Kuzu, 53 gazeteciler Derneğinde düzenlediği basın toplantısında, başkanlık modelinin 1970 yıllarda Türkiye'nin gündemine girdiğini vurguladı.

Bu modelin 1980'li yıllarda ise hız kazandığını belirten Kuzu, "Bir çok platformlarda bu konuşuldu. Türkiye'de mevcut model şimdiki modelle bir yere varamıyor. Bu model inişli ve çıkışlı bir model. Şu anki hükümetimizin numarası 65. Cumhuriyetimizin 94. yılı. 94 yılda 65 hükümet kurmuşuz. Biz aslında 65. hükümeti Cumhuriyetimizin 260 yılında kuracaktık. Türkiye bu kadar kötü yönetilmiş. Bu rakamı da yüksekten Ak Parti oldu. 15 yıldır tek başına iktidar olduğu için." ifadesini kullandı.

Kuzu, koalisyonlarla Türkiye'nin pazarlıklar içerisine girdiğine işaret ederek, şöyle devam etti:

"Ben buna at pazarlığı diyorum. bugünkü modelde çok büyük bir israf var. Ne kadar azaltsan da sistemin kendinin biriktirdiği bir bürokratik koca bir hantallık var ortada. Bürokratik yapıyı bu modelle kurtaramıyorsun. Şimdiki modelimiz kim vurduya giden bir model. Bu modelden bu memlekete fayda gelmez. Getirdiğimiz model koalisyonlara mutlak biz çözümdür. Millet koalisyondan korkar. 7 Haziran'da Türkiye bunu yaşar gibi oldu. O gün arama motorunda gençlerin en çok aradığı kelime koalisyon nedir kavramı olmuştur. AK Parti bugün var yarın yok. Sonuç olarak bir çok parti geldi geçti. Partiler nihayetinde bir hizmet kervanıdır. Görevini tamamlar. Biri daha uzun veya kısa kalabilir. Sonuç olarak bir sistemi düzeltmemiz lazım. Demek ki birinci ana sorun bu. Getirdiğimiz model bunu hallediyor. İkincisi iki başlılık dediğimiz model ve bürokratik engel. İki başlılık sorunu da çözüyoruz."

"Rejim değişikliği söz konusu değil"

Rejimin değiştirileceği eleştirilerine de değinen Kuzu, "Rejim değişikliği söz konusu değil. Laiklik yerinde, Ankara'nın başkent olması yerinde, bayrağımız yerinde, hiçbir değişiklik yok. Yaptığımız bir iç mimarlıktır. Binada bir sorun yok, bina yerinde. Rejim değişikliği itirazını reddediyoruz. Bu kafa karıştırmaktan başka bir şey değil. Rejimin ana kolonlar yerinde. Bunda oynama ve oynatma yok. Böyle bir niyetimizde yok." dedi.

Kuzu, sol kesimin 'ben iktidara gelemem' endişesi yaşadığını savunarak, şu görüşlere yer verdi:

"60 yıllık parlamenter sistemde eski başbakan Bülent Ecevit'in geldiği bir iki dönem dışında sol zaten pek gelememiş. Sanki çok geliyorlar da ötekinde gelememe endişeleri var. Bakın göreceksiniz sol gelirse bu modelde gelir. Niye bu modelde gelir? Yüzde 51 modeli ile geliniyor. Bu modelde gelecek. Biz bir daha gelemeyiz endişesi doğru değil. Bu modelde gelinir. Hep sağ mı gelecek diye endişe duyulmaya gerek yok. Bu modelin amblemi bence elini en çok kim açarsa o gelir. Ne olursan gel Hz. Mevlana gibi. Bunu yapan kazanır. Ben bunu yapmam kardeşim ben gerilim istiyorum. İstersen yüzde 10'da kalırsın. Türkiye'nin böyle bir barışa ve böyle bir merkezde toplanma ihtiyacı var. Kim çok kucaklarsa o öne çıkacaktır. Vatandaşlarımız gönül rahatlığı ile bu modele 'evet' demelidir."

Orta yolu buldukları yeni modelden başka ülkenin seçeneği olmadığını belirten Kuzu, "Bir denge modeli getirdik. Bu sistem bence inşallah işler. Türkiye'nin başka seçeneği yok. Bölgede korkunç bir savaş potansiyeli var. Birinci dünya savaşı üçüncü dünya savaşı olarak devam ediyor. Kurtuluş savaşının ikincisini yaşıyoruz. Yedi düvelle boğuşuyoruz. Burada Devlet Bahçeli'ye teşekkür ediyoruz. İyi bir devlet adamı örneği gösterdi. Kendisi bu modele prensip olarak kabul etmemekle beraber millete sunma imkanı getirdi. 15 Temmuz'dan sonra 'bu modelin gerekli olduğunu gördüm' dedi. Neden evet dediğini ayrıntılı açıkladı. Bu önemli bir gelişme. 15 Temmuz gibi bir darbenin 7 Haziran sonrası olduğunu düşünün. Ne olurdu ülkenin hali? Bu bölgede dirayetli hükümetler lazım. Koalisyonlarla bir yere varılmıyor." dedi.

Referandumda 'evet' yada 'hayır' diyen iki tarafa da saygılı olduklarına değinen Kuzu, "Benim tek isteğim ve Arzum milletin bu işi bilerek karar vermesi. İnanıyorum ki metni bilenler kesinlikle 'evet' der. Kafasında başka bir şey yoksa. Madem AK Parti getirdi küllen ret kardeşim gibi keskin bir şey yoksa. Kesinlikle o metni gören bir adam bugünkü metninden çok daha iyi modele geçtiğimizi görür. Gelecek için çocuklarımız buna 'evet' der. Aksi bir tablo Türkiye'de yeni sıkıntılara sebep olur. Bende ki intiba o. İnşallah böyle bir şey söz konusu olmaz." ifadesini kullandı.

Kuzu, referandum da 'evet' diyeceklerini açıklayanlara ağır cümleler kullanıldığına da değinerek, "2. Abdülhamit han'ın torunu Nilhan Osmanoğlu. Bir takım sanatçı bozuntuları en ağır lafları ettiler. Bunlar resmen sanatçı bozuntusu. Yaptıkları tamamen bir alçaklıktır. Başka bir şey değildir. O laf mı şimdi. Biri onun hanımı ve kızı için dese bu lafı razı gelir mi? 'Bu hanımda hoşuma gitti' gibi şeyler olacak şeyler mi? Böyle bir şey olabilir mi? Sonra bu 'hayır' veriyor. Bu 'hayır'dan şer çıkar. Başka bir şeyde çıkmaz. Müjdat Gezen'i esas alarak birinin 'evet' veya 'hayır' demesi ordan şer çıkacağını gösteriyor. Onun 'evet'inden de 'hayır'ından da fayda gelmez. Çünkü adamın kendine faydası yok, resmen bu memlekete yük." diye konuştu.