Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, "Avrupa Birliği (AB) artık dünyada eski cazibesini kaybediyor" dedi.

Gorbaçov Vakfının Slavlar Vakfı ile birlikte Sofya'da düzenlediği "Avrupa Doğuya Bakıyor" başlıklı uluslararası konferansta Türkiye'ye katılan Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirdi.

Uzun bir bekleme sürecinden sonra Türkiye'ye 1999 yılında adaylık statüsü verildiğini, 2004 yılında ise tam üyelik için müzakerelerin başlatılmasına karar verildiğini anımsatan Yılmaz şunları söyledi:

"Türkiye'nin önünde çok ciddi güçlükler var. Bu güçlüklerin en önemli nedenlerinden biri de Avrupa'daki bazı iktidar değişikliklerinden sonra, özellikle Fransa ve Almanya'da yeni işbaşına gelen hükümetlerin Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmamalarıdır. Bunda Türkiye'nin büyüklüğü rol oynuyor. Türkiye, tek başına AB nüfusunun dörtte birini teşkil eden bir ülke. Türkiye, aynı zamanda AB ile farklı kültürel geçmişten gelen, dini farklı bir ülke. Tüm bunlar AB'de Türkiye karşıtı bazı eğilimlerin siyasete de yansıması sonucunu doğuruyor."

Türkiye'ye tam üyelik yerine "imtiyazlı üyelik" verilmesi gibi önerilerin de ortaya atıldığına işaret eden Yılmaz, bu tür giişimlerin son derece anlamsız ve kabul edilemez olduğunu bildirdi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Buradaki konferansta açıkça ifade edildiği gibi, AB artık dünyada eski cazibesini kaybediyor. Çünkü Yunanistan, İspanya, Portekiz, İrlanda gibi ülkelerinin yaşadıkları ekonomik krizlerinden sonra AB'nin eski ekonomik gücünü sürdürmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılıyor."

Dünyadaki güç ekseninin Asya'ya, Doğuya kaydığını ve Çin, Brezilya, Hindistan ile Türkiye gibi ülkelerin ekonomik güç merkezleri olarak ortaya çıktığını kaydeden Yılmaz, bu ortamda AB'nin Türkiye'yi tam üyeliğe almakta isteksiz davranmasının yanlış olduğunu söyledi.

Türkiyede halkın AB üyeliği isteğinin yüzde 75-80'lerden yüzde 40'ın altına düştüğünü belirten Yılmaz "Dolayısıyla Türkiye, artık AB üyeliğinin kendisi için de vazgeçilmez bir hedef olmadığını, bir kader olmadığını, Türkiye için de bazı seçeneklerin değişen dünya koşullarında çıkabileceğini görüyor" dedi.

-TÜRKİYE'SİZ AVRUPA-

Yakın gelecekte Türkiye ile ilgili tartışmaların daha da derinleşeceğini öne süren Yılmaz, "AB, Türkiye'siz bir Avrupa'nın global anlamda hiçbir ağırlığının olmayacağını keşfedecek ve bu sefer AB Türkiye'yi üyelik için davet edecek" diye konuştu.

O tarihte bu teklifin Türkiye için cazip olup olmayacağının şimdiden bilinemeyeceğini ifade eden Yılmaz, "Ancak bir gerçek var ki, AB üyeleri ekonomik krizle mücadele ederken, Avrupa'nın en gelişmiş ülkelerinde bile büyüme hızı yüzde 1'lere düşerken, Türkiye'de büyüme hızı yüzde 7'nin üzerine çıkıyor" ifadesini kullandı.

Hızla yoluna devam eden Türkiye'nin gelecekte dünyanın önemli güç merkezlerinden biri olacağını vurgulayan Yılmaz, Türkiye'nin bunu dış politikada da bunu başarılı bir biçimde kullandığını kaydetti.

Yılmaz, bu gelişmelerin sonucu AB'nin Türkiye konusundaki tutumunu yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağını belirterek, "AB'nin kendi menfaatleri için, kendi çıkarları gereği Türkiye'yi mutlaka içine alma yolunda bir irade ortaya koyacağına inanıyorum" dedi.

-AŞIRI MİLLİYETÇİLİK-

Mesut Yılmaz Avrupa ve Bulgaristan'daki milliyetçilik hareketleriyle ilgili olarak da "Milliyetçilik Avrupa'nın hastalığı. Ancak öldürücü bir hastalık değil" diye konuştu.

Sadece Bulgaristan'da değil, Almanya, Fransa, Hollanda gibi AB'nin gelişmiş ülkelerinde de sahneye çıkan milliyetçilik hastalığının geçici bir fenomen olduğunu söyleyen Yılmaz, "Avrupa demokrasiden, hukuk devletinden ayrılmadığı sürece, inanıyorum ki bu hastalığın üstesinden gelecektir" dedi.

A.A.