Ona neler demedik ki... 'Televole'yi başımıza sardı' dedik, 'bugünkü magazin haberlerinin müsebbibi' dedik, 'Medyayı çöplüğe çevirdi' dedik, 'Suyuna gitmeyen herkese ambargo uyguladı' dedik, 'Yayın yaptığı kanalı sevgilisinin emrine sundu' dedik. Bilumum şeyi söyledik... Ama hiç inkâr etmeyin; yapıştık o cama bir güzel seyrettik! Beğenelim ya da beğenmeyelim bir döneme imza attı; 'Maraba Televole' dönemini başlattı. Bir süre sonra da ekranda taklitleri boy göstermeye başladı. Baktı ki bütün eksiler onun hanesine yazılıyor, her hata ona mal edilmeye başlıyor, tuttu Uçankuş'u yarattı bu kez. "Üç sene sonra Uçan Kuş'lara dönerse iş; o da değişir. Yani Türkiye'de marka olmayı istemeyen, reddeden tek ekip biziz," dedi, noktayı koydu. Ve bir gün geldi, reyting sihirbazı, hayatındaki belki de 'en stratejik hata'yı yaptı. Nikâhı için, yayın yaptığı kanal Show TV'yi değil de rakibi Kanal D'yi seçince, Uçan Kuş ve Pazar Keyfi programları yayından kaldırıldı, haber medyada şok etkisi yarattı. Şu sıralar 17 milyon YTL'lik dava haberleriyle gündemde. Levent'te küçük bir TV binasına dönüşmüş Uçan Kuş'un üç katlı villasında uzun uzun konuştuk yaşadıklarını, 'Yoksa bir dönemin sonu mu geliyor?' diye tartıştık, hatta geriye dönüp günah çıkaracağı bir şeyler var mı diye baktık. "Ben bir şirket yönetiyorum artık. Yani şu haber şöyleymiş, öbürü böyle olmuş hiç ilgilenmiyorum. Millet bayılıyor, ölene kadar yapmak istiyor, yok böyle bir şey," diyor o. Evet, magazin piyasasını avcunun içinde tutan Can Tanrıyar söylüyor bunu. Neden söylüyor? Çünkü 1.5 ay sonra yayına geçecek yeni bir kanalın düğmesine basıyor.



-'Nikâhta keramet vardır' derler ama size pek uymadı bu! Başka bir kanalda nikâh yaptığınız için mi Show TV ile yollarınız ayrıldı sahiden?
- Bir kere ortada bir yanlış anlaşılma var. Ben Show TV'de çalışmıyorum, bizim bir şirketimiz var, burası minik bir televizyon zaten. Yıllardır Show'a program yaptığımız için böyle bir yanlış anlaşılma oluyor. Nikâhtan sonra da evet kavga çıktı aramızda. Şöyle söyleyeyim, Show'un patronajı benim başka kanalda nikâh yapmamı hazmedemedi. Ben de geri adım atmadım; 'pişman olmadığımı, yarın evlensem yine bir başka kanalda bunu yapacağımı' söyledim. Çünkü bizim programlarımızda bunu yapmanın çok ayıp olduğunu düşünüyorum, yani reyting için...

- Ne farkı var? Yine reytingi olan bir programda nikâh yapmayı tercih ettiniz. Niye kendi kendinize evlenmediniz, bunu ille de ekranda yapmanız mı gerekiyordu?
- Çok net bir nedeni var. Uzun zamandır Petek Hanım tarafından evlenme baskısıyla karşı karşıyaydım (gülüyor) ve dokuz senedir bunu idare ediyordum. Sonra 'kötü örnek oluyorsun' diye birçok kesimden tepki almaya başladım. Hatta Türkiye'de, ben bunu bilmiyordum, yaklaşık bir milyon nikâhsız yaşayan çiftin olduğunu ve bunların en çok örnek gösterdiği adamın ben olduğumu öğrendim.

- Nereden öğrendiniz?
- Bunu bana RTÜK Başkanı söyledi! Böyle bir sorumlulukla karşı karşıya olduğumu, bunun ciddi bir şey olduğunu söyledi. O zaman da ben, evlenmekten kaçamadım ama şöyle bir problemimiz olacaktı; yıllardır gazetecilik yapınca insanın olağanüstü bir çevresi oluşuyor. Spor çevrem var, sanatçı çevrem var, siyasilerle aram çok iyidir...

- 'Bunun altından kalkamam,' dediniz siz de, öyle mi?
- Evet! Bu insanları yapacağımız düğünde asla mutlu edemeyeceğimize emindim, başıma bir ton dert gelecekti, bu da benim gözümde dağ gibi büyüdü. O yüzden Petek Hanım'a Gidelim Fransa'ya, sessiz sedasız evlenelim," dedim. O da "10. evliliğimi mi yapıyorum, gelinlik giymeden, davul zurna olmadan niye kaçamak evlilik yapayım?" dedi. Sonra da öylece kaldı bu evlilik olayı. Ta ki Beyaz, Petek'i programına davet edene kadar... Birdenbire aklıma geldi orada nikah yapabileceğimiz. Ama tabii bunu orada yapmamın problem olacağını da biliyordum.

- İyi de bile bile niye yaptınız bunu, niye kaşındınız?
- Her şeyin bir devri vardır bana göre, uzun zamandır yeni bir şeyler yapmak istiyordum, fakat paramızı alamadığımız için yapamıyorduk. Birkaç kez "Paramı pulumu verin, yeni şeyler üretelim" dediğimde hep "Hayır" cevabı aldım.

- İş inada bindi yani öyle mi?
- Hayır kesinlikle öyle değil! 'Reyting için, reyting uğruna' lafını kendime hiçbir zaman yediremeyeceğim için, başka kanalda yapılmasını istedim nikâhın. Bu kutsal bir şey, hayatta her şey iş değil ki!

- Programlarınız yayından kaldırılınca "Bu aşırı tepki niye" diyerek kanal yönetimiyle konuşmadınız mı peki?
- Karamehmet grubunun, Doğan grubuna karşı inanılmaz bir takıntısı varmış bunu öğrendim...

- Ne olursa olsun, reyting makinesi bir ekibi neden ellerinden kaçırsınlar sırf nikâh yüzünden?
- Ben onlara 'ne kadar abarttıklarını' söylediğimde bu cevabı aldım. Yani ne kadar Beyaz Show'da nikâh yapmış olsam da, algılama şu; 'Bizim Can'ın nikâhının ev sahipliğini Kanal D nasıl yapar?' Bana ifade edilen bu. Patronajın takıntısı yani... Biz de hiç olay çıkarmadık, 'Tamam' dedik, paramızı verin. Belki aynı durumda ben de onlar gibi davranabilirdim ama 'evlilik kutsal bir şey' der, fren yaptırırdım kendime.

- 17 milyon YTL'lik alacak davası açıldı. Bu nasıl bir rakamdır, söyler misiniz?
- Şöyle söyleyeyim, 'öfkeyle kalkan zararla oturur' diye bir şey var. Bu nikâh olayı olduğunda bizim şirketimizle o şirket arasında bazı sözleşmeler olduğunu unuttular. İki şirket anlaşmış; yani bu Can'ın anlaşması değil artık! Burası Uçan Kuş Medya Hizmetleri Anonim Şirketi. Onlar tek taraflı fesih yoluna gittiler, otomatikman bunun zararlarını da tazmin etmeleri gerekiyor. Borçları için yaptığımız protokolü de bozdular. Protokol iptal olunca bu alacağımız ortaya çıktı. Davamızı açtık, bir sene falan sürer sanırım.

- Peki kaç yıllık paranızı ödemediler?
- Yaklaşık fasılalarla üç yıl. Ödediğim vergi miktarı bu dönemde 6 trilyon 400 milyar. Yani vergi konuşunca, bu alacaklar insana şey gibi geliyor ama değil.

- Üç yıl içinde hiç itiraz etmediniz mi bu duruma?
- Kaç defa gittim, senetler geri gidiyor, bir daha, bir daha. Bu arada bırakıp gitseniz paranızı hiç alamayacaksınız!

SABAH