Dünyanın üç yıl öncesine göre daha rüşvetçi bir yer olduğu düşünülüyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütünün 86 ülkede 90 bin kişiyle yaptığı araştırmaya dayanarak hazırladığı rapor, insanların ''dünyanın üç yıl önceye göre daha rüşvetçi bir yer olduğunu düşündüğünü'' ortaya koyuyor. Rapora göre, katılımcıların yüzde 56'sı ülkelerinde rüşvetin daha yaygın hale geldiğini söyledi.

Dünyada siyasi partilerin en yozlaşmış kurumlar olarak görüldüğü ve katılımcıların yüzde 56'sının hükümetlerinin rüşvet sorununun üstesinden gelmede etkisiz kaldığına inandığını gösteren raporda, katılımcıların dörtte birinin geçen yıl rüşvet verdiği, en fazla rüşvet alanların ise polislerin olduğu belirtildi.

Küresel düzeyde, en fazla rüşvet alan kesim yüzde 29 ile polisler olurken, polisleri yüzde 20 ile kamu görevlileri, yüzde 14 ile yargı mensupları ve yüzde 10 ile gümrük görevlileri takip ettiği kaydedilen rapora göre, en yozlaşmış kurumlar arasında listenin başında siyasi partiler yer alıyor.

Rapor, çok az insanın hükümetlerine ya da politikacılara güvendiğini ortaya koyuyor.

Araştırmaya katılan her 10 kişiden 8'i siyasi partileri ''yozlaşmış ya da ziyadesiyle yozlaşmış'' olarak görürken, parlamento bir sonraki en yozlaşmış kurum olarak değerlendiriliyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2004 raporunda, küresel düzeyde siyasi partiler yüzde 71 ile en yozlaşmış kurum olurken, bu oran bu yıl yüzde 80'e çıktı. 2010 yılı raporuna göre, siyasi partilerden sonra en yozlaşmış kurum yüzde 61 ile parlamento olurken, bu kurumu yüzde 59 ile polis, yüzde 53 ile dini kurumlar, yüzde 52 ile özel sektör, yüzde 43 ile yargı, yüzde 41 ile medya, yüzde 39 ile eğitim sistemi, yüzde 31 ile sivil toplum örgütleri ve yüzde 30 ile ordu izliyor.

İnsanların yozlaşmış kurumlar arasında gördüğü dini kurumların 2004'te yüzde 28 olan oranı, bu yıl yüzde 53'e yükselirken, 2004 yılında yargıda yüzde 54 olan bu oran, bu yıl ise yüzde 43'e gerilemiş bulunuyor.

-EN FAZLA RÜŞVET SAHRA ALTI AFRİKASI ÜLKELERİNDE-

Rapora göre, son 12 ayda en fazla rüşvetin döndüğü ülkeler Sahra Altı Afrika'sında yer alıyor. Sahra Altı Afrikası'nda son 12 ayda rüşvet verdiğini söyleyen insanların oranı yüzde 56'ya ulaşıyor. Son bir yılda rüşvet verdiğini söyleyenlerin oranının yüzde 50'yi aştığı ülkeler arasında Afganistan, Kamboçya, Kamerun, Hindistan, Irak, Liberya, Nijerya, Filistin, Senegal, Sierra Leone ve Uganda bulunuyor.

Rüşvet verenlerin yüzde 30 ile yüzde 49,9 olduğu ülkeler arasında Azerbaycan, Bolivya, El Salvador, Kenya, Lübnan, Meksika, Pakistan ve Ukrayna bulunurken, yüzde 20 ve yüzde 29,9 aralığında ise Türkiye, Ermenistan, Rusya, Belarus, Bosna Hersek, Şili, Kolombiya, Macaristan, Peru, Romanya ve Venezuela yer alıyor.

En fazla rüşvetin verildiği listede Çin, Yunanistan, Arjantin, Avusturya, Bulgaristan, Fransa, İtalya, Endonezya, Japonya, Malezya, Polonya, Filipinler, Sırbistan ve Singapur gibi ülkeler yüzde 6 ve 19,9 aralığında yer alırken, son bir yılda rüşvet verenlerin oranının yüzde 6'dan daha az olduğu ülkeler ise ABD, Avustralya, İngiltere, Brezilya, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Gürcistan, Almanya, Hong Kong, İzlanda, İrlanda, İsrail, Güney Kore, Hollanda, Portekiz, İspanya ve İsviçre'den oluşuyor.

-RÜŞVET NİÇİN VERİLİYOR?-

Sahra Altı Afrika'sında araştırmaya katılanların yüzde 67'si yetkililerle sorun yaşamak istemediği için rüşvet verdiğini söylerken, Arap dünyası ve Latin Amerika'da rüşvet sorunların çözümünün hızlanması, Asya-Pasifik bölgesinde insanların yüzde 35'i hakkı olan hizmeti almak için rüşvet verdiğini belirtiyor. Kuzey Amerika ve AB'de rüşvet verenlerin çoğu, niçin rüşvet verdiğini hatırlayamadığını kaydediyor.

Rapora göre, düşük gelirliler yüksek gelirlilere göre daha fazla rüşvet veriyor. Yoksul insanlar, kamu hizmetleri, sağlık hizmetleri ve eğitim gibi temel hizmetler için varlıklı insanlara göre iki kat daha fazla rüşvet veriyor. Raporda, son bir yılda 30 yaş altındaki kişilerin üçte biri rüşvet verirken, 51 yaş üzerindeki kişilerde bu oran üçte birin altına iniyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün politika ve araştırma direktörü Robin Hodess, kişilerin polisle rüşvet konusunda sıklıkla muhatap olduğunu ve bunun gerçekten kaygı verici olduğunu söyledi. Hodess, polise rüşvet vermenin 2006 yılından bu yana yaklaşık ikiye katlandığını, dünyada neredeyse üç kişiden birinin polisle rüşvet ilişkisine girdiğini kaydetti.

Uzmanlar, küresel finansal krizle birlikte insanların hükümetlere, bankalara ve ekonomik kuruluşlara güveninin zarar gördüğüne işaret ediyorlar.

-TÜRKİYE VE BALKAN ÜLKELERİ-

Rapora göre, Sahra Altı Afrikası ülkelerinde son bir yılda rüşvet verdiğini söyleyenlerin oranı yüzde 56 ile başı çekerken, Türkiye ve Balkan ülkelerinde (Bosna Hersek, Makedonya, Sırbistan, Kosova ve Hırvatistan) bu oran yüzde 19'a ulaşıyor.

AB ve Kuzey Amerika'da (ABD ve Kanada) ise bu oran yüzde 5 seviyesinde bulunuyor. Bu oran Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki ülkelerde yüzde 36, Bağımsız Devletler Topluluğu'ndaki ülkelerde yüzde 32, Latin Amerika ülkelerinde yüzde 23 ve Asya-Pasifik ülkelerinde ise yüzde 11 olarak kaydedildi.

Yolsuzluktan en fazla etkilenen alanlara bakıldığında Türkiye'de bu alanların özel sektör, kamu sektörü ve eğitim sistemi olduğu görülüyor.

Türkiye ve Balkan ülkelerinde yetkililerle sorun yaşamak istemediği için rüşvet verenlerin oranı yüzde 6, sorunların çözümünün hızlanması için yüzde 21, hakkı olan hizmeti almak için ise yüzde 15 olurken, niçin rüşvet verdiğini bilmeyenlerin oranı yüzde 53 ve niçin rüşvet verdiğini hatırlamayanların oranı ise yüzde 5 oldu.

Raporda, Türkiye ve Balkan ülkelerinde hükümetlerin rüşvetle mücadele çabalarının etkili olduğunu düşünenlerin oranı 2007 yılında yüzde 38 iken, bu yıl bu oranın yüzde 35'e indiği belirtildi. Türkiye ve Balkan ülkelerinde, rüşvetle mücadelede hükümet liderlerine güven oranı yüzde 17, sivil toplum örgütlerine yüzde 14, medyaya yüzde 11, uluslararası kurumlara yüzde 10 ve özel sektöre yüzde 2 oldu. Bu konuda hiç kimseye güvenmeyenlerin oranı ise yüzde 45 olarak hesaplandı.

Rapora göre, son üç yılda rüşvetin seviyesinin nasıl değiştiğine ilişkin soruya, Türkiye'de aynı kaldığını düşündüğünü söyleyenlerin oranı yüzde 17, düştüğünü söyleyenlerin oranı yüzde 26 ve yükseldiğini söyleyenlerin oranı ise yüzde 57 oldu.