Eski, "Levent Türkkan, radyo tabir ettiğimiz araç kumandası  büyüklüğünde dinleme cihazlarıyla rutin olarak Genelkurmay Başkanının  odasında sesini kaydediyordu. Ben dolan cihazı Recai kod adlı abiye  götürüyordum. İlk zamanlar bu faaliyet hakkında bilgim yoktu. Türkkan,  cihazları kapalı zarf içinde bana vererek gönderiyordu. Recai abi İstanbul'a  tayin olunca Türkkan ile beni Murat abiye devretti. Bu dönemde de Türkkan,  Genelkurmay Başkanının sesini kaydetme faaliyetine devam etti." dedi.  
 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanarak Ankara 17. Ağır Ceza  Mahkemesine gönderilen darbe girişiminin çatı iddianamesinde, 15 Temmuz akşamında  Genelkurmay Karargahını ele geçirmek isteyen darbecilerin ifadelerine de yer  verildi.  
 
Şüphelilerden Gökhan Eski, suç tarihinde Yarbay rütbesiyle  Genelkurmay Başkanlığı Emniyet Subayı olarak görev yaptığını, Genelkurmay  Karargahı içerisindeki güvenlik kameralarının kontrol ve yönetiminden sorumlu  olduğunu belirtti.
 
 
FETÖ mensubu olduğunu itiraf eden Eski, örgütle 1986 yılında ortaokul  birinci sınıfta tanıştığını, Askeri Lise döneminde kendisine cemaatten  herhangi bir örgütsel görev verilmediğini, herhangi bir örgütsel  faaliyetinin olmadığını söyledi.  
 
Harp Okulu boyunca Çapa Tıp Fakültesi öğrencisi Ahmet kod adlı abiye  bağlı kaldığını belirten Eski, Topçu Subayı olarak 1997 yılında mezun  olduğunu anlattı. 
 
Ankara'da ismini hatırlamadığı abiden istemedikleri bir evlilik  yaptığı için koptuğunu, eşi örgüte mensup olmadığı için örgütün evliliğine  karşı çıktığını ifade eden Eski, "Görüştüğüm tüm abiler bir şekilde beni  bularak cemaatçi olmayan biri ile evlenmemem konusunda telkinde bulundular.  Bunları dinlemeyerek evlendim, ancak 2010 yılında eşimden boşandım." dedi.  
 
Daha sonra yine örgüt mensubu olmayan bir kadınla nişanlandığını  aktaran Eski, abilerinin onu da istemeyerek kendisine 30'un üzerinde kişi  önerdiklerini dile getirdi.  
 
Eski, "Cemaatten abilerle görüşürken evlerinde kadınlara ait  vesikalık fotoğraflar bulunuyordu. Onları bana gösteriyorlardı. Fotoğrafı  gösterirken kadının kod adını, memleketini, boyunu, kilosunu, sigara içip  içmediğini, dini hassasiyetlerini, başının açık veya kapalı olup olmadığını  ilave bilgi olarak veriyorlardı. Bu tekliflerden 10 civarında kişiyle  görüşmüşlüğüm oldu. Randevuları abiler ayarlıyordu. Görüşmeler genellikle cemaat  evinde oluyordu ve yaklaşık 15 dakika sürüyordu. Görüşmelere abilerle birlikte  gidiyorduk. Herkes kod adını kullanıyor, kod adlarımızla görüşüyorduk. Ben  'Salih' kod adını kullanıyordum. Bu kod adını ortaokulda Bahadır abi vermişti."  diye konuştu.
  
 
"Genelkurmay Başkanını dinliyorduk"  
 
Harp Okulundan mezun olduktan sonra örgüte himmet adı altında para  vermeye başladığını anlatan Eski, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
 
"Maaşımın onda birini düzenli şekilde himmet olarak bağlı bulunduğum  abiye elden verdim. Batman'da Fevzi abi benimle ilgilendi. Fevzi abi devlet  okulunda öğretmendi, görsem tanıyabilirim. Batman'dan Ankara'ya gelince Fevzi abi  beni Recai abi ile tanıştırdı. Görüşmeyi Murat abinin evinde yaptık. Bu ev,  Konya Yolunda bir yerdeydi. Murat abi aynı zamanda Genelkurmay Başkanının Emir  Subayı Yarbay Levent Türkkan'ında da abisiydi. Recai abi çayyolu'nda  oturuyordu. Türk Telekom'da çalışıyordu. Maddi durumu iyiydi. Yarbay Levent  Türkkan'la Ankara'da Recai abinin evinde tanıştık. Birbirimizi tanıyorduk ancak  cemaatle bağlantıyı Recai abinin evinde öğrendik."
 
