilacımız ve ihtiyacımız olan reçete bence budur. Aydın aşığı, Aydın sevdalısı, Aydın gönüllüsü v.s. bu sıfatları çoğaltmak mümkün; Herkes seviyor Aydın’ı , bir methiyeler, şiiirler, özlü sözler bunların hepsi çok güzel de havası ile suyu övündüğümüz ovalarından akan ve dağlarından gelenlerle göklere çıkardığımız Aydın nedir ? Sadece bir yer ve bu yerin tek başına yapabileceği ne var ? onu değerli kılan nedir ? bu ovaları, dağları yaşanabilir hale getiren kimdir ?

Tabiki Aydınlı, yani biz AYDINLILAR

Peki biz ne zaman bu nimetlerden olması gerektiği faydalanmaya başlayacağız. Yada hepimizin dost sohbetlerinde, kahvelerde, toplantılarda , resmi kurumlarda üstüne basa basa şikayetçi olduğumuz konularla ilgili ne zaman şükür diyeceğiz ve mutluluk ifadelerini etrafımızdakilere anlatacağız ve konuyu konuşma şeklimizi hayra doğru değiştireceğiz ?

Sorun bence ve benim tespitime göre kaynaklara sahip olmama yada bu kaynakları kullanabilecek yetenek ve ehliyette olmama değildir. Sorun hareketsizliktir.

Buna davranış bilimlerinde ATALET deniyor. Yani kişinin içinde bulunduğu durumu değiştirmekle ilgili herşeye sahip olmasına rağmen ( burayı tekrar ediyorum herşeye sahip olmasına rağmen ) eylemsiz kalma haline atalet deniyor. Atalarımızın demesi ile üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi derler ya ( Allah muhafaza ) öyle bir hal bu. Sorunu biliyorsunuz, durumun farkında ve durumdan rahatsızsınız ve değişmek için yeterli derecede kaynağınız da var ama ne hikmetse bir adım atma gayreti gelmiyor.

Çözüm bekleyen sorunlarımızı burdan tekrar yazarak aynı hataya düşmeyeceğim. Mesele ayağa kalkacak gayreti gösterme cesaretidir. Mesele hedefler koyma ve hayallerimizi netleştirme meselesidir. Mesele birinin ilk kurşunu atmasını beklemeden ileri çıkma meselesidir. Çünkü mesele artık Aydınlı bunu hakediyor ve biz Aydınla birlikte Aydınlıyı da seviyoruz meselesidir.

Aydın ‘ı değil Aydınlıyı basit hesaplardan, eline verilenle yetin kardeşim anlayışından dışarı çıkmak için kabukları kıracak bir hamledir. Mesele sağa sola bakmadan biri yapsında bakalım demeden ben varım diyebilme ve hatta daha ileri aşama da öne çıkan kişinin göreceği bütün eleştirileri, ön kesmeleri, baltalama çalışmalarını göze alabilecek yüreğini ve bileğini buna hazır hale getirme meselesidir.

Aydın bir efe mi bekliyor yada bir önder mi bunu bilemem ama kafasını tarihe geçmekle bozmuş birini aradığını biliyorum. O kişiyi tarih yazar mı bilmiyorum ama başka hedeflerle bunu yapmak pek mümkün görünmüyor hatta kibarca söylemeyi bir kenara bırakıp söyleyeyim YAPAMAZ.

Hedef müdür olmak değil

Hedef seçilmek değil

Hedef para kazanmak değil hele hele bu çıkış sonrasında para kazanmak ve itibarlanmak hiç değil. Çünkü her değişim ve devrim öncüsü gibi öldükten sonra anlaşılacak.

Hedef sadece ve en saf haliyle Aydınlıyı sevmek ve ona öncülük etmektir. Bunun sonunda da ne şan var ne şöhret kabul ederseniz. Ki uygulamaya baktığınızda her davada her yolculukta bunu görebilirsiniz.

Davaya gönül verenler ve davaya saf hizmet edenler ( Davadan kasıt hedefin inanç halini almış anlamıdır ) hep hizmetkarlıkta kalmışken görürsünüz diğerleri ise onların sırtına basarak yükselmişlerdir.

Yazının başından sonuna kadar anlattığım bu süreci göze alabilecek varsa buyursun çünkü çaremiz, ilacımız, reçetemiz Aydınlıyı saf, çıkarsız bir şekilde sevmek ve Aydınlıyı düşünerek hizmet etmektir. Yatırımları bu ölçüyle yönlendirmek, stratejileri buna hizmet ettirmektir.

Yoksa çok çok basit bir anlatımla söyleyeyim ki nerede yaşadığınız ve neye sahip olduğunuz hayat kalitenizi göstermez.

Sahip olduklarınızı nasıl kullandığınız ve neye ihtiyacınız olduğu hayat kalitenizi gösterir. Örnek apple sahibi olup kontorü olmamak gibi hani

Bu yazıyı yazdıktan sonra Aydın 1. Ekonomi zirvesine katıldım. Teşvikler anlatıldı, yatırımcının önünün açılmasından bahsedildi. Aydın ilinin özellikle bir tarım ili olmasından ve tarıma yönelik pek çok destekten özellikle maliyeti düşüren ve rekabet gücünü artıran ( ki bu ikisi iş adamları için çok önemlidir ) destekler anlatıldı. Bütün söylemler 2013 ve 2014 rakamları ile desteklenmişti.Bu noktaya kadar her şey çok güzeldi. Ama bütün konuşmacıların her sunumda ve birkaç defa tekrar ettikleri ve benimde bu yazımla ilgisi olduğunu düşündüğüm için paylaşmak istediğim ortak cümle şuydu ;

“ Aydın başvurusu yok (ya da çok az) siz isteyin ve bizden talep edin biz her türlü yardıma hazırız.”

Yani demek istiyor ki potansiyeliniz var harekete geçin ve gelin. Benim bu cümleden anladığım şuydu; Yatırımcı Aydın’a gelsin istiyorsanız, Aydın da işgücünü daha kalifiye ve kaliteli hale getirmek istiyorsanız, rekabet gücünüzü artırmak ve en önemlisi de PARA kazanmak istiyorsanız, Biz sizi destekleriz ve gelin…

Peki Aydınlıyı seven ve Aydınlıya yatırım yapmak isteyenler bu çağrıya nasıl karşılık verecek bunu önümüzde ki günlerde göreceğiz ve yazacağız. İnşallah çok güzel projelerle çıkarız önümüzde ki dönemde ve kalkınmanın yanında paylaşan bir Aydın oluruz. Çünkü Aydın’ın sevildiği kadar Aydınlının da sevilmeye ihtiyacı var ….

 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınbunukonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

habericiuygulamalar.jpg