DİYARBAKIR E Tipi Cezaevi'nde aldığı ömür boyu hapis cezasını çeken PKK'nın eski elebaşlarından Şemdin Sakık, 2005 yılında yazdığı kitapta tarif ettiği `Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın adını ilk kez 20 Nisan'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektupta açıkladı.

Mektubu kendisine ait internet sitesinde de yayımlayan Şemdin Sakık, kendisiyle birlikte cezaevinde yatan ancak pişmanlık yasasından yararlandırılmayan kerdeşi Arif Sakık için yardım talebinde bulundu. Mektubuna, `Sayın Başbakanım' diye başlayan Sakık, 30 yıldır sürüp giden şiddet ortamının sona erdirilmesi gündeme geldiğinde, tek çözüm yöntemi olarak görülen, genel affın tartışıldığını belirtti. Sakık, PKK'lıların pişmanlık yasasının kime ne oranda yaradığını çok iyi bildiklerini ileri sürerek, "Sorun, dağdakilerin yasaları bilmeyişinden değil, aksine çok iyi bilmelerinden kaynaklanıyor. İsimleri değişik de olsa yasaların tümünde pişmanlık ibaresinin olduğunu açıkça görüyorlar. Öncelikle kabul etmedikleri bir husus budur. Zira yasadan yararlanmak için arkadaşlarını tutuklatma ya da ölümlerine sebebiyet vermeleri gerekiyor. En önemlisi de yasaların olduğu gibi hayata geçirildiğine inanmıyorlar" dedi.

`BENİ TÜRKİYE'YE GETİREN EKİBİN BAŞINDA YEŞİL VARDI'

Başbakan Erdoğan'a yazdığı mektubunda PKK'dan ayrılması ve Türkiye'ye getirilme sürecini de anlatan Şemdin Sakık, daha önce yazdığı kitabında ismini vermeden tarif ettiği Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın bu kez adını verdi. Sakık, şunları yazdı:

"Ben 15 Mart 1998'de örgütten ayrılıp KDP peşmergelerine sığındım. Orada bulunan kardeşim Arif Sakık'la bir ev kiralayıp normal yaşama geçtik. Bu sırada KDP ve Türk yetkililer, Türkiye'ye getirilmemiz için bazı görüşmeler yapıp anlaşmışlar. 13 Nisan 1998'de başlarında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın bulunduğu beş kişilik bir ekip bizi Kuzey Irak'tan alıp Silopi'ye getirdi. Silopi'de tutulduğumuz üç saat boyunca öldüresiye dövüldük. Bu sırada birisi işkence gördüğümüz odanın kapısını çalıp içeri girdi ve `Ankara'dan talimat var, bu kişiler öldürülmeyecek ve en kısa sürede mahkemeye çıkarılacaklar, onları artık dövmeyin' dedi."

`ŞİİR OKUDUĞUNUZ İÇİN ÇEKTİĞİNİZ 4 AYLIK CEZA ZOR GELMİŞ OLMALI'

Şemdin Sakık, Başbakan Erdoğan'a yazdığı mektupta Erdoğan'ın Siirt'te okuduğu bir şiirden dolayı 4 ay cezaevinde yatmasını da hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:

"Sayın Başbakan'ım, insan suçsuz olduğuna inanıyorsa, ceza çekmek iki, hatta üç kat zorlaşır. Kardeşim 11 yıldır bu zor cezayı çekiyor. Tabii bunun ne kadar zor olduğunu ancak haksız yere ceza yatanlar bilirler. Bir şiir okuduğunuz için çektiğiniz dört aylık ceza zor gelmiş olsa gerek. Kardeşim suçsuz yere yatıyor. Ben yasalara karşı suç işledim, işlediğim suçun öngördüğü cezayı aldım, aldığım cezaya hiçbir itirazım da yoktur. Zaten cezamın yarısını çekmiş bulunuyorum, ömrüm yeterse kalınını da çekerim. Ama kardeşim işlemediği bir suçtan dolayı iki ceza çekiyor. Ben, `11 yılım gitti, geriye 19 yılım kaldı' diyerek kendimi umutlandırıyorum. Onun ise hş lş günü gününe çekmesi gereken 30 yılı var."

`KEMİKLERDEN ÖNCE BUNLARA EL ATMANIZ GEREKİYOR'

Şemdin Sakık mektubunda, bir yerde yangın çıktığında itfaiyecilerin önce canlıları kurtarmaya, sonra ateşi kontrol altına almaya ve daha sonra ölülerden geriye kalan kemikleri toplamaya koyulduklarını ifade ederek, kardeşi için şu çağrıda bulundu:

"Elbette yangını kontrol altına almak ve kemikleri toplayıp sahiplerine teslim etmek önemlidir. Ama öncelikle hayat kurtarmak daha önemlidir. Şu sıralar geçmişte kalma haksız uygulama ve cezalandırmalar sonucunda binlerce insan cezaevlerinde çürüyor. Benim kardeşim de bunlardan biridir. Kemiklerden önce, bunlara el atmanız gerekmiyor mu? Önce haksız yere ceza yatanları kurtarmanız gerekmiyor mu? Sayın Başbakan'ım, tüm bunları geçmişi kaşımak için yazmadım, sadece kardeşime yapılan haksızlığı ortaya koymak için yazmak zorunda kaldım. Tek amacım, kardeşime yapılan haksızlığa son verilmesini sağlayan bir formülün bulunmasıdır. Bir biçimde pişmanlık yasalarından yararlandırılarak tahliyesi sağlanabilir diye düşünüyorum. Saygılarımla arz ederim. 20 Nisan 2009"