Yatağa gelmiyor ölülerle konuşuyor


Türk pop Müziğinin ünlü ismi Erol Büyükburç ünlü kahin Nostradamus gibi pek çok şeyi önceden bildiğini söylüyor. Büyükburç, "Ne zaman bir örümcek görsem biri ölür. Salondaki koltuğuma oturur ölülerle konuşurum" dedi.
60'lı ve 70'li yılların starı, Türk Pop Müziği'nin ünlü ismi Erol Büyükburç geçmişteki başarıları kadar, günümüzde yaptığı ilginç açıklamalarıyla da kendisinden söz ettiriyor. Ünlü sanatçıyı, bir kez de 6 yıl önce evlendiği ve çok sevdiği Alman eşi Uthe'ye sormak istedik. Onları Kartal'da, adaları gören müthiş manzaralı mutlu yuvalarında ziyaret ettik. Doğrusu, bayan Uthe de eşinin bazı özelliklerine en az bizler kadar şaşırıyordu.

-Birbirinizle nasıl ve nerede tanıştınız?

E.B: Kadıköy'de bir dans okulunun açılışında tanıştık. Uthe'de çok derin bir kişilik olduğunu fark ettim. Uthe'yi görür görmez çok yakında durmam gereken önemli bir insan olduğunu gördüm. Hemen flört havasına girmedik. Bana sevdiği şarkıların karaokeleri olduğunu söyledi. O süreç içinde birbirimize aşık olduk.

U.B: 14 Şubat 1999'du ilk tanıştığımız gün. Sevgililer gününde yani.

-Evleneli kaç sene oldu?

E.B: Tanışalı 13 sene oluyor, 6 senedir evliyiz.
Çocuğumuzun adını “Hazine” koyacaktık

-Siz bir ara çocuk yapmayı planlıyordunuz ne oldu?

U.B: Benim eski evliliğimden bir oğlum var ama çocuk yapmayı çok istiyordum. Tekrar böyle bir şeye girdik, bir iki kere yurt dışında tüp bebek denemesi yaptık, olmadı. Moralimiz çok bozuldu, belli bir yere kadar taşıdık sonra bıraktık.

-Çocuğunuz olsaydı ismini ne koyacaktınız?

E.B: 'Hazine' koyacaktık.
U.B: Bir de 'Ahmet' koyacaktık.
Hayranlarımın karımı kızdırıyor

-Erol Bey sizin hayranlarınız da çok fazla, Uthe hanım bu durumdan etkileniyor mu?

E.B: Uthe bu yüzden bir ara batmak üzere olan bir gemiye döndü. Onu zor tuttuk. Markete gittiğimizde izdiham oluyor, o da uzaklaşıyor o ortamdan...

U.B: İzmir'deyiz Fuarda sahne aldık. Sahnenin karşısında bir restoranda yemek yedik. Restoranı işleten kadın sadece Erol Bey'i görüyordu. "Erol Bey ne içerseniz ne yersiniz" bana bir şey soran yok. Kadın resmen uçuyor. Beni es geçti, ne yemek geliyor ne içecek. Öyle sinirlendim ki sonunda kadına neredeyse tekme atacaktım. Çok sinir bir durum bu. Onu kıskanmıyorum ama bazı hayranları bana selam verebilir. Ayıp bir şey bu...

-Sizin altıncı hissinizin çok kuvvetli olduğunu söylüyorlar doğru mu?

E.B: Ben her şeyi görüyorum. Aşağı yukarı dünyanın ne hal alacağını biliyorum. Dünyanın sonunun ne olacağını görüyorum. Nostradamus gibi adamım yani, geleceği görüyorum. Rahmetlileri de görüyorum sık sık. Ölmüş bütün akrabalarım beni ziyaret ediyor. Annem, ablam vs... Salondaki koltuğumda oturup onlarla konuşurum. Özlemlerimi böyle baskılıyorum.

Örümcek görürsem biri ölür

-Başınıza gelecek olayları da önceden biliyor musunuz?

E.B: Benim habercilerim var. Ne zaman örümcek görsem bir yakınım ölür. Onları gördüğümde mutlaka kötü bir şey olur. Ben bütün ailemden ölecekleri o örümcekler sayesinde gördüm. Örümceklerin boyutlarını ve renklerine göre olacak olayın büyüklüğü ya da küçüklüğü ortaya çıkıyor. Örneğin ablamdaydım, Umre'ye gideceğim banyonun kenarında kocaman bir örümcek gördüm. Ablam vefat etti. Annemin öleceğini de örümcekler sayesinde gördüm. Babamın öldüğü dakika cin gibi gözlerimi açmışım. 17 yaşındaydım, "Baba" dedim buz gibiydi, ölmüştü.

Yatağa gelmiyor ölülerle konuşuyor


Erol yatağa gelmeyince ben de ne oluyor diye gidip salona bakıyorum. Bir de ne göreyim kendi kendine konuşuyor. Meğerse ölülerle sohbet ediyormuş, beni bile fark etmiyor. Ölülerin ona halografik olarak göründüğünü söylüyor. Hatta bu konuda dünyada ilk 50'ye girerim diyor. (Bugün)