Selanik'e gitmek istiyordum. Bütün hava raporlarına da baktım, kapalı ve yağmurlu gözüküyor. 'Ama dur bakalım, belki açar' diyerek uçağı kaldırdım. Her şey çok çabuk oldu; yükseldim. Bulut tabanı iyice çökmüş, "Aaaa amma bulutluymuş hava" dedim şak, bir baktım bulutun içindeyim; girdim içine. Her yerim gri, görüşüm sıfır. "Bir dakika, ne oluyor" derken, vertigo olur çakılırsın. Bir baktım, düz gitmiyorum; sola doğru yatmışım ve aşağıya doğru gidiyorum. O anda korkuyla levyeyi bir çektim ve yukarı tırmandım, bulutların üzerine çıktım, 2000'li fitlerdeyim. Aşağı inemiyorum, altım bulut. Buluta nereden gireceğimi bilemiyorum. Girsem, dağ olur, tepe olur, kule olur... Hazerfan'a geri dönmeye karar verdim. Artık bütün resmi konuşmayı bıraktım, kulede Ramazan abim var, "Ramazan abi ne yapacağım ben" dedim. Konuşamıyorum da sesim de titriyor... Bulutun içinde yine kayboldum. Neyse zar zor meydanı gördüm ve indim" dedi.(bugün)