'BU İŞİN SOSYOLOJİK BOYUTU VAR'

Buket Aydın'ın, "Üç büyük takımı çalıştırmamış olmak içinizde ukde midir?" sorusuna Yılmaz Vural, şöyle yanıt verdi:

"Orda olsam çok katkım olur onlara. Bu işin bir sosyolojik boyutu var. Çünkü bizde müşteri, taraftardır. Siz iyi uygulayacaksınız, onu mutlu edeceksiniz. O da gelecek kulüpten forma, atkı vs. alacak. Çok seyreden olduğu için kulübe para kazandıracak. Dünyada hangi aktivite buna siyaset ve din de dâhil, bu kadar farklı insan gruplarını bir araya getirebiliyor? Müslümansanız Müslüman gelir. Hristiyansanız o gelir toplantınıza. Sağcıysanız, solcuysanız, muhafazakârsanız sizin gibi düşünenler gelir. Ama buna hepsi geliyor. Ne renk, ne ırk, ne din, ne sosyoloji, ne siyaset hiçbir şey engelleyemiyor. Dışarı çıktıktan sonra herkes kendi düşüncesi doğrultusunda bir şeyler olduğunda tepki gösterebiliyor. Böyle bir iş yapıyoruz biz. Futbol tamamen bir spor diye bakılmaması gereken çok önemli sosyal bir olaydır. Bunu yönetmek çok iyi bir yönetilmişlikle olur.

'BUNU KİMSE KİMSEYE ÖĞRETMİYOR'

Bakın rektörle öğrenci yan yana, holding sahibi ile işçi gol oluyor birbirlerine sarılıyorlar. Bir bilse holding sahibi işçi olduğunu, titrer bana sarıldı diye ürker. Ötekisi bilse belki sarılmaz. Böyle birleştiren kaynaştıran bir olayı o kadar sahipsiz ellere, eğitimsiz insanlara bıraktık ki... Yani toplumu idare ediyorsunuz bu aktivite ile. Düşünün A Milli Takım ile dünya 3'üncüsü olduğumuz dönemi, kutlamaları... Oraya gelenlerin içerisinde başı açık da kapalı da her türlü renk vardı. Bu kadar başka bir aktivite birleştirebilir mi insanları? İşte bunu kimse kimseye öğretmiyor. O taraftarın ne istediği, hangi oyundan mutlu olacağı, neden bu takımı tuttukları... 'Yabancı antrenör Türkiye'de yapamaz' dediğimde sanıyorlar ki 'Onların yerine bunlar geliyor da onun için duygusal bir tepki veriyor'. Asla değil.

'YILMAZ VURAL'I GETİRMEMEKLE HATA YAPIYORLAR'

İddia ediyorum Yılmaz Vural'ı getirmemekle hata yapıyorlar. Ben Trabzon'dan ayrıldığımda çok fazla sayıda insan 'Ne olur dur burada, gitme' diye havaalanına kadar peşimden bırakmadılar. Başarısız olduğumuz dönemler de oluyor. Kaybediyorsunuz, hep kazanmak diye bir şey yok bu işte. Getirin kardeşim adam bu kadar iddialı konuşuyor. Bunu bir cahil cesareti ile söylemiyorum. Kendi doluluğumu, ne yapacağımı, ne yapamayacağımı çok iyi biliyorum. Yaşım da oldu 65. Ne zaman geleceğiz kardeşim biz buralara? Bunun öbür dünyası ile yakınlaşmak üzereyiz. İşi espriye alıyorlar ama bir şey kaybetmezler."