Levent Türkkan ile bir süre Recai denilen kişinin evine gittiklerini  beyan eden Eski, burada iş yerinde olanlar hakkında konuştuklarını, örgüt  mensuplarının Levent Türkkan'a iş yeriyle ilgili özel sorular sorduklarını  bildirdi.
 
Örgüt mensuplarının Türkkan'a Genelkurmay Başkanının yanına kimin  gelip gittiğine ilişkin bilgiler sorduğunu dile getiren Gökhan Eski, Levent  Türkkan'ın radyo tabir ettikleri araç kumandası büyüklüğünde dinleme  cihazlarıyla rutin olarak Genelkurmay Başkanının odasında sesini kaydederek  dinlediğini, kendisinin dolan cihazı Recai kod adlı abiye götürdüğünü, ilk  zamanlar bu faaliyet hakkında bilgisi olmadığını, Yarbay Türkkan'ın cihazları  kapalı zarf içinde kendisine vererek gönderdiğini anlattı.  
 
Recai abi İstanbul'a tayin olunca Türkkan ile kendisini Murat abiye  devrettiğini bildiren Eski, bu dönemde de Türkkan'ın Genelkurmay Başkanının  sesini kaydetme faaliyeti devam ettiğini, cihazları çoğu zaman kendisinin  Türkkan'a götürüp getirdiğini, bir problem olduğu zaman kendisinden yardım  istediğini, dinleme cihazına kayıt edilen seslerin çözümü, başka yere  aktarılması ya da dinlenmesi için özel bir bilgisayar programı gerekli  olduğunu, Recai abi ve Murat ağabeyleri Levent'in ve kendisinin bunlara  getirdiği cihazları kayıtları bilgisayara aktardıklarını, bu programın lap topta  olduğunu, bazen Levent ile Genelkurmay Başkanının neler konuştuğunu merak  ettiklerini ve abilere "bize de dinletin" diye teklif ettiklerini ama abilerin  kabul etmeyerek "biz çözümünü yapıp size bilgi verelim" dediklerini, bu  konuları Levent Türkkan'la görüştüklerini, konuşmaları kısmen Türkkan'a  verdiklerini tahmin ettiğini aktardı.
 
 
"Bu hafta kritik bir hafta"  
 
Türkkan'dan sonra dinleme cihazı yerleştirme işini Başçavuşlar  şener ve Serhat isimli kişilerin yaptığını ifade eden Gökhan Eski, Murat  abinin evinde görüşürken bazen Selahattin abi ve Adil abinin de geldiğini,  Murat abinin bir üstünün Selahattin, onun bir üstünün ise Adil abi olduğunu,  en üstteki ağabeyinin Adil abi olduğunu, ne iş yaptığını bilmediğini, 45  yaşından büyük, üniversite mezunu olduğunu, Selahattin abinin eski evini,  Adil abinin ise hali hazırdaki evini bildiğini, bu evlere cemaat görüşmeleri  için gidip geldiğini, her iki evi de kolluk görevlilerine gösterebileceğini  anlattı.  
 
Bu kişilere Nedim isimli bir abi ile görüştüklerini belirten Eski,  Devlet Demir Yollarında çalışan bu kişinin evini de gösterebileceğini, ona da  zaman zaman dinleme cihazını kapalı olarak götürdüklerini, kendisinin ve  Türkkan'ın götürdüğü ses kayıtları muhtemelen Adil abide toplandığını  bildirdi. 
 
13 Temmuz 2016 günü mesaideyken ilk defa Tuğgeneral Mehmet  Partigöç'ün odasına geldiğini, ona "Komutanım bir emriniz mi var?" diye  sorduğunu, kendine "Bu hafta kritik bir hafta, güvenlik konusunda daha hassas  ol" dediğini, sonra ayrıntı vermediğini ve kendisinin aynı gün Murat abinin  evine gittiğini, orada Selahattin abinin olduğunu, sonrasında Adil abinin  geldiğini ve onlara Partigöç Paşa'nın kendisine söylediğini aktardığında,  onların da "doğru, bu hafta kritik bir hafta, amiral ve denizcilerin karargahta  tutuklanması söz konusu olabilir, onun için Partigöç Paşa'nın emirlerini  yerine getir" dediklerini, darbe girişimi olacağını anlamadığını, kritik  günleri benzer bir gün olacağını düşündüğünü öne sürdü.
 
