Şener'li özel bir toplantıda AK parti değerlendirmesi yapan Ahmet Taşgetiren, yerel seçimlere doğru AK Parti'yi ve Erdoğan'ı acil toparlanış için uyardı.
Bugün gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, yazısındaki önemli uyarılarını şöyle sıraladı:

Yerel seçimlere doğru AK Parti

Mekke'de iken bir özel sohbet ortamına davet edildim. Falanca otelde, falanca odada buluşalım.

Yolda, AK Parti'nin kurucuları arasında yer almış, sonra ayrılmış ve şu anda yoğun eleştirileri olan birisi de bize katıldı. Sohbet konusu tabii ki siyasete geldi. Odada bulunanlar, genelde AK Parti'nin başarılı olmasını isteyen insanlar... Bana bir soru soruldu:

-AK Parti daha ne kadar iktidarda kalabilir? Cevabım şöyle oldu: -Bir süre önce bu soru kendisine sorulduğu zaman Prof. Dr. Nur Vergin, "AK Parti bir on yıl daha iktidarda" cevabını vermişti. Ben de o zaman "Büyük hata yapmazlarsa iki dönem daha iktidarda kalabilirler. Çünkü hâlâ alternatif yok." demiştim.

Şu anda da en yakın rakipleri dahil, AK Parti'ye güçlü bir alternatif görülmüyor ama, AK Parti yıpranıyor. Onun için "iki dönem daha" kanaatim önemli ölçüde zayıfladı. Bu cevabım, önemli ölçüde destek buldu. Türkiye, Mart 2009 yerel seçimlerine doğru hızla ilerliyor. Durum ne?

A&G'nin son araştırmasına göre AK Parti'nin oyları yüzde 41.3. Önceki araştırmaya göre yüzde 7 düşüş gerçekleşmiş. Bu araştırma sonuçları gerçekçi mi, tartışılabilir. Ama, AK Parti'de bir imaj aşınması olduğu çok net bir görüntü. Şöyle düşünelim: Deniz Feneri tartışmaları sırasında bir seçim olsaydı, bunun AK Parti'ye yansıması olumlu olur muydu?

Bana göre asla. Erdoğan - Doğan tartışmasında da, muhafazakar kamuoyunun medya konusundaki tepkisel yaklaşımı bilindiği halde, benim gözlemim, "Başbakan o tartışmanın içine girmeli miydi?" sorusuna "Evet" cevabı verenin oldukça az olduğudur. Şu anda, terör gündemde.

Soru:

-Hükümet terörle mücadeleye hâkim midir? Kamuoyundaki izlenime göre cevap: -Hayır, bu konuda inisiyatif Askerdedir. Evet, hükümet ve AK Parti, Doğu - Güneydoğu'da toplumsal bir zemine sahiptir, oraya, devlet adına olumlu katkılar yapmaktadır, diplomatik anlamda oldukça olumlu gelişmeler sağlanmıştır ama, ortada bitmeyen bir terör vardır ve hükümetin "Terörü bütünüyle sona erdirme noktasında, askeri imkanları da sevk ve idare edecek kapsamlı bir planının bulunduğu" inancı mevcut değildir.

Ekonomi alanında uluslar arası kriz, Türkiye'ye kaygı - yoğun bir gündemi taşımaktadır. Bu noktada, "Herhalde durumun iyileşeceği bir zaman gelecek" beklentisi ile, sıkıntılarını içine gömen Anadolu esnafı - tüccarı- sanayicisi, büyük tedirginlik yaşamaktadır. Tablo iyimser değildir. AK Parti hükümeti bu tablonun içine oturmakta ve bu tabloyu iyimserliğe dönüştürücü ümidi temsil etmemektedir.

Şu anda AK Parti "pozitif" inde görülen tek şey, "alternatifsizlik" tir. Tabii ki, "alternatifsizlik" de kendiliğinden doğmamakta, yine de içinde iktidara yönelik bir ümidi, muhalefete yönelik bir güvensizliği saklı bulundurmaktadır. Ama, bence mahalli seçimlere doğru böyle bir "iniş eğilimi" AK Parti adına iyiye alamet değildir.

Kaldı ki "Alternatifsizlik" daha çok, genel seçimlerde oylar üzerinde etkin olabilir. Yerel seçimlerde oylar daha kayganlaşabilir. Ki, A&G'nin son araştırmasında "Kararsız" oy oranı yüzde 38'leri vurmuştur. Yani her an başka alanlara kaymaya hazır geniş bir kütle söz konusudur. Tabii ki bu her parti için böyledir ama, iktidar partisi için de sinyallerin iyi olmadığı açıktır.

En temel zaaf görüntüsü bana göre, iktidarın beyin odağında yoğunlaşma zaafı bulunması ihtimalidir. Bir dağınıklık, gündemi kaybetme, bir savrulma izlenimi veriliyor. Zaman zaman not ediyorum: Erdoğan, Gül, Arınç, Şener bunlar birbirine doğruları söyleyen bir istişare ekibiydi. Şimdi bir araya gelebiliyorlar mı?

Şu anda Başbakan kimlerle istişare ediyor? Beyin takımı kim? Kim politik planlama yapıyor? Kim, Başbakan'a "hükümetinin nasıl göründüğü"nü söylüyor? Bence acil bir toparlanış, parti için de ülke için de kaçınılmaz. Çünkü iktidar da ülke de oylar da emanettir.

Bugün