Yaşanan korkunç istismar olayını Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman köşesine taşıdı. 7.5 yaşındaki çocuğun annesi verdikleri mücadeleyi anlattı. Ailenin en büyük isteği istismarcı öğretmenin hak ettiği cezayı alması.

İşte o röportaj:

Geçmiş olsun, başınıza gelen nedir?

Sormayın, bir yıldır devam eden bir cinsel istismar davamız var. Öğretmeni kızıma cinsel istismarda bulunuyormuş. Başımıza gelen felaket bu. Olacak şey mi? Artık kime güveneceğiz bu ülkede? Kızım 7.5 yaşında ve bu istismar olayı tam bir yıl devam etmiş...

Siz öğretmeni tanıyor musunuz?

Tabii ki, 10 yıldır tanıyoruz. 63 yaşında bir öğretmen. Biz de adamı, saygın bir eğitimci olarak biliyorduk, meğer sapıkmış! İlkokul 1’den beri kızımın öğretmeni. Evlatlarımızı teslim ettiğimiz, güvendiğimiz insanlar bunlar. Boynu devrilsin inşallah! Çoluğumuzu çocuğumuzu kucağına oturtup elle taciz ediyormuş, dudaklarından öpüyormuş...

Siz nasıl olaydan haberdar oldunuz?

Kızım söyledi. İkinci sınıfın ikinci dönemiydi. “Anne, öğretmenim beni ağzımdan öpüyor!” dedi. Çocuk birkaç kere söyledi. Biz de konduramadık. İnanır mısınız, hiç aklıma gelmedi. Yazık, bizden yardım istiyormuş. Ciddiye almadık. Ailelerin bu konuda bilinçli olması gerekiyor. Çocukların her dediğinin altında bir şey arasınlar. Bu arada, “Dudağımdan öpüyor” demedi, öyle bir mefhumu yok, “Ağzımdan öpüyor” dedi. Benim de hiç aklıma böyle bir şey gelmedi, “Yavrum, seni yanağından öpmüştür, dudağına değmiştir!” dedim.

Sonra?

Sonra bir gün dizi izliyoruz, bir öpüşme sahnesi oldu, “Anne, ağızdan öpmek iyi bir şey mi? Kötü bir şey mi?” dedi. Ben niye böyle bir şey soruyor anlamadım. “Bak, öğretmenim beni böyle öpmeye çalışıyor. Hiç hoşuma gitmiyor!” deyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü. “Arkadaşımı da böyle öpüyor!” dedi. Sonra gerisi çorap söküğü gibi geldi. Başka çocuklar da görmüşler öğretmenin kızları öptüğünü. Allah böyle eğitmenleri, böyle eğiticileri kahretsin! Keşke adını yazsanız, fotoğrafını koysanız da afişe olsa. Bir yıldır dava sürüyor, evimize 200 metre uzakta oturuyor, hiçbir şey yokmuş gibi sokakta geziyor. Çünkü biz kimseye duyurmadık, adaletin ona ceza vermesini bekliyoruz. Ama galiba daha çok bekleyeceğiz...

Siz olayın üzerine okula gittiniz mi?

Tabii tabii. Kızım bir de orada anlattı. Öbür çocuk da aynı şeyleri anlattı. Okul müdürü, “Milli Eğitim’e şikâyette bulunun” dedi. Bulunduk. Mahkemelik olduk. Dava sürüyor. Alanya küçük yer, diğer aile bir sonuç alamayacağını düşündüğü için şikâyetten vazgeçti, ama biz vazgeçmedik. Başkalarına da yapar diye. 10 gün tutuklu kaldı. Şimdi serbest. Oysa bu kadar net bilgi var. Başka çocuklar da anlatıyor, “Öperken gördük” diyor. Ama yine de serbest...

Öğretmen ne diyor?

Ne diyecek? “Yalan!” diyor, “İftira!” diyor. Güya, çocuğumun sınıftaki yerini değiştirmiş, biraz geriye almış, biz bu iftiraları o yüzden atıyormuşuz!

Kızınızın ruh hali ne durumda?

9 ay psikoloğa gitti. Önce Sosyal Hizmetler’e götürdüm ama bir faydasını göremedik, özele götürmek zorunda kaldık. Çocuğum her şeyden değerli. Hâlâ ağlama krizleri yaşıyor, rüyalar görüyor, ağlayarak uyanıyor, normal çevirmeye çalışıyoruz...

Dava nasıl ilerliyor?

Geçen duruşmada, çok başarılı bir eğitimciymiş diye Milli Eğitim’den başarı belgelerini sundular. Damadı, avukatı da... Delirecektim. Bize ne bundan! Başarılı bir eğitimci olması, tacizci olmasını engelliyor mu?

Siz ne istiyorsunuz?

Hak ettiği cezayı alsın. Bu dava da emsal dava olsun. Bir daha da hiçbir eğitimci görevini kötüye kullanıp böyle bir şey yapamasın...