Eski, 14 Temmuz 2016 Perşembe günü General/Amiral şube Müdürü  Cemil Turhan'ın kendisine uğradığını, Strateji Dönüşüm Daire  Başkanlığında görevli Albay Doğan öztürk'ün de odasına geldiğini, Doğan  Albay'ın kendisine karargahın yeniden yapılanması çerçevesinde proje  yaptıklarını, çevre emniyetinde bir sorun olup olmadığını sorduğunu, bu konuda  bir rapor hazırladıklarını, onu güncelleyeceklerini söylediğini ve kendisinin  de bilgiler verdiğini anlattı.
  
 
"Nöbetçi amiri değiştirin"  
 
Gökhan Eski, 15 Temmuz günü öğleden sonra nöbetçi amirinin  değiştirilmesinin talep edildiğini, "nöbetçi amiri denizci olmasın"  denildiğini, cuma günü denizci bir yarbay nöbetçiyken pazartesi gününün  nöbetçisi Piyade Yarbay Murat Mala'yı cuma gününe nöbetçi olarak yazdığını  söyledi.  
 
15 Temmuz akşamı saat 17.00 civarında bir gün önceden gelen bombalı  araç ikazıyla ilgili Muhafız Tabur Komutanı Yarbay Tolga Kılıçarslan'ın yanına  gittiğini belirten Eski, birlikte bahçede güvenliği kontrol için  gezdiklerini, Stratejik Dönüşüm Dairede Partigöç Paşa'nın olduğu bir  odada birçok subay olduğunu, Partigöç'ün kendisine "emniyet kulübelerini  artırın ben takviye yaptıracağım ayrıca silahları açın, ani müdahale mangası  ve hazır kıta yerini alsın" dediğini, saat 20.00 sıralarında silahları alarak  rütbelilere dağıttıklarını, Muhafız Tabur Komutanı alarm verdiğini, çevre  emniyeti alınmaya başladığını, silahlıktan kısa namlulu yarı otomatik  tabancalar dağıtıldığını kaydetti.  
 
Albay Doğan öztürk ile silahlıktan çıkarak görüntü izleme  merkezine gittiğini dile getiren Eski, Kılıçarslan'ın kendisine "çekiç  başladı" dediğini bunun bir kod olduğunu, dışarıdan saldırı olduğunu,  çepeçevre emniyet alınması gerektiğini ifade ettiğini, o sırada Albay  Öztürk'ün otobüsle gelen tam teçhizatlı özel kuvvetleri içeri aldığını, bir  kısım subayların özel kuvvetler tarafından ana yol kenarında rehin alındığını  gördüğünü, içlerinde Yarbay Mustafa çakmaktaşı, sivil takım elbiseli  korumalar olduğunu, Nizamiye bölgesine ambulanslar gelmeye başladığını, özel  Kuvvetler görevlilerine "kimi rehin alıyorsunuz, yapmayın" dediğinde kendisini  ittirdiklerini anlattı.  
 
Daha sonra karargaha Muhafız Alayı ve Zırhlı Birlikler görevlilerinin  gelmeye başladığını aktaran Eski, kameralara bakınca ambulansların giriş  çıkışının engellendiği görüldüğünü, yaralıların bulunduğunu, Partigöç  Paşa'yı arayıp durumu izah ettiğinde ise ambulansların giriş çıkışı için  izin vermediğini "yaralılar için helikopter çağıralım" dediğinde ise  "gelmiyor, ambulansla gönderin" şeklinde cevap verdiğini, bu arada helikopterle  Harbiyeliler'in gelmeye başladığını, Harbiyelileri de Muhafız Taburu'nun  silahlığına sevk ettiklerini, oradan silahlanan Harbiyelileri çevre emniyetine  dağıttıklarını, Destek Kıtaları Grup Komutanı Albay Cengiz Aydın'ın silahlığın  başında olduğunu, helikopterlerin Özel Kuvvetler'in önlem aldığı bölgeye  inip kalktıklarını, kendisini dışarıdan arayan personeline karargaha gelmemelerini söylediğini bildirdi.
  
Karargahtaki güvenlik kameralarının görüntülerinin depolandığı hard  diskleri emniyete almak için sökmek istediğini belirten Eski, Partigöç'ün bunu  gördüğünü, cihazları söktüklerini ancak ne yaptıklarını bilmediğini öne sürdü.