Sibel SANCAKLI

'Dünyanın tek seferde yapılan en büyük tıbbi cihaz ihalesi' yerli üreticinin tepkisini çekiyor. Üreticiler, Sağlık Bakanlığı'nın ihtiyacı olan MRG (manyetik rezonans görüntüleme), BT (bilgisayarlı tomografi), USG (ultrasonografi), DR (dijital röntgen) ve HBM (hasta başı monitör) cihazlarının tedariki ve ilgili cihazların kritik bileşenlerinin ülkemizde üretilmesinin hedefl endiği söylenirken, “yerelleştirme” gerekçesiyle ilk adımları atılan ihalenin gelinen noktada bu amaçtan uzaklaştığını savunuyor. Hazırlanan şartnameyle binlerce tıbbi cihazın hazır alım ve montaj yoluyla 2020 yılına dek ithal edileceği, yerli üretim kısmında bugün sözleşme imzalansa dahi üretimin ancak 2020 sonunda başlayabileceği ifade ediliyor.

Sağlık ve Sanayi Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleştirilecek olan ihalenin önce 4 Temmuz'da yapılacağı duyurulmuş, daha sonra 24 Temmuz'a ertelenmiş, bu ihaleye de Philips ve General Electric'in de aralarında olduğu 20 firma başvurmuştu. Sonrasında ihale 31 Ekim tarihine ertelenmişti.

Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği (TÜDER) Başkanı Mustafa Daşçı, yerli üreticilerin ihaleyle ilgili kaygılarını anlatırken, ihale şartnamesinin 10'uncu maddesine dikkat çekti. Daşçı şunları söyledi:

“Türkiye'de üretim yapabilen “yerli malı” belgeli firmalar olduğu halde, ihale şartnamesi bazı cihazları diğer bazı cihazlarla paketliyor. Yani dijital röntgen ve hastabaşı monitör cihazını yerli firmalar üretebiliyorlar. Ancak bu cihazlar MR cihazıyla paketlenmiş durumda. MR cihazını da yerli firmalar üretmiyor. Böylelikle bütün cihazların yabancı firmalardan alınacağı ortaya çıkıyor. İhale şartnamesindeki 'kısmi teklife kapalılık' koşulu bunu getiriyor. Neden yerli sermaye ve bilgi birikimi ve tecrübesiyle üretebilecek bilim adamlarının önü kapatılıyor? Bakanlığın oluşturduğu komisyonla tıbbi cihazların yüzde yüzde 54'ünün Türkiye'de üretileceğine dair bir rapor hazırlandı. Ancak sunulan şartnamede 2 yıl tıbbi görüntüleme cihazlarını ithal etme izni veriliyor. 2 yıllık talep de Türkiye'nin 5 yıllık ihtiyacına tekabül ediyor. Bu da demek oluyor ki 10 yıllık ihale sürecinde, 2 yıl hiç Türkiye'de üretimle ilgili bir şey yapılmayacak ve 5 yıl sonra bu süreç başlayacak.”

Yerli üretici rekabete geriden başlıyor

Sektörde son yıllarda yerli üreticinin zaten dezavantajlı olduğu kaydedilirken, Mustafa Daşçı, dünya genelinde yerli üretimi yönetmelik ve kanunlarla minimum yüzde 20 avantajlı hale getiren ülkelerle rekabet etmeye çalıştıklarını söyledi. Daşçı, “Minimum yüzde 36, maksimum yüzde 45 geriden başlıyor rekabete yerli üretici. Kendi ülkemizde yabancı muamelesi görüyoruz. Belli ülkelere mal satabilmek için oranın belgelendirme kuruluşlarından belge alabilmek için milyonlarca lira ödüyoruz. Ama bizim ülkemizde CE belgesi olan geliyor, satıyor ve bizden daha iyi konumda” ifadelerini kullandı.

Türkiye'de 'üretilmeyen kısımlar' için teknoloji transferi yapılsın

Son 10 yıldır Sağlık Bakanlığı'nın toplu alımlarının yerli üreticileri zor durumda bıraktığına değinen Dijital Radyoloji Sistemleri (DRS) firma sahibi Yavuz Murat Yağmur da, “Yaklaşık son 4 yılda, 500 milyon dolarları geçen ihaleler yapıldı.Yerli firmalar bu ihalelerde söz sahibi olamadı. Şehir hastaneleri projeleri de dahil olmak üzere yerli üretici masaya oturtulmadı” dedi. Yağmur, yurtdışından gelen firmaların dahi, “Siz burada üretim yaparken neden bizi davet ediyorlar?” diye sorduklarını ve bu durumu şaşkınlıkla karşıladıklarını belirterek, ülkede var olan bir üretimin teknoloji transferinin asla mümkün olmaması gerektiğini savundu. Yağmur, sözlerine şöyle devam etti: “İlle bir teknoloji transferi yapılacaksa biz firma olarak yüzde 70'ini üretiyoruz. Ülke olarak üretilmeyen kısımların teknoloji transferini yapmalıyız.”

'10 yıl piyasadan yok olmak demek'

Bilişim ve teknoloji ile birlikte sağlık hizmeti üretebilmek hedefi bulunan ve işin özellikle yazılım kanadında yer aldıklarını kaydeden bir yerli üretici de ihale kapsamında gerçekleştirilecek alımlarla ilgili şunları söyledi: “İhale kapsamında yer alan 5 kalemlik işin içerisinde, yoğun bakım hasta başı monitör teknolojisi tarafında üst düzey monitör teknolojisi üreten kısımdayız. Bu alımın içerisindeki miktarlar baz alındığında önümüzdeki 10 yıl kendi ülkemizdeki piyasada varoluşumuzun yok oluş anlamına geldiğini söyleyebilirim. Dolayısıyla uluslararası rekabette de ihracatımıza da engel oluyor.” Sektör temsilcileri, kamu otoritelerinin milli ürün, yüksek teknoloji ve bilişime destek söylemlerinin arkasında durmalarını beklediklerini ifade ediyor.

'Hareket edemeyecek duruma gelinebilir'