Demirtaş, yeni bir darbe tehdidi olduğunu belirterek, "Darbe tehdidi sürüyor. 15 Temmuz'da asker ile yapılamayan darbe şimdi toplumun tabanında geniş mağduriyetler yaratılarak yapmak isteyen FETÖ'cü kriptolar ve Erdoğan düşmanları var" dedi. Demirtaş PKK ve hükümete de ateşkes çağrısında bulundu. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK ve hükümete ateşkes çağrısı yaparak, "PKK'de, Hükümette silahların susması, altını çizerek belirtiyorum silahların susması, ben hükümetin polisin, askerin silah bırakmasından söz etmiyorum" dedi. Darbe ile mücadele konusunda konuşan Demirtaş, "Şimdi toplumsal mağduriyeti tabana yaymak için büyük çaba sarf eden devlet içerisinde kripto Gülenciler var. Ya da Erdoğan düşmanları var. Bütün bunları fırsat bilerek, Erdoğan kendisinin de dediği gibi at izini it izine karıştırarak bu darbe ile mücadeleyi toplum ile mücadeleye dönüştürmeye çalıştılar ve önemli ölçüde başarılı oldular" dedi.

"Her şeyden önce Öcalan ile görüşme yapılmasını biz çok önemsiyoruz"

Diyarbakır'da bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP'den geniş bir heyet ile Kuzey Irak'a yapacakları ziyaretten önce gazetecilerin gündem ile ilgili sorularını yanıtladı. 2 yıl aradan sonra İmralı adasında Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeyi değerlendiren Demirtaş, "Her şeyden önce görüşmenin yapılmış olmasını biz çok önemsiyoruz. Çünkü İmralı'da Abdullah Öcalan'ın sağlık durumu ile ilgili bilgi alınamıyordu. Dolayısıyla bayram vesilesi ile bile olsa kardeşinin gidiş görüşmesi bizde insani olarak önemliydi. Bunun gerçekleşmiş olması doğru bir tasaruftu, doğru bir adımdı. Görüşmede siyasi mesajlar verilmiş bunlar kamuoyu ile paylaşıldı. Görüşmenin içeriği kardeşi Mehmet Öcalan'ın aktardığı şekildedir. Buradan anlıyoruz ki sayın Abdullah Öcalan 28 Şubat Dolmabahçe deklarasyonu açıklandığı gün nerede duruyorsa siyasi olarak aynı yerde duruyor" dedi.

"Biz Erdoğan ile yüz yüze konuşmaya hazırız, bizi bizden dinlesin"

Demirtaş, Türkiye'nin 15 Temmuzdan sonra iyice tekli adamlığa doğru gittiğini, bunu aşabilmenin yolunun muhalefetin işbirliği olduğunu belirterek, "Muhalefetin işbirliği dışında ben her hangi bir işbirliği görmüyorum. Parlamento dışındaki muhalefet ile parlamento içindeki demokratik muhalefetin ilkeler çerçevesinde birleşmesi ve tüm bu hukuksuzluklara karşı savaşa karşı hükümetin kanuna aykırı uygulamalarına, zulme varan uygulamalarına karşı demokratik bir direniş ortayla koymak lazım. Toplumsal muhalefeti güçlendirecek güçlü bir demokrasi bloğu ve cephesine ihtiyaç var. Bunu örme konusunda belle mesafeler kat ettik. Şu anda muhalefet bu şekilde dağınık durmaya devam ederse bu tek adamlık rejimi adım adım Türkiye'ye kendini daha fazla dayatacaktır. İkinci çıkış yolu ise en zayıf ihtimaldir. Erdoğan'ın bütün bu yapılanlardan ders çıkarması. Bizim, HDP'nin, Kürtlerin Türkiye'deki demokratların Türkiye'nin düşmanı olmadığını idrak etmesi, asıl düşmanlarının kim olduğunu fark ederek yeniden muhalefet ile işbirliği yapmasıdır. Halen bizi ülkenin düşmanı gibi görüp öyle göstermeye çalıştıkça bir işbirliği gelişmiyor. Erdoğan'ın bu konuda cesur olması lazım. Ben kendine daha önce defalarca çağrı yaptım. Biz bir muhalefet partisinin temsilcileriyiz. Yüz yüze diyalog kurmak yerine çekingen davranırsanız sizi yanlış bilgilendirirler. Ben Erdoğan'ın uzun süredir kendisini yanlış bilgilendiren ve yönlendiren bir ekip tarafından hataya sürüklendiğine inanıyorum. Geçmişte bunu Gülenciler yapıyor, şimdi farklı şekilde başka çevreler aynı yönlendirmeyi yapıyor. Bizi bizden dinlemek yerine başkasından dinlemeyi tercih ettiği müddetçe hata yapmaya devam edecek. Biz kendisi ile bütün bu konuları tartışmaya ve yüz yüze konuşmaya hazırız" dedi.

Demirtaş, darbe girişiminden sonra yaşananlar konusunda ise şöyle konuştu:

"Olup bitenler, 12 Eylül darbesinden yaşanan travmadan daha ağır bir durumda. 12 Eylül darbesinde toplumun tabana yayılmış şekilde bu kadar haksızlıklar, linç edilmesi söz konusu değildi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Erdoğan adına yapılanlar nicelik olarak ta nitelik olarak ta 80 darbesini aşmış durumda. Tabana yayılmış, halka yayılmış sistematik bir haksızlık söz konusu. İşten atılanlar, gözaltına alınanlar, tutuklananlar, yani kim kimi sevmiyorsa ona bir şekilde terörist olarak suçlayıp devletin mekanizmasını harekete geçiriyor. Eminim ki toplumu bu şekilde ağır bir mağduriyete sokanların içinde de kripto Gülenciler vardır. Diyebilir ki 15 Temmuz sonrası Erdoğan'ın politikasını belirleyenlerde aslında Fetullahçılar oldu. Ben Gülencileri tasfiye ediyorum adı altında Erdoğan kendini tasfiye ediyor. Bunun ne kadar farkında bilemiyoruz. Biz bu bütün meseleleri ancak kendisi ile konuşarak aşabiliriz.

Açığa alınan 11 bin öğretmen listesini hazırlayan Vali Yardımcısı Feto'den tutukludur. Şimdi toplumsal mağduriyeti tabana yaymak için büyük çaba sarf eden devlet içerisinde kripto Gülenciler var. Ya da Erdoğan düşmanları var. Bütün bunları fırsat bilerek, Erdoğan kendisinin de dediği gibi at izini it izine karıştırarak bu darbe ile mücadeleyi toplum ile mücadeleye dönüştürmeye çalıştılar ve önemli ölçüde başarılı oldular. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı'nın verdiği mesajlara bakılırsa tehlikenin hiç farkında değiller. Darbe tehditi geçmiş değil, darbe 15 Temmuz'da başlayıp 16 Temmuz'da bitmedi. Devem eden bir süreçtir bu. Türkiye şu anda darbeyi yaşamaya devam ediyor. Bunu bizzat Erdoğancılar Erdoğan adına işletiyorlar bu darbe sürecini. Buradan çıkışın tek yolu Yeni kapıda kurulan sahte ittifak, şovenist, milli blok değildir. Buradan kurtuluşun tek yolu demokratik ilkeler çerçevesinde toplumsal geniş muhalif kesimlerle işbirliği yapmak, bir araya gelmektir. Kürtler başta olmak üzere. Bu yapmadıkları sürece Erdoğancılar Erdoğan'ı sarayda yalnızlaştırdılar."

Demirtaş, kendilerinin tümden savaşın durması için çağrılarını yinelediklerini de belirterek, "PKK'de, hükümette silahların susması altını çizerek belirtiyorum silahların susması, ben hükümetin polisin, askerin silah bırakmasından söz etmiyorum, bunu sürekli hükümet çarpıtıyor ama Hükümet, polis, asker silah bıraksın demiyoruz, ateşkesten söz ediyoruz, yani birbirine karşı silah sıkmamak, bombalı eylem yapmamak, operasyon yapmamak ve siyasete çözüm şansı bırakmaktan söz ediyoruz. Ateş kesmek ahlaksız bir şey değil. Bakın Suriye'de ateş kesmek için hükümetimiz uğraşıyor, olanca memnun olduk diyor, kendi ülkesinden ateşkesten söz edeni vatan haini ilan ediyor. Böyle şey olur mu?, Silahların susmasını istemek en erdemli en onurlu duruştur. Biz bugün onu istiyoruz, ısrarcı olmaya devam edeceğiz. Bu savaş yüzyıl da sürse 5 dakika da sürse bu savaş diyalog ile bitmek zorundadır. Ne PKK, ne hükümet silah ile askeri yöntemlerle Kürt sorununun çözülemeyeceğini bu süre zarfında defalarca anlamış olmalılar" dedi.