Evveliyatı var ama15 Temmuz akşamı kendini ele veren malum çetenin kalkışması sonrasında ülkemizde yaşananlar sıradan şeyler değildir.

Bu malum çetenin ihaneti ve kimlerle iş tuttuğu o geceden sonra daha iyi anlaşıldı.

Bir çok insan bunu o gün daha iyi idrak etti.

O günden sonra  ülkede yaşananlar bu anormal durumun tezahürüdür.

Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşuna kadar bu yapıyla “Kakara kikiri” yapanlar, etkinliklerinde boy gösterenler, sofralarında oturup yemek yiyenler.

Sofralarına oturmak için can atanlar, gösterdikleri iltifatlarla mayışanlar, özellikle makam sahibi bürokratlar, şimdilerde bu yapının yanından yöresinden geçen herkesi, tabi özellikle mütedeyyin insanları potansiyel suçlu muamelesi yapıyor, mücadeleyi sulandırıyorlar.

Sormakta beis görmüyorum.

Bu malum çetenin sofrasına oturmayan, makamlarına geldiklerinde izzet ikram ve hürmet göstermeyen kaç vali, müdür ve makam sahibi var acaba?

Şimdi bunlar, verilen mücadelenin kahramanı olmak,  buradan kendilerine bir “Aferin” çıkarmak için yırtınıyorlar.

Yerel siyasiler ve milletin seçtiklerini umursamıyorlar.

Televizyon ekranlarında ise, yeminli İslam karşıtları “Yetmez! daha fazla dindar cezalandırılmalı, bunları cezalandırmak yetmez! İslam’la hesaplaşmak lazım!” Teziyle zırvalamakta, İslam’ı yeniden sanık sandalyesine oturtmak çabasındalar.

Bu çabaya teşne, İslamcı akademisyenler ise malzeme olma yarışında.

Şimdi biz, bu çığırtkanların gürültü kirliliğine, düşmanca tutumlarına boyun mu eğeceğiz?

Başkasını bilmem ama ben eğmeyeceğim.

Her devrin adamı görüntüsü veren, ama aslında “Müesses düzenin ve eski Türkiye’nin adamlarının” siyaseti ve ülkeyi teslim almalarını engellemek için direneceğim.

Bunların kurduğu tuzaklara karşı uyanık olunması gerektiğini söylemekten vazgeçmeyeceğim.

Şayet ölürsem bu inançla ölmek istiyorum.

Bu yazıyla ülkemizde faaliyet gösteren;

“İman, Adalet, Özgürlük, Merhamet, Kardeşlik, Millet, Demokrasi” diyenlere çağrıda bulunuyorum.

Ülkenin her yerinde acilen bir araya gelin, durumu istişare edin.

Bu malum çete yüzünden sıkıştırılan, “Zanlı ve potansiyel suçlu muamelesi” gören arkadaşlarınıza sahip çıkacak, işlerin doğru gitmesini sağlayacak “Platform” oluşturun.

Aranızdan devlet memuru olmayan cemiyette itibar sahibi insanları platforma temsilci verin, bu platform üyeleri yanlışlıkları düzeltmeye yönelik ilgili makam ve siyasilere bilgilendirmede bulunsun.

Yaşanan süreç doğru ilerlemesinde inisiyatif alın!

Devlete çöreklenen ve Küresel güçlerin maşası oldukları aşikar olan bu yapının en az hata ve kusurla devletten, sirayet ettikleri resmi, tüzel ve sivil kurumlardan temizlenmeleri sağlanmalıdır.

Bu malum çete bahanesiyle aziz İslam’a yapılan saldırılara karşı uyanık olmak lazım.

Bu coğrafyada millete yabancı medeniyet ve devlet düzenine karşı duralım.

“Yetmedi mi parya muamelesi” gördüğümüz?

Devleti ele geçirmeye çalışan malum çetenin müsebbibi İslam değil, tam aksine İslam’ı toplum hayatından kovmak, vicdanlara hapsetmek isteyen hastalıklı ve başka medeniyetlere duyulan aşağılık duygusudur.

Biz millet olarak bu projeye direndik, teslim olmadık.

Şimdi yeniden, aynı hastalıklı reçete milletimize “Millilik makyajıyla ve Perinçekçiler” eliyle uygulanmak isteniyor.

Buna itiraz bizim omuzlarımızdadır.

Cumhuriyetle birlikte uygulamaya konulan bu reçeteyle gelebileceğimiz yer burasıdır.

Bu projenin milletimizi bir adım daha ileriye götürecek mecali yoktur.

Uygulanan reçetenin siyasi ve sosyal hayatımızda bir sürü yan etkisi olmuştur.

“Devleti ele geçirme düşüncesi, darbeler ve yeni anayasa yapamamak” bunların başlıcası ve en önemlileridir.

Eski düzeni savunmakta Israrcı olursak eğer,  elde ettiğimiz kazanımlar tehlikeye düşecektir.

Oy vererek iktidar ettiğimiz siyaset kurumunu rahatlatmak, ona güven vermek, Yeni Türkiye’nin inşasına destek bizim görevimizdir.

“Yeni Kapı Buluşması” toplumsal referansımızdır.

Bu buluşmanın verdiği güçle siyaset kurumu rahatlamalıdır.

İkinci bir darbe yapılması bu ülkenin iç dinamikleriyle asla mümkün değildir.

Bu bir kaos senaryosu olabilir ancak.

Ülkemizi kaosa sürüklemek isteyenler ise “Dışarıdadır.”

İdarecilerimiz dışarıdan gelecek saldırılara karşı uyanık olmalı, yapılacak suikâstlere ve infial uyandıracak eylemlere karşı tedbirlerini artırmalıdır.

Unutmayalım “Düşman içeride değil, Dışarıdadır”

Burada olanların çoğu da maalesef elimizden kaçmış, efendilerinin ülkesine sığınmışlardır.

 

-

Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

Maide suresi ayet: 8