Olayın Perde Arkası
28 Ağustos 2014’te, Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı görevine başlamasının ardından Çankaya Köşkü’nde bir resepsiyon düzenlendi. Resepsiyona siyaset, sanat ve iş dünyasından çok sayıda isim katıldı. HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de davetliler arasındaydı. Masada sohbet eden isimler arasında Emine Erdoğan, Önder’e “Siz nerelisiniz?” diye sordu. Önder’in cevabı ise hem masadakileri güldürdü hem de kamuoyunda geniş yankı buldu: “Adıyamanlıyım, çok affedersiniz Türk’üm, tedavi oluyorum.”
Esprinin Altındaki Mesaj
Önder’in bu sözleri, ilk bakışta bir espri gibi görünse de, aslında derin bir toplumsal ve siyasi mesaj barındırıyordu. Adıyamanlı Türkmen bir aileden gelen Önder, Kürt meselesine duyarlılığı ve barış süreci gibi konulardaki aktif rolüyle tanınıyordu. “Türk’üm, tedavi oluyorum” ifadesi, Türkiye’deki kimlik tartışmalarına ve etnik ayrımcılık eleştirilerine ince bir gönderme olarak yorumlandı. Önder, bu sözleriyle, milliyetçilik söylemlerine karşı mizahi bir duruş sergileyerek, farklı kimliklerin bir arada yaşama arzusunu vurguladı.
Resepsiyondaki Tepkiler
Emine Erdoğan ve masadaki diğer davetliler, Önder’in cevabına kahkahalarla karşılık verdi. Recep Tayyip Erdoğan da bu espriye gülerek, ortamın sıcak bir atmosfere bürünmesini sağladı. Önder, resepsiyonda başka bir espriyle daha dikkat çekti. Dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker’den tespih istediğini, ancak Eker’in vermediğini söyleyerek, “Verseydi, tekrar bakan olması için dua edecektim” dedi. Bu sözler de Erdoğan çiftini uzun süre güldürdü. Önder’in hazırcevaplığı, resepsiyonun en çok konuşulan anlarından biri oldu.
Kamuoyunda Yansımalar
Olay, resepsiyonun ardından medyada geniş yer buldu. Bazı kesimler, Önder’in sözlerini masum bir espri olarak görürken, bazıları ise siyasi bir eleştiri olarak değerlendirdi. Önder’in sarkastik üslubu, onun meclis kürsüsünden televizyon ekranlarına kadar uzanan tarzının bir yansımasıydı. Kendisi, bu üslubunu “Kürsüde küfür edemediğim için sarkastik konuşuyorum” diyerek açıklamıştı. Bu olay, Önder’in hem muhalif kesimlerde hem de farklı siyasi çevrelerde ilgiyle takip edilmesinin bir örneği oldu.
Sırrı Süreyya Önder’in Mizah Anlayışı
Sırrı Süreyya Önder, siyasi kariyeri boyunca mizahı bir iletişim aracı olarak ustalıkla kullandı. Gezi Parkı eylemlerinde “Ben ağaçların da vekiliyim” diyerek iş makinelerinin önüne geçmesi, meclis konuşmalarındaki nüktedan tavrı ve televizyon programlarındaki hazırcevaplığı, onu Türkiye’nin en sevilen siyasetçilerinden biri yaptı. Emine Erdoğan’a verdiği yanıt da, onun bu eşsiz tarzının bir yansıması olarak hafızalarda yer etti. Önder’in mizahı, sadece güldürmekle kalmadı, aynı zamanda toplumsal meselelere dikkat çekti.
Bir Esprinin Ötesinde
Sırrı Süreyya Önder’in Emine Erdoğan’a verdiği “Türk’üm, tedavi oluyorum” yanıtı, sadece bir resepsiyon anısı olarak kalmadı. Bu sözler, Türkiye’nin karmaşık kimlik tartışmalarına, barış arayışına ve siyasi kutuplaşmaya dair bir ayna tuttu. Önder’in esprili ama anlamlı üslubu, onu sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir toplumsal figür haline getirdi. 2014’teki bu olay, onun halkla kurduğu samimi bağın ve mizahla mücadele etme yeteneğinin en güzel örneklerinden biri olarak anılmaya devam ediyor.