Kılıçdaroğlu'nun ılımlı mesajları, Baykal'ın açıklaması, ortamı daha sükunetli kıldı. Fakat kırk sekiz saat öncesinde, birbirini ağır sözlerle eleştiren 'aktörleri', dün fiziken bir araya getirmeyi başaran, Bülent Ecevit'in hatırasına duyulan kolektif saygı oldu.

Toplantıdan önce Akşam Gazetesi'nden Çiğdem Toker Hakkı Süha Okay ile görüştü...

Krizle birlikte, Kılıçdaroğlu'nun parti yönetimi dışında bıraktığı Hakkı Süha Okay, referandum kampanyası boyunca, CHP Genel Başkanı'yla dere tepe dolaşan tek isimdi. Bu tabloya rağmen eleştirel bir ifadenin yansıması olarak 'Önder Sav ekibi' olarak görüldü, anıldı. Kılıçdaroğlu'nun çağırıp iptal ettiği son PM'yi yönetmesi, günün sonunda da yeni MYK dışında kalması, bu algıyı pekiştirdi.

Bu yüzden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın MYK listesini tüzüğe uygun bulan açıklaması için hukuk yoluna gidilip gidilmeyeceği kadar; kendisine dair algıları ve gerçekte neler hissedip düşündüğünü de merak ediyordum.
Okay, burukluğunu gizlemedi.

En çok da 'politbüro' tabirini içine sindiremediğini paylaşırken, 'İnternet medyasındaki karalamalara' özel bir vurgu yaptı. 'İki buçuk yıl grup başkanvekilliği yaparken, Meclis'te tek başıma gece nöbetleri tutarken politbüro değildim de son beş ayda mı politbüro oldum?' dedi.
Bu sözleri üzerine, üç gün öncesine kadar çok yaygın konuşulan o konuyu, 'konuşulduğu gibi' sordum:

'Sizin Önder Bey'in gönlündeki genel başkan adayı olduğunuz, Kılıçdaroğlu'nun zayıflatılmasının ardından, sizin partinin başına geçeceğiniz senaryosu?'
Hakkı Süha Okay'ın verdiği yanıt şaşırtıcıydı. Önce yazmamamı rica etti. Gerekçesini ise 'Bu bile yanlış anlaşılır, yorumlanır. Tamamen yalan haberleri yalanlamanın bile hiç anlam ifade etmediği durumlarla karşılaşıyoruz' diye açıkladı. Ancak söylentinin ağırlığı karşısında, yanıtının gerçeği yansıtması açısından önemini vurgulayarak, yazmak konusunda ısrarcı olunca izin verdi.

Şuydu cevabı:
'Ben Kemal Bey'e bir taahhütte bulundum. Bu birlikteliğimizi, senin başbakan olmandan yana kullanacağım dedim. Kendisine (Kılıçdaroğlu'na) sorabilirsiniz. Doğrulayacaktır. Peki açık açık bu taahhütte bulunan birisi kendisi için genel başkanlık düşünebilir mi? Düşündürür mü?'

Okay'a Kılıçdaroğlu'na bu taahhüdü 22-23 Mayıs Kurultay sürecinde mi verdiğini sorduğumdaki cevabı ise daha ilginçti: 'Hayır daha önce. Biz iki buçuk yıl boyunca birlikte grup başkanvekilliği yaptık.Çünkü ben realist bir insanım. Kemal Bey'e gösterilen ilgiyi sevgiyi görüyorum. Biliyorum.'

Peki dedim Okay'a 'Ne olsa bu kırılma yaşanmazdı?'

'Tüzük kurultayı yapabilseydik. Beni en çok üzen konu da bu zaten, Sanki biz bu tüzüğün antidemokratik olduğunu yeni fark etmişiz, iki buçuk yıldır hiç ses çıkarmıyoruz gibi. Oysa Deniz Bey'in talimatıyla kurulan 10 kişilik tüzük komisyonunda aralarında benim de bulunduğum sekiz kişi, bu tüzüğün ne kadar antidemokratik olduğunu anlatmıştık.'
'Başsavcının son yazısı yargıya taşınacak mı?' soruma şu karşılığı verdi Okay: 'Hukuken mümkün olabilir. Çünkü Başsavcılık, Siyasi Partilerin üzerinde bir onay makamı değil. Buna rağmen, bu yola Hakkı Süha Okay gitmeyecek. Yeni tartışmalara hiç gerek yok. Benim CHP'liliğim, bütün isimlerin önünde gelen bir anlayışı yansıtıyor.