Değerli Aydın Post okuyucuları,
Gezmek, yeni yerler, yeni insanlar görüp tanımak insanın ufkunu genişletir ve yaşamını renklendirir. Gezmek bilgi ve görgü arttırmak, gözlem yapmak demektir.

Pandemi dolayısıyla Mart 12’den u yana herkes gibi bizler de oturmaktayız. Bu konu özellikle seyahat acenteleri için geçerlidir. Tvlerde bangır bangır konuşma ve program düzenleme dışında ne bir icraat var ne de bir insan derdine merhem sürme var. Birçok turizm çalışanı hala cepten yemeye devam ediyor. Maddi olarak kimi Eylül’e kadar dayanabilirim der kimi Temmuz sonuna kadar dayanabilirim der. Ben de bu konuları daha fazla dinlemek ve yazmak istemediğimden sizleri her yıl yapılan yayla şenliklerine götürmek istedim. Ama bu yıl şenlikler nasıl olur bilemiyorum.


Yayla şenlikleri denince akla ilk olarak Gümüşhane gelir.  Karadeniz bölgesinde en çok yaylaya sahip illerimizden bir tanesidir. İl genelinde 323 adet yerleşim biriminin her birinde en az bir yayla olmak üzere toplam 450 yaylası mevcuttur. Çevresindeki yaylaların merkez konumunda olan ve ilin kuzey kesiminde yer alan ünlü yaylaları Kadırga Yaylası, Zigana Yaylası, Cami Boğaz Yaylası, Sultan Murat Yaylası, Alacapazar Yaylası, Güvende Yaylası, Kazıkbeyli Yaylası, Taşköprü Yaylası vb. toplam 30 tanesinde bölgesel, ulusal ve uluslar arası şenlikler düzenlenmektedir.


Kültürümüzde köklü bir yere sahip olan yayla göçerleri unutulmayan geleneklerimizdendir. Yayla geleneklerimiz Doğu Karadeniz Bölgesinde, özellikle Gümüşhane ilimizde halen yaşanmaktadır.
Yayla yerleşimleri kışlak, mezra, oba diye adlandırılmaktadır. Yayla göçerleri Haziran ayında köyden yaylalara göç ile başlar; Eylül ayında yaylalardan köye dönüşle biter. Bunun için yayla kelimesinin türkülerimizde destanlarımızda büyük yeri vardır. Merak ediyorum, bu yıl pandemiden ötürü yayla şenlikleri nasıl olacak.


Mayıs, Haziran aylarında köylü toplanarak yayla göç gününü kararlaştırır, bir hafta öncesinden göç hazırlıklarına başlanır. Göç gününün akşamında lüzumlu olacak kap kacak hazırlanır, denkler tutulur.  Sabahın erken saatlerinde köylerde heyecanlı bir hareketlilik başlar. Atını, katırını yükleyen; hayvanlarını önüne katan tutar yaylanın yolunu. Yaşlısından çocuğuna varana kadar herkes bugünü büyük bir heyecanla bekler. 3-5 kmlik yayla yolculuğuna bayramlık elbiselerini giyinmiş allı pullu genç kızların her bir ağızdan söyledikleri türkülere özene bezene süslenmiş ineklerin, koyunların, kuzuların zil sesleri eşlik eder. Bu kışın sıkıcı günlerinden kurtulan insanımızın doğa sevgisi ile kucaklaşmasıdır.


Bana göre yaylacılar bu deneyimleri yaşayarak, bilgi ve görgüyü içinde barındıran bir kaşiftir. Bir yerden bir yere göç ederler. Yani özleme yolculuktur. Artık umuda göçleri başlar. Yaylaya varıldı mı hayvanların selameti için tatsız olayların olmaması, insanların neşe ve mutluluk içinde olması, kısaca yaylanın bereketli olması için uğur getireceği inancı ile yayla anası tarafından yayla bozulur.

Şenlikler başlar. Bir yandan kuzusunu arayan koyunların melemeleri, sevinçten böğüren boğalar, at kişnemeleri, bir de çobanın yanık kaval sesi buna karıştı mı insan kendini başka bir alemde zanneder. Sonbahar aylarında soğukların bastırması ile birlikte köylere dönüş için hazırlıklar başlar. Bu defa bereket dolu yükler hazırlanır. Artık ne koyun ne kuzu sesi kalır. Yapılan yağlar, lorlar, peynirler atlara, katırlara yüklenir. Köyün tozlu yollarında uzun bir konvoy oluşur. Böylece bir yayla mevsimi geçer ve köye dönülür.
SONUÇ: Yayla şenlikleri bir bayram havasında geçer. Çeşitli kültürlerin harman olduğu Kadırga Yaylası geniş horon halkalarıyla kemençenin ve davul zurnanın buluşma mekanıdır. İnsanlar günün akşamına kadar eğlenirken bir yanda da civar yaylalara taşıyacakları haftalık alışverişlerini de ihmal etmezler. Kadırga Yaylası, kültürel alışverişin etkileşim içinde olduğu bir mekandır. Görmek lazım, yaşamak kişinin vizyonunu, hoşgörüsünü, üretkenliğini arttıran bir okul gibidir.