Ceza ve Pinhani ile Fanta turnesinde olan Kenan Doğulu turnenin son konserini yarın akşam Turkcell Kuruçeşme Arena'da verecek. Turne yorgunu Doğulu, 35 yaş ile ilgili tespitlerde bulundu: İnsan olarak giderek iyileştiğimi fark ediyorum.

Bir kekik, bir kırmızı biber bir de fesleğen. Ne bu? Fanta Gençlik Festivali'nin müthiş üçlüsü; Kenan Doğulu, Ceza ve Pinhani. Eskişehir'den Adana'ya, Konya'ya, İzmir'e, Tekirdağ'a kadar şehir şehir gezdiler. Yarın akşam Turkcell Kuruçeşme Arena'da son konserlerini verecek olan üçlü, Antalya ayağında bana yakalandılar. Yakalanınca da müzik ve hayatlarıyla ilgili sorularıma cevap verdiler. Üçüne de sıfat verirsem; Ceza serinkanlı ve dertli... Pinhani içe dönük ama eğlenceli...

Ve ve ve Kenan Doğulu enerjik, kontrollü ve büyüleyici! 'Patron' Kenan Doğulu ile Hillside Su Otel'in '9.5 Hafta Suiti'nde Günaydın görüşrü.

Bakın bakalım Kenan Doğulu nasıl olunurmuş? Kenan'ın en büyük sahne kabusu neymiş ve 50 yaşında hayal ettiği fotoğraf karesi nasılmış...

Bu turne yemek olsa, hanginiz hangi baharat olurdunuz?
Müzikleri farklı, lezzetli ve romantik olduğundan Pinhani fesleğen olurdu. Ben kekik olurdum. Ceza kırmızıbiber olurdu.
Kenan Doğulu


Fesleğenle kırmızıbiberi anladım da, kekik?
E, Doğuluyum ya!

Turnede olmanın en zevkli yanı ne?
Devamlı değişik yerler görmek ve Türkiye'nin en iyi yemeklerini kendi yörelerinde yiyebilmek. Kayseri'de mantı, Adana'da Adana kebap, Trabzon'da hamsili ekmek, Ayvalık'ta tost...

SAHNE ÇÖKECEK KORKUM VAR

En büyük sahne kabusunuz ne?
Sahnenin çökmesi herhalde. Hep onu düşünüyorum. Sahne biz konsere çıkmadan iki gün önce kuruluyor. Yaklaşık 50 kişilik ekip saatlerce kuruyor, inanılmaz bir efor ve emek sarf ediyorlar, mühendislik harikası bir şey. Her gördüğümde takdir ediyorum. Tabii konserden sonra da üzülüyorum; yine söküp aynı sahneyi başka bir şehre kurmak zorundalar çünkü. Turnede o kadar hızlı bir şekilde söküp yeniden kuruyorlar ki; Allah korusun, 'ya çökerse' diyorum zaman zaman içimden.

Allah korusun! 1993'ten beri profesyonel olarak müzikte varsınız, başarılısınız, konserleriniz doluyor, attığınız adımlar takip ediliyor... Kenan Doğulu olabilmek için ne lazım?
Teşvik lazım, aile desteği lazım...İç keşfedişlerin erken olması gerekiyor yani yola erken çıkmak gerekiyor. Geç yaşta başlayan insanların da başarılı olduğu zamanlar oluyor elbette ama daha bebekken ileride yapacağın işin temellerini atıyor olmak, bir çeşit kendini düşünce kuvvetiyle hazırlamak oluyor da diyebiliriz. Sonra, doğru zamanda doğru yerde olup, fırsatları iyi değerlendirmek çok önemli. Eh şans da var işin içinde... Üretimimiz varsa seve seve bunu hediye etmeliyiz.

HESABA GİRMEYEN KARAKTER

Başka?
Bu yolda yürüdüğün insanlarla bütün olabilmek aslında tek taraflı bir anlaşma yapıldığının bilincinde olmak gerekiyor. Çalıştığın insanları kırmamak, üