Nobel ödüllü ekonomist Roubini"nin, Arpitha Bykere ile birlikte Forbes dergisi için kaleme aldığı yorumda, bir zamanların güçlü ekonomilerinin, son 75 yılın en derin resesyonundan büyük yaralar aldıklarına dikkat çekildi.

Roubini ve Bykere, aynı zamanda, kriz sürecinde uygulanan teşvik programları ve vergi indirimlerinin, İngiltere, ABD gibi ülkelerin mali yapılarını kötüleştirdiğine dikkat çekti.

Öte yandan, yazarlar bu durumun düzeltilmemesi halinde yatırımcıların bu piyasalara olan güvenlerini kaybedeceğini ve kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkelerin kredi notlarını düşürmeye devam edeceğini dile getirdi.

Roubini ve Bykere, makalede “Ekonomik krizin etkisi, mali yapılarında daha önceki dönemlerde de sorun yaşayan, gevşek para politikaları uygulayan ve balonların şiştiği sırada mali reformlar gerçekleştirmeyen ülkeleri daha fazla etkiledi” değerlendirmesini yaptı.

Bununla birlikte, zayıf ekonomik iyileşme ve yaşlanan nüfusun özellikle İngiltere, ABD, Japonya gibi gelişmiş ekonomilerin ve Euro Bölgesi"ndeki pek çok ülkenin borç yükünü artıracağına dikkat çekti.

TERS ETKİ YARATABİLİR

“Bu hükümetler 2008 ve 2009 yıllarında, finansal sistemlerine destek olmak ve yatırımcıların ekonomilerine yönelik endişelerini bastırmak için “ne gerekiyorsa yaptı. Ancak ülkelerin gevşek para politikalarını devam ettirmeleri yatırımcıları sakinleştirmenin aksine daha da kaygılandırabilir” diyen ekonomist, para politikalarının sıkılaştırılmaması durumunda, yatırımcıların bir zamanların “güvenli cennetlerini” terk etmeye başlayabileceğine işaret etti.

Yazarlara göre, pek çok merkez bankası 2010 ile birlikte, likidite desteklerini çekmeye başladı. Ancak Yunanistan, İrlanda, İngiltere gibi ülkelerde hükümet finansmanına duyulan ihtiyaç devam ediyor.

Roubini ve Bykere, piyasaya sürülen paralar ve artan borç işlemlerinin gelişmiş ekonomilerde enflasyon beklentilerini artırdığına dikkat çekerken, hükümetlerin önlem almaması durumunda, yatırımcıların son yıllarda daha çekici hale gelen gelişmekte olan piyasalara kayabileceği uyarısını yaptı.

“İngiltere, İspanya, Yunanistan ve İrlanda mali yapılarındaki dengesizliklere çözüm bulunmaması durumunda, ülke borcunu ödeyememe riskiyle karşı karşıya kalacak” diyen uzmanlar, Euro Bölgesi"ndeki bazı ülkelerin, ellerindeki varlıkları satarak borç oranlarını azaltmaya çalıştığına dikkat çekti.

Roubini ve Bykere, Almanya gibi mali yapısı güçlü ülkelerin, resesyon nedeniyle mali yapılarında dengesizlik artmış olsa bile, borç oranlarını dengeleme olasılığının daha yüksek olduğunu belirtti.

Bununla birlikte, yazarlar ABD ve Japonya"nın yatırımcıların güvenini kaybedecek en son ülkeler olduğunu dile getirdi ve “Dolar, merkez bankalarının en çok tercih ettiği rezerv ve ABD dünyanın en derin borç piyasasına sahip. Japonya ise dünyanın en büyük kredi vereni” değerlendirmesini yaptı.

Ancak iki uzman ülkelerin gerekli mali reformları gerçekleştirmemesi durumunda, yatırımcıların bu ülkelere yönelik endişelerini artırabileceğine dikkat çekti ve “ABD büyük bir borç yükü altında ve yaşlanan bir nüfusu var. Bununla birlikte ekonomisi zayıf bir iyileşme sürecinde ve cari açık riski devam ediyor. Japonya"nın yaşlanan nüfusu ve ekonomisinde son zamanlarda yaşadığı durgunluk ülke için tasarruf oranını azaltıyor” değerlendirmesini yaptı.

Roubini ve Bykere, gelişmiş ülkelerin hükümet harcamalarını kesip, vergileri yükselterek en geç 2011 ya da 2012 yılları arasında ekonomilerini sağlamlaştırmaya başlamak zorunda olduğuna dikkat çekti./vatan