İnsanların; yiyemeyecekleri kadar yemekle, masalarını doldurdukları: "Aman, şu sarmalardan da mı alsak?", "Halit koş tatlı bitiyor!" şeklindeki feveranlarına sahne olan sisteme 'her şey dahil' diyoruz...

Her şey dahil sistemi, bir turizm aktivitesinden çok, bir yiyecek içecek olimpiyatını andırır. Ne kadar doğru bir bakış açısı olur, ya da gerçeği ne kadar yansıtır bilemem ama, kanaatim şudur ki; her şey dahil varsa, turizm yoktur. Turizm varsa, her şey dahil yoktur.

Çeşme'ye gidip Altınkum'u görmeyen, Bodrum'a gidip, Bodrum Kalesini gezmeyen, her şey dahil zedeler vardır...

Bunun tek müsebbibi, "öğle yemeğine, yazık oluyor", "gözleme-ayran saat kaçtaydı?" "Abi akşam yemeği kaçmaz..." gibi yaklaşımlara çanak tutan, bu sistemin ta kendisidir...

Biz de bugün konunun uzmanlarından Tura Turizm Yurtdışı Seyahatler Direktörü Ayşin Arca'yla, yurt dışına çıkmanın artık neden daha kolay olduğundan, Türklerin tatil alışkanlıklarına, 'her şey dahil' sisteminden, ilk kez yurt dışına çıkacaklar nereyi tercih etsin' meselesine kadar şu anda revaçtaki birçok konuyu konuştuk.

Röportaj: Ümit Buget

Türkiye'de artık seyahat etme alışkanları değişti. Yurt dışına da artık seyahatin daha fazla olduğuna dair bizde bir algı var. Bu rakamlara nasıl yansıyor mu ?

Hem de nasıl yansıyor. Şu aşamada böyle bir algı ve uyanış var. Bu uyanış daha alışkanlık haline gelmiş değil. Burada da aslında biz profesyonellere çok iş düşüyor! 'Aklınız varsa, basın gidin!' diye bir kampanyamız var bizim. Orada şunu söylüyoruz; biz burada Antalya'daki tek bina tatil konsepti var ya; tek binada her şey orda, İtalyan yemeğini de Türk lahmacununu da aynı aşçı yapıyor. Sonra akşam bir bakıyorsun o aşçı animasyon ekibiyle çıkıyor. Truman Show misali. Sahilde yürüyeyim diyorsun, o otelin sınırlarına kadar yürüyebiliyorsun ancak! Onun dışına çıkınca inşaat ve işçiler merhaba yani. Hiçbir etraf yok, özellikle Antalya'da. Her şey dahil derken o lezzetsizliği, çevresizliği de dahil ediyor işte. Biz de tüm bunlardan ötürü dedik ki 'Aklını kullanan, basar gider!'

Monte Carlo, Saint Tropez, , Capri gibi yerler daha neden hâlâ Capri, neden hâlâ Saint Tropez hiç geçmiyor 70 yıldır. Yani bizim babaannemizin sosyetesi de Saint Tropez'e gidermiş annelerimiz de, bizim yaşıtlarımız da, çocuklarımızın yaşıtları da. Bir türlü geçmeyen bir durum var. Bunun sebebi de şu; orada evet bizdeki gibi oteller yok ama otelin dışında markalaşmasına sebebiyet veren kaldırımın temizliği, kafeler vs. var. Aynı kafe altmış senedir aynı adam tarafından işletiliyor. Sen 3 sene üst üste gittiğin zaman seni tanıyor oradaki Antonyo. Sana selam vermeye başlıyor ve anı veriyor insana, anıların olmaya başlıyor.

Dışarıdan gelen turistlerden kim tercih ediyor bizi peki, yeri gelmişken onu sorayım? Ülke olarak Rusya. Hala Rusya bir numara. Arkasından Almanya sonra Belçika, Fransa ve Hollanda. Bunlar tercih ediyor, bizdeki deniz-kum-güneş tatilini.

Deniz-kum-güneşte rekabet ettiğimiz ülkelerle durumumuz nasıl?

Şu an herkesin durumu kötü. Neden kötü çünkü buraya gelecek olan ülkelerde krizde. Onların ekonomik durumu da iyi değil. Şuan mesela Antalya'da ki durum çok kötü. Geçen seneye oranla %13 azalma var gelen misafirde.

DUBROVNİK ESKİ MARMARİS GİBİ

Geçen sezona göre şu an durum kötü yani?

Kötü tabi hem de çok kötü. Neden çünkü buraya gelecek olan ülkede de kriz var. Ben size bir şey söyleyeyim mi? Oturup kalkıp Orta Doğu'ya dua etmeleri lazım. Çünkü gene şu anda Antalya'ya da Orta Doğu ülkelerinden Arap ülkelerden geliş var. Ve onlar daha yüksek değerde satın alıyorlar. Türk müşteri de bu kadar pahalı fiyatları görünce artık buraya gideceğine Dubrovnik'e gidiyor. Çünkü Dubrovnik'te de aynı şeylere sahip. Hem de bizim eski Marmaris'imiz gibi eski Bodrum'umuz gibi. Bozulmamış. Yani bu kadar beton taş olmamış.

SAINT TROPEZ'LE BODRUM AYNI FİYAT

Bodrum'a gidip Bodrum Kalesini göremeyenler var her şey dahil yüzünden. Akşam üstü eğlencesi kaçmasın falan diye.
Aynen öyle Bodrum'a gidip Bodrum Kalesi'ni görmeyenler var. Halbuki Bodrum'a gittiği fiyatla dünyanın en sosyetesinin gittiği Saint Tropez'e gittiğinde de aynı fiyata tatil yapıyor. Şimdi biz bunu ispatladık.

Bugün Monte Carlo'ya da gitsen tatil yapsan 4 gece 5 gün, uçak dahil. Antalya'da uçak dahilde değil. Oradaki tatil, Antalya'daki tatil ile aynı fiyata geliyor. Bir de Monte Carlo'da tatil yapıyorsun yani.

Tercihler de bunun da etkisi var sanırım

Evet algı değişmeye başladı. Böyle düşünmüyorlardı eskiden. Bir de tabi buna şu da yardımcı oldu, son dönemde bizim ekonomik olarak refahta olduğumuz artık. Avrupa ekonomisinin üstünde bir ekonomik çizgiye sahip olduğumuz için kendimize olan özgüvenimiz de arttı. Bunun da çok etkisi var!

TÜRK TURİSTE ÖZGÜVEN GELDİ

Uçak kullanımı da çok arttı

Tabi çok arttı. Çok fazla. Her gün iki kere uçan hava yolları var. Ama en önemli şey özgüven geldi. Şimdi bir Türk yurtdışına seyahat ettiği zaman şu özgüven içerisinde; birinci benim memleketim İstanbul da burası kadar temiz ve modern. Benim durumum bunlardan daha iyi çünkü gözle görülür bir bozulma var ekonomilerinde. Rahatlıkla, görebiliyorsunuz gittiğiniz zaman. Ve itibarınız artmış durumda. Türk'ün itibarı eskisi gibi değil. İyi bir turist potansiyeli olarak görülüyor ve bunu hissediyor Türk turisti. Artık herkes de eskiden mesela İngilizce konuşmuyorlar. Şimdi şunu da görüyorlar İtalyan da İngilizce konuşmuyor. Fransız da konuşmuyor. Onlar da vücut diliyle konuşuyor. Dolayısıyla öyle bir kompleks de kalktı. Ama en önemli etken bizdeki tatil seçeneklerinin çok pahalı olması.

Yaş alanıyla ilgili aslında sormak istiyorum. Mesela benim gözlemlediğim yabancı turistin Türkiye'ye geldiğinde 80 yaşındaki Kanadalı'yı da burada dinç bir şekilde görüyoruz, tekerlikli sandalyede Japon da geliyor, bizim bu yaş aralığında emeklilerimiz gidiyor mu dışarıya?

Gidiyor ama onlar kadar değil! Bizde de yaş aralığı şöyle iki tür; yerlerine göre değişiyor. Yakın destinasyonlarda ve şehirlerde ki onlara 'Akıllı Tatil' diyoruz, işte onlarda 25'le 45 yaş ortalaması %60. Seyahat eden kitlenin %60'nı bu kitle oluşturuyor. 45 yaş, 65 yaş ve 70 yaş aralığı daha ziyade Amerika, Japonya, Hindistan kültür turlarını tercih ediyor. Biz onlara "Adventura" diyoruz başka seyahat acentaları başka bir şey diyor. Neden onlar o tarı tercih ediyor? Zaten o ilk yaş grubunda yakın yerleri görmüşler şimdi daha uzak yerler farklı maceralar istiyorlar. Ekonomik olarak daha müsait bir döneme geçiyorlar. Bir de 45 yaşla 65 yaş arası için gemi turları revaçta.

Eskiden bir yaza yönelik bir şey vardı sanırım şu an öyle değil

Eskiden bayramlara endeksliydi. Bayramlar, sömestir ve yaz tatilinde bizim Dubrovnik kalkışımız var back to back. Her hafta klasik İtalya turumuz var, Orta Avrupa turumuz var. Bunlar her hafta kalkıyor. Ve satılıyor. Talep var.

Bayram döneminde sürpriz talep olarak değerlendirebileceğiniz bir yer oldu mu?

Kesinlikle Avrupa Gölleri. Ben nasıl satılır diye düşünüyordum. Daha tüccarım çünkü. Mesela İzlanda. Bana sorsanız bayramda İzlanda, kürkünü giy, git yani o kadar farklı bir iklim, ama şu andan kapandı. Kanada ilk planda hiç aklınıza gelmez. Ama neden o biliyor musunuz, bizim Türk tüketici gördü Romaları Venedikleri. Artık alternatifler aramaya başladı.

Gerçek seyahatsever olmaya başladı ! O yüzden artık 2. Aşamaya geçmek istiyorlar. Kanada, Japonya, Kore bu anlamda çok revaçta.

Peki ilk kez yurt dışına çıkacaklara nereleri önerirsiniz?

Bunları önermem. İtalya'yı öneririm. Sicilya'yı öneririm. Şu anda da çok güzel, çok popüler! Neden Sicilya derseniz oranın bilinen yönleri var, gerçek İtalya, Mafyoza, falan ama bir de bilinmeyen yönü var. Deniz mahsulünde dünyanın en zengin ve en ucuz bölgesi. Bir de orada dil probleminiz yok onlar da bilmiyorlar çünkü! Herkes vücut diliyle bağıra çağıra konuşuyor. Çok Sicilyalı bir ortam var orada.