Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) müfettişleri, kuruma gelen bir ihbar üzerine yaptıkları soruşturmada, Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hematoloji Kliniği’nde ‘ilaç yolsuzluğu’ tespit etti. Müfettiş raporlarına göre kliniğin şefi Prof. Dr. Orhan Ayyıldız, tüm reçeteleri eşine ait eczaneye yönlendiriyor, bazı ilaçları yazabilmek için tedavilerle ilgili prosedürlerde oynama yapıyordu. 

Müfettişler, Ayyıldız’ın 3 yılda 790 bin TL’lik haksız kazanç elde ettiğini rapor etti. Ancak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ve üniversite yönetimi kovuşturmaya gerek görmedi. Hatta Savcı, Ayyıldız’ı adeta ‘Robin Hood’a benzetti. Ayyıldız ise ‘kendisini çekemeyenlerin ürettiği bir komplo’ya uğradığını söylüyor. 

Her şey 2007’de Diyarbakır Emniyeti’ne gelen ihbarla başladı. Ayyıldız Eczanesi’ne ait araç içinde başka şahıslara ait çok sayıda sağlık karnesi ve ilaç kupürü olduğu iddia ediliyordu. Polis arabada 38 sağlık karnesi, 18 ilaç raporu, 33 vesikalık fotoğraf, 5127 ilaç kupürü ele geçirdi. 

Eşine yönlendirdi iddiası 
Soruşturma sürerken SGK’ye de bir ihbar geldi. İmzasız ihbarda Prof. Dr. Orhan Ayyıldız’ın klinikte yazılan reçeteleri eşi Dilek Ayyıldız’a ait eczaneye yönlendirdiği iddia ediliyordu. Bunun üzerine SGK, 2008’de soruşturma başlattı ve özellikle yatan hastalara ait reçetelerin bu eczaneden kuruma fatura edildiği ortaya çıktı. Sahte imzalı ya da imzasız raporlara dayanan ve tedavi planlarında olmadığı halde SGK’ye fatura edilen ilaçlara ilişkin kurumun 790 bin liralık zararı mevcuttu. Ayyıldız Eczanesi 1 Ocak 2007 ile 30 Haziran 2008 arasındaki 30 ayda 9 milyon 472 bin TL’lik reçete faturalamış, bu bedelin yüzde 90 kadarı da Prof. Dr. Ayyıldız’ın tek uzman olduğu klinikte yazılmıştı. Sonuç bölümünde ise zararın tahsil edilmesi talep ediliyordu. 

Kovuşturmaya gerek yok 
Rapor savcılığa gönderildi. Resmi Belgede Sahtecilik, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık suçlamasıyla açılan soruşturma 27 Haziran 2011’de tamamlandı ve işler tam da burada karıştı. Çünkü savcılık, SGK raporuna rağmen kovuşturmaya gerek görmedi. Savcı Ahmet Yavuz imzalı kararda, Orhan Ayyıldız ve ekibinin ilaçları sosyal güvencesi olmayan hastalar için kullanmış olabileceği belirtilerek bir nevi ‘Robin Hood’ yerine kondu. Dr. Ayyıldız’ın aklanmasıyla sonuçlanan süreçten geriye geriye 33 sayfalık bir yolsuzluk raporu kaldı. 

40 binde 19 sorun çıkmış 
Savcı, Dr. Orhan Ayyıldız’ın yazdığı ilaçların eşine ait eczaneden alınması konusundaki iddiaları, eldeki belgelerin yeterli olmadığı ve yeterli somut delil bulunmadığı gerekçesiyle yersiz buldu. Rektörlük tarafından yapılan soruşturmanın sonuç bölümünde ise Ayyıldız’ın hastada gelişebilecek komplikasyon ve bulgularda kötüleşme beklenmesi nedeniyle önceden yazmış olabileceği kanaatine varıldığı yazıldı. Böylece Ayyıldız, üniversite tarafından da aklanmış oldu. Görüşlerini aldığımız Orhan Ayyıldız ise “Çekemeyecek olanlar var” dedi. “Bu öyle enteresan bir sektör ki reçetelerin hiçbirinde benim direkt imzam yok. 30 ayda incelenen 40 binden fazla reçeteden 19’unda sorun olduğu iddia ediliyor. Bu aslında bir başarı” diyerek başına gelenleri kamuoyunda prestijini sarsmaya yönelik bir hareket olarak niteledi. Ayyıldız sorumlular hakkında yasal haklarının da saklı olduğunu ifade etti.