Interpol'ün arananlar listesinde bulunan 80 cinayet, soygun ve tecavüz suçlusunun, İngiltere'deki kaotik göçmenlik sisteminden yararlanarak bu ülkeye yerleştikleri ve bazılarının vatandaşlık aldığı ortaya çıktı.

Bu kişilerin arasında, Arnavutluk'ta yargılanarak hüküm giyen ve birden fazla kez adam öldürenlerin de bulunduğu ve çoğunun Fransa'nın Calais limanından feribotlara yüklenen kamyonların kasalarında saklanarak İngiltere'ye kaçak girdikleri bildirildi.

Söz konusu kişilerin ellerindeki sahte pasaportlarla, savaştan büyük yaralar almış olan Kosova'dan geliyormuş gibi davranarak sistemi yanılttığı ve böylece önce İngiltere'de oturma ve çalışma izni, sonra da vatandaşlık aldıkları belirtildi.

Skandalı ortaya çıkartan Arnavutluk polis yetkilileri oldu. Arnavutluk güvenlik güçlerinin aranan 100'e yakın kişinin İngiltere'de yaşadığı ve vatandaşlık aldığı yolundaki şikayeti üzerine yapılan soruşturmanın, durumu gün ışığına çıkarttığı ifade ediliyor.

Arnavutluk polis yetkilileri, çoğu vakada Arnavutluk hükümeti aracılığıyla İngiliz hükümetinin bilgilendirildiği, bu kişilerin cinayet, soygun ve tecavüz gibi suçlarının ve kimlik bilgilerinin İngiliz İçişleri Bakanlığı'na bildirilmesine rağmen vatandaşlık sürecinin önüne geçemediklerini söyledi.

Arnavutluk'tan kaçıp İngiltere'de yeni bir kimlikle yaşamaya başlayan bu kişilerin bazılarının 10 yılı aşkın süredir ülkede olduğu ve hatta yeni hayat kurup aile sahibi olduğu öğrenildi.

Skandalın ortaya çıkması İngiltere'de göçmenlik ve iltica sisteminin ne kadar kötüye kullanılabildiğini bir kez daha ortaya koydu. Arnavutluk hükümetinin asıl kimliklerini kanıtladığı, bazı cinayet suçlusu ve zanlılarının iadesi yolundaki girişimlerin başlatıldığı bildirildi.

Göçmen sorunlarıyla ilgilenen MigrationWatch adlı sivil toplum kuruluşu adına açıklama yapan Sir Andrew Green, ağır ceza gerektiren suçları sabit olan yabancıların İngiltere'ye bu kadar kolay girebilmeleri ve yerleşebilmelerinin son derece kaygı verici olduğunu belirtti.

Suç kurbanlarının ailelerini temsil eden ve bu ailelere destek vermek üzere kurulmuş olan "Support After Manslaughter and Murder" adlı sivil toplum kuruluşunun temsilcisi Rose Dixon da "Bu dehşet verici bir şey. Eğer doğruysa başkalarının canına kıymış ve ülkemize illegal yollardan gelmiş olan birtakım insanların bizim sokaklarımızda gezmesine izin veriliyor demektir" dedi.

GAZETEPORT