Alınan bilgiye göre, unutkanlıkla başlayıp, felce giden ve koma halini takiben ölümle sonuçlanan hastalığın fark edildiği ilk isim Ümmü Ünaldı oldu. 30 yaşının başlarında rahatsızlanarak, 3-4 yıl içinde hayatını kaybeden Ümmü Ünaldı'nın kızı Hafize Bozkuş, oğulları Memiş Ünaldı ve Ömer Ünaldı da aynı kaderi paylaştı.

35-36 yaşlarında aynı seyirli hastalık nedeniyle hayatlarını kaybeden kardeşlerden Hafize Bozkuş'un çocukları Osman Bozkuş, Ahmet Bozkuş ve Ayşe Özbay da hastalığa yakalandı.

Ayşe Özbay, akrabaları tarafından 1986 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesine kaldırıldı. Burada beyin biyopsisi yapılan Özbay, komaya girerek 13 Şubat 1986 yılında hayatını kaybetti. Biyopsiye ilişkin bir sonuç alınamazken, Ayşe Özbay'ın kardeşleri Osman 1990 yılında, Ahmet Bozkuş ise 1996 yılında öldü.

Hastalığın son kurbanı ise Ayşe Özbay'ın kızı Elif Özbay oldu. 31 yaşında başlayan hastalığa 3 yıl direnebilen Elif Özbay, 1 hafta önce toprağa verildi.

Ailede genetik olduğu sanılan hastalığın ilk fark edildiği Ümmü Ünaldı ile aynı kaderi paylaşarak yaşamlarını yitiren oğulları Memiş ve Ömer Ünaldı'nın çocuklarındaysa henüz vakaya rastlanmadı. Anneden kan yoluyla alındığı sanılan hastalığın, Ahmet Bozkuş'un kız kardeşi Hamiyet Düzgel'de 45 yaşına ulaştığı için görülmeyeceğine inanan aile, Ayşe Özbay'ın oğlu Münir Özbay, Osman Bozkuş'un torunu Hafize Bozkuş, Memiş Ünaldı'nın oğlu Mehmet Ünaldı ve 4 yaşındaki Ömer Ünaldı'nın hastalanmaması için dua ediyor.

-''KISA SÜREDE HAFIZA KAYBI''-

Hastalık nedeniyle yaşamını yitirenlerden Hafize Bozkuş'un eşinin yeğeni ve Ayşe Özbay'ın hem kuzeni, hem kayınbiraderi Sabri Özbay, AA muhabirine, hastalığın unutkanlıkla başladığını, kısa süre içinde de hafıza kaybıyla birlikte ölümle sonuçlandığını söyledi.

Ayşe Bozkuş hastalandığı sırada maddi durumlarının da iyi olması nedeniyle Ege Üniversitesine götürdüklerini bildiren Sabri Özbay, şunları kaydetti:

''Ağabeyim ile dayımın kızını evlendirdik. O da rahatsızlandı. O zaman için babamın maddi durumu iyi idi. Araştırma yaptırdık, Ege Üniversitesine götürdük. 'İstanbul'da Bakırköy Hastanesinden iğne getirteceksiniz' dediler. 'Son olarak bunun beynini açacağız, orada hastalığın bulunduğunu tahmin ediyoruz' dediler. 1986 senesinde İstanbul Bakırköy Hastanesinden istedikleri o iğneyi aldım, geldim. Ameliyat sonunda herhangi bir hastalığa rastlanılmadığını ve hastanın komaya girdiğini belirttiler ve 'hastanı evine götür' dediler. Hastamızı aldım geldim ve 10 gün sonra vefat etti.''

Ayşe Bozkuş'un kızı Elif Özbay hastalandığında köyden sorumlu olan doktora götürdüklerini, ailede refakatçi sorunu nedeniyle üniversite hastanesine gidemediklerini ifade eden Sabri Özbay, 16 Mayıs 2009'da son kaybı verdiklerini kaydetti.

Sabri Özbay, ''hastalık kadın ya da erkek ayırmıyor, zamanı gelince yani 30 yaşını geçince belirtileri başlıyor ve 35-36 yaşlarıyla 40 yaş arasında hastalığa yenik düşüyorlar ve vefat ediyorlar'' dedi.

-''40 YAŞIMA GELDİM''-

16 yaşında babası Memiş Ünaldı'yı kaybeden, ancak kendisi 40'ına ulaşan aile fertlerinden Mehmet Ünaldı ise unutkanlıkların başlamasıyla ölüm arasındaki zamanın 4 yılı geçmediğini belirterek, şöyle dedi:

''Babamı da, babaannemi de bu hastalıktan kaybettim. Zaten hastalığın başlangıcı onunla. Amcam, babam, halam olmak üzere toplam 8 ölümle sonuçlanan aynı hastalık var. Ama sütten geçiyor, ama diğer şekilde, onu bilmiyoruz. Ben de 40 yaşına ulaştım. Şu an için herhangi bir rahatsızlığım yok. Bu hastalık belirtisi olduğu zaman çalışamazsın. Çünkü denge kalmıyor, bozuluyor.''

-''ÜNİVERSİTEDEN GELSİNLER''-

Sinirli Köyü Muhtarı Hüseyin Çakır da hastalığı 50 yıldır bildiklerini belirterek, ''hiç olmazsa kalanlara yardımcı olunursa sevineceğiz. Köyümüzde bir araştırma yapılırsa, kalan hiç olmazsa bir kişi de olsa, ona faydalı olursak mutlu olacağız. Bu hastalık nereden geliyor, nasıl geçiyor bunu bilmiyoruz. Aileden 8 kişi vefat ediyor, hiç bir sonuç alınamadı. Hiç olmazsa bundan sonra ölen olmasın'' dedi.

Muhtar Çakır, üniversitelerden bilimsel heyetlerin gelerek, köyde inceleme yapmasını istedi.