Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün,  “Yerli otomobilin de en az 2-3 modelle ortaya çıkacağına, şu anda üretilen otomobillerle aynı teknoloji ve konfora sahip olacağına inanıyorum” dedi. Ergün, projenin tüm kesimler tarafından sahiplenildiğini ve bunun çok önemli olduğunu söyledi.
 
BİLİM Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’nin otomotiv üretiminde 50 yıllık deneyimi olduğunu belirterek, “Bugün Türkiye’nin bir yerli bir otomobil markasının olmaması, Türkiye’nin bunu yapamamasından değil, yapmak istememesinden kaynaklanıyor. Şu anda gündemde olan yerli otomobil hedefi gerçekçi, ulaşılabilir bir hedef. Çünkü herşeyden önemlisi projeye tüm kesimler sahip çıkıyor, bir rol üstlenmek istiyor” dedi. Ergün, “Şuna inanıyorum ki üreteceğimiz yerli otomobil alelade bir şey olmayacak, mevcut ürettiklerimizle aynı teknolojiye, tasarım gücüne, konfora sahip olacak. İlk etapta pazara en azından 2-3 modelle çıkacaktır” diye konuştu.
 
İlk etapta yüzde 20 pay
 
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) üyeleri ile bir araya geldiği toplantıda konuşan Ergün, dünyada bin kişiye 140 otomobil düştüğünü, Türkiye’de ise bu rakamın 130 olduğunu belirterek şunları söyledi: “Türkiye’de büyüyecek daha çok yer var. Bu yıl otomobil satışları 600 bini geçecek. Önümüzdeki birkaç yıl içinde iç pazarın 1 milyon rakamını yakalayacağını öngörüyoruz. Türkiye’de otomobil iç pazarının üçte biri Türkiye’deki üretimden, üçte ikisi ithal otomobilden karşılanıyor. Kendi iç büyük pazarımızı görmezden gelmemeliyiz. Üreteceğimiz yerli otomobil orta gelir gruplarının rahatça ulaşabileceği bir otomobil olacak. İlk etapta bunun pazardan yüzde 20 pay alabileceğini yani 200 bin otomobil satışına ulaşacağını düşünüyorum.”
 
İsteklilerle görüşülecek
 
Türk markası otomobilin dış pazarlara satış imkanın da bulunduğunu kaydeden Ergün, “Bu haliyle ortaya çıkan pazar potansiyeli bir fabrikayı ayakta tutmaya yetecektir. Ayrıca Türkiye’nin komşu ülkelerine bu otomobili satma şansı var. Daha şimdiden işbirliği için teklifler geliyor” dedi. Özel sektörle yürütülen işbirliği çalışmalarına ilişkin olarak, Otomobil Sanayii Derneği’nin (OSD) 15 Eylül’den sonra kapsamlı bir rapor açıklayacağını hatırlatan Ergün, “Bu konuda istekli olan işadamlarımız var. İsteklilerle bu raporu aldıktan sonra bir araya geleceğiz. Yol haritasının çıkarılması ondan sonra kolay” diye konuştu.
 
Kamu alımlarında öncelik
 
Bünyesinde bir çok markayı bulunduran Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği’nin de (OYDER) yerli otomobilde pazarlama ağının önemli bir unsuru olarak görev almaya hazır olduğunu ilan ettiğini hatırlatan Ergün, şunları söyledi: “Bu çok olumlu bir yaklaşım. Bu otomobilin en büyük alıcısı belki kamu olmayabilir. Ama kamu araç satın alırken yerlilik oranı en yüksek olan bir aracın satın alınmasını doğal olarak ön plana alacaktır.”
 
Ortaklık kurulabilir
 
SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aldulkadir Konukoğlu’nun yerli otomobil üretme konusunda istekli olduğunu açıklaması ile ilgili olarak “Abdülkadir Bey zaten iş makinesi üretimi yapıyor. Otomotiv sektörüne de yabancı değil” diyen Nihat Ergün, şöyle konuştu: “Başkaları da olabilir, bir konsorsiyum (ortaklık) olabilir, çeşitli işbirliklerine gidilebilir. Çok geniş seçenekler var. Bunların üzerinde tek tek duracağız.”
 
Türkiye’nin resesyona girmesi söz konusu değil
 
NİHAT Ergün, dünyadaki ekonomik durgunluk tehlikesinin Türkiye’ye etkisine ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Türkiye’nin bir resesyona girmesi bugün itibariyle söz konusu değil. Türkiye, hesabını kitabını dünyadaki bu gelişmeleri de dikkate alarak yapıyor. Merkez Bankası’nın üst üste aldığı kararlarla ilgili Türkiye’de önemli tartışmalar yapıldı. Sonradan doğru olduğu görüldü. Türkiye ekonomisinin durgunluğa girmesine rıza gösterecek yaklaşım içinde olamayız.”
 
Türkiye’nin hiçbir bilim adamını kenarda köşede bırakma lüksü yok
 
TÜRKİYE Bilimler Akademisi (TÜBA) ile ilgili tartışmalara da değinen Nihat Ergün şu değerlendirmeyi yaptı:
 
TÜBA’ya zenginlik kazandırmak için üye olan bilimadamı sayısını artırdık. Tartışmalar çıktı. İdeolojik mi ‘orası ele mi geçiriliyor, şöyle mi yapılıyor böyle mi’.  Herkes biraz sabırlı olsa görülecek.
 
Türkiye’de kenarda köşede kalmış bilim adamları var. Bizim zenginliğimiz petrol gibi doğalgaz gibi yer altında değil. O nedenle bizim hiç kimseyi hele de düşünceleri ve inancı nedeniyle zayi etme lüksümüz yok. Bir bilim adamı istediği kadar sağcı, solcu, liberal olsun, bilim adamıysa önü alabildiğine açık olacak.
Amacımız TÜBİTAK’ta daha çok teknolojik araştırmalara ağırlık vermek TÜBA’da da temel bilimlerdeki araştırmalara ağırlık vermek. TÜBA’da mevcut üyeler görevlerine devam ediyor, ilaveten YÖK’ün kontenjanı var, Bakanlar Kurulu da üye verecek. Bu üyeler, gerçek bilim adamı ölçüsüne sahip kişilerden oluşacak.