Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar’ı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, programını tamamlamasının ardından beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan bu ülkelerle ilişkilerin yanı sıra referandum süreci, ABD ile ilişkiler, Suriye meselesi konularında da mesajlar verdi.

Partiye üyelik sinyali

- ‘Evet’ çıkarsa, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş için 2019’a kadar 2 yıllık bir süre olacak. O süre için de bir hazırlığınız, bir planınız olacak mı?

“O geçiş sürecini bizim sağlıklı bir şekilde hazırlamamız lazım. Örneğin partili cumhurbaşkanına geçişin ön adımı o süreçte olabilir. Referandum hayırlısıyla ‘Evet’le neticelendikten sonra, bizim partiye kayıt olma imkanımız doğacaktır. Buna mani bir hal yok. Partiye üye olma süreci başlayabilir. Bu tabii 2019’a yönelik bir geçiş sürecidir. Bu tür bir  adım atılma noktasında bunlar da gündeme girebilir. Tabii ki yasal düzenlemeler olacaktır. Mevcut hükümet, parlamento, bu noktada çok daha hassas, çok daha dikkatli olmak suretiyle, gereken adımları atacaktır. Çünkü Türkiye’nin artık sıçramaya ihtiyacı var.”

‘En doğal hakkımız’

- Hayır demek isteyenlerin üzerinde baskı olduğu yönündeki iddialara cevabınız nedir?

“Bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Böyle bir şey olamaz ki. Nitekim her akşam televizyonlarda anketörler bu noktada değerlendirmelerini yapıyorlar. Yaptıkları anketlerin bütün değerlendirmelerini yazar-çizer arkadaşlarımızla birlikte oralarda tartışıyorlar. ‘Evet’çisi de yapıyor ‘Hayır’cısı da yapıyor, yapacaktır. Neticede milletin nabzını dinleyip onları ekranlara taşıyorlar. Evet’i savunanların varlığını, Hayır’cılara bir baskı gibi sunmak doğru olmaz. Ne düşündüğümüzü elbette söyleyeceğiz. Gerek Başbakan, gerek sayın Bahçeli, gerek şahsım, bizim için kutsal olan demokratik hakkımızı kullanarak meydanlarda konuşuyoruz, televizyonlarda konuşuyoruz. ‘Evet’ demeye milletimizi şimdiden davet ediyoruz. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Hayır’cılara baskı olur bahanesiyle bu hakkımızı engellemek tabii ki yanlış bir şey olur. Bizim Hayır’a baskı diye bir derdimiz yok. Ama Hayır demekte hayır yoktur. Bunu söyleme hakkımız da var.”

Hayır diyenlerin safındakiler

- Hayır diyecekleri terör örgütleriyle FETÖ ile aynı kefeye koymak bir baskı yaratır mı?

“Kimlerin ‘Hayır’ dediğine elbette bakmak durumundayız. ‘Hayır’ diyenlerin safında kimler var? Mesela dağ (Kandil), ‘Hayır’ diyor. Onların desteğiyle parlamentoya girmiş olan HDP de ‘Hayır’ diyor. Bunların aksini iddia etmek mümkün mü? Değil. Yani Yasin Börü’yü öldürenler belli. Öldürtenler de belli. Benim Kürt kardeşlerimi sokağa dökenler belli. Aynı günde 56 Kürt kardeşimin ölümüne vesile olanlar da belli. ‘Bunlar hiçbir zaman benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi olamaz’ dedik. Ve biz milletin bizden beklentisi olan bir adımı attık. Ne diyordu bunlar meydanlarda? ‘Kaldırın dokunulmazlıkları’ diyorlardı. Eee tamam. Biz sadece onların dokunulmazlıklarını değil, tüm parlamentonun dokunulmazlığını kaldırdık. Bazı milletvekilleri gittiler efendice ifadelerini verdiler, yargı da onlar hakkında hükmünü verdi. Ama birileri de kaçtı. Şu anda yurtdışında olanlar var. Yakalananlarda ne oldu? Bir kısmı tutuklandı, bir kısmı da yargı sürecini bekliyor. Şimdi mesela bunlar şu anda ‘Hayır’ diyorlar. Peki, CHP bunlarla beraber hareket etmiyor mu? Bunlarla beraber hareket ediyor. Dolayısıyla şimdi burada bunlarla beraber hareket ettiklerine göre ben burada şerre rızanın şer olduğuna, kötülük olduğuna inanıyorum. Benim için Evet ve Hayır demenin arasındaki fark bu kadar açık net ortadadır. Bizlerin bu noktada hassas olmamız gerektiği kanaatindeyim.”

‘Gerekirse açığa alınıyorlar’

- Akademideki ihraçlar ise çok tartışma yarattı, çok ses getirdi.  Hatta bu konudaki şikayetlerin Cumhurbaşkanına kadar gittiği söylendi...

“Şahsen ben olaya şöyle bakıyorum: İşlenilen suçlardan dolayı eğer siyasetçi bedel ödüyorsa; ne bileyim çeşitli bürokratlar, teknokratlar bedel ödüyorlarsa, profesör, doçent veya doktor olanlar bedel ödemeyecekler mi? Kusura bakmasınlar, ülkemin bölünmesine yol açacak işler içindeyseler; FETÖ, PKK gibi terör örgütleriyle iltisaklıysalar, elbette bir bedel ödemek durumundadırlar. Öyle bir durumda yasal olarak ne gerekiyorsa yapılır. Gerekirse açığa alınıyorlar. Yasal çerçevede gereken neyse yapılır. Bundan dolayı kimse de rahatsız olmasın.”

 

Trump’la yüz yüze görüşme olacak

- ABD Başkanı Trump ile telefon görüşmenizle ilgili daha fazla detay almamız mümkün mü? Mesela PYD konusunda tavırları ne olacak? FETÖ ile ilgili tavırları ne olacak?

“Biz kendilerine görüşlerimizi aktardık. Görüşmemizde FETÖ konusunda da özellikle desteklerini istedim. Meseleyi yakından takip edeceğini, ilgili birimlere gerekli talimatları vereceğini söyledi. Aktardığımız tüm konularla ilgili olarak, kendisine vekaleten CIA Direktörü Pompeo’yu Türkiye’ye göndereceğini söyledi. ‘Kendilerini kabul ederseniz, belgeleri ona da iletirseniz, daha ayrıntılı bilgilenmiş olurum’ dedi. Nitekim görüşmeden hemen 2 gün sonra CIA Direktörü ilk yurtdışı ziyaretini bize yaptı, bu konuları etraflıca görüştük. Olanları görüntüler eşliğinde anlattım. MİT’le 5-6 saat süren görüşmeleri oldu, çalışmaları oldu. İnşallah bunların neticesini kendilerinden bekleyeceğiz. ABD Başkanı ile görüşmemizde Türkiye-ABD ilişkilerini de ele alma fırsatımız oldu. Kendileri kısa zamanda da yüz yüze bir görüşme yapabileceğimizi bana telefonda ifade ettiler. Yüz yüze görüşmede, inanıyorum ki çok daha netice alıcı değerlendirmeler yapma fırsatımız olacaktır.”

‘PYD’ye ihtiyacınız yok beraber yapalım...’

- Güvenli bölgeler konusunda yeni ABD yönetiminden bir yaklaşım değişikliği bekliyor musunuz?

“Güvenli bölge, biliyorsunuz, Sayın Trump’ın da kullandığı bir ifade. Ben bu düşünceyi, Sayın Obama döneminde dile getirmiştim. O günden itibaren de bu meselenin takipçisi oldum. Orada bir de milli güvenliği sağlamak için bir orduya ihtiyaç var. Özgür Suriye Ordusu bizim eğit-donat çalışmalarımızın eseridir. Bu çalışmalar şu anda da yoğun bir şekilde devam ediyor. Mesela Cerablus’ta şu an onlar var. Rai, Dabık, şimdi de El Bab’a onlar yerleşecek. Menbiç’te de Özgür Suriye Ordusu olmalı. Bunu Sayın Trump’a da ifade ettim. PYD’yi ,YPG’yi devreden çıkarmaları gerektiğini söyledim. ‘Rakka’nın DEAŞ’tan temizlenmesi işini bunlarla yapacaksanız, biz orada yer almayız. Sizin ne PYD’ye ihtiyacınız var, ne YPG’ye. Bu işi koalisyon güçleriyle beraber, pekala hep birlikte yapabiliriz’ dedim. PYD-YPG’yle yapılacak bir çalışmanın Suriye’de bölünmeyi getireceğini belirttim. O da tüm bu dediklerimizi değerlendireceklerini söyledi.”

- Güvenli bölge, Fırat Kalkanı gibi konularda Rusya’nın bir itirazı var mı?

“Yok. Rusya sadece El Bab’ın daha güneyine ve batıya girmememizin iyi olacağını söylüyor.”

Kampanyada ‘çift dikiş’

- Anayasa referandumuyla ilgili bir planlama yaptınız mı? Kaç vilayete gitmeyi düşünüyorsunuz?

“Planlama noktasında arkadaşlar belli bir takvim hazırlamak için çalışıyorlar. Bu tabii ki taslak. Biliyorsunuz Aksaray, Mersin ziyaretlerimiz olmuştu. Cuma günü Kahramanmaraş’ın ardından, Cumartesi günü Elazığ-Malatya, Pazar da Adıyaman-Gaziantep ziyaretlerimiz olacak.  Böylece 5 vilayetimizi ziyaretle inşallah bu haftayı tamamlamış olacağız. Ondan sonra da ziyaretlerimizi peyderpey devam ettireceğiz. Ayrıca yurtdışı ziyaretlerimiz var. Kampanyayı esas itibarıyla Sayın Başbakanla koordineli götürüyoruz inşallah. Yani 30 büyükşehrin tamamına gitmeyi hedefliyoruz. Bunların hepsinde bulunalım. Hem Sayın Başbakan hem bizim ziyaretlerimizle, çift dikiş olsun istiyoruz. Süreç bir şekilde devam edecek. Tabii inşallah yurtdışı seyahatlerimiz de olacak. Almanya, Belçika, Hollanda, ayrıca belki İskandinav ülkelerinden bir tanesi olabilir.”

‘Dolar 3.50’nin altına düşecek’

- Hükümet, ekonomiyi canlandırmak için teşvikler, paketler hazırladı. Bunları nasıl değerlendirdiniz? Başka önerileriniz var mı? Özellikle son dönemde dövizde de nispi bir gerileme oldu.

“Atılan adımlar arasında özellikle Varlık Fonu çok büyük önem arz ediyor. Ama, bazı o malum kafaların bunu da hazmedemediklerini gördük. Bu işlerden anlamadıkları için hazmedemiyorlar. Ne yaptı Varlık Fonu? Ciddi bir güç kattı Türkiye ekonomisine. Ama o kadar cahiller ki, tutup bunun bir özelleştirme olduğunu iddia ediyorlar. Ne alakası var? Elden çıkarılan, verilen bir şey yok ki. Bunların hepsi karşı tarafa bir tür teminattır. Varlık Fonu ayrıca ortaklığa da girebiliyor. İkili ortalık, üçüncü ülkelerle farklı ortaklıklar suretiyle, gücünüze varlık Fonu’yla bir güç katıyorsunuz. Çeşitli imtiyazlar elde ediyorsunuz. Varlık Fonu bu. Ama bunu anlayamıyorlar. Nitekim ilanı yapılır yapılmaz dolarda düşüş başladı; şu an 3.64’ü görmüş vaziyette. Ben inanıyorum ki 3.50’nin de altına düşecek. Niye? Girdiler de olacak onun için. Türkiye’ye girdiler durmayacak, bunu göreceğiz. Türkiye ekonomik açıdan halen güvenli bir liman. Girdiler geldikçe kur düşecek. Büyümede de öyle korkulacak bir durum olmayacak.”

DİTİB tepkisi: Merkel’e söyledim biraz bunaldı...

- Almanya ve Avusturya DİTİB imamlarına adeta ajan muamelesi yapıyorlar...

“Yanlış yapıyorlar. Bunu Şansölye Merkel’e de söyledim. DİTİB, Türkiye’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilintili bir kurumdur; Almanya’da ve Avrupa’nın değişik yerlerinde yaşayan Müslüman kardeşlerimizin dini ihtiyaçlarını karşılayan bir kurum. Buranın imamlarına ajan muamelesi yapılmasının son derece tehlikeli ve kaygı verici olduğunu Merkel’e söyledim. ‘FETÖ isimlerini bize bildirdirdikleri iddiasıyla kendilerine böyle bir muamele yapılıyormuş; kaldı ki bize o tür bir şey falan da bildirilmiş değil’ dedim. Biraz bunaldı o noktada. ‘Yanlış yoldasınız’ dedim. Türkiye’de görev yapan papazlara bizim ajan muamelesi yapmamız doğru olur mu? Meseleyi aktardığımda, konuyu araştıracaklarını söyledi. Almanya’nın yeni Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier ile malumunuz bir telefon görüşmem oldu. Devir teslimden sonra inşallah Almanya’ya ayrıca bir ziyaret düşünüyorum. İade-i ziyaret sırası bizde. Gittiğimde, Cumhurbaşkanı Steinmeier ile, belki o vesileyle tekrar Şansöyle Merkel ile görüşeceğim.”

‘Netanyahu yanlış adımlar atıyor’

- İsrail’in yeni yerleşim birimleri açması, İsrail’den gelen bazı açıklamalar vs. nedeniyle normalleşme sürecinin adeta zorlaştırılmasından söz edilebilir mi?

“Arzu edilmeyen bazı şeyler maalesef oluyor. Netenyahu’nun bazı konularda yanlış adımlar attığını düşünüyorum. Tam bir normalleşme sürecinde olduğumuzu düşünürken bir bakıyorsunuz, Mescid-i Aksa’yla ilgili olumsuz bir adım atıyorlar, arkasından ezanla ilgili yasak getirmeye kalkışıyorlar. Yapılanlar, inanç özgürlüğüyle de ters düşüyor. Bizim ülkemizdeki Musevilere karşı benzer yasakları biz aklımızdan dahi geçirmeyiz. Musevi vatandaşlarımızla da, Hahambaşıyla da hiç sorunumuz olmadı. Bizde durum böyleyken İsrail’in Müslümanlara yaptıkları bizleri gerçekten üzüyor. Arkadaşlarımızla kendilerine haber de gönderildi. Bu konularda dikkatli olunması gerektiğini çeşitli kanallardan kendilerine ilettik. Sayın Trump’a da bazı arkadaşlarımızla söyledik.”

Trump ‘mali olayını çözerim’ demiş

- Suriye’de güvenli bölgede konut inşasına Türkiye’nin katkı sunabileceğinden bahsetmiştiniz. Almanya da sıcak bakıyordu. Bir gelişme var mı?

“Tabii arkadaşlar bu işin maliyeti ciddi bir rakam oluşturuyor. Şansölye Merkel, başlangıçta, ‘Yeter ki bize iltica olmasın, böyle bir işe biz yılda 10 milyar Euro ayırabiliriz’ demişti. Hatırlattım kendisine son ziyaretlerinde. Şimdi Trump, ‘Ben bu işin mali olayını çözerim’ diyor. İkili görüşmede, bu işte herhalde bizim önümüzü açacaktır. ‘Bu işle ilgili donörler oluşturmamız lazım, bu donörlerle birlikte burada gerekli adımları da atarız’ diyor.

- Körfez ülkelerinden kaynak söz konusu olacak mı?

“Onu söylüyor zaten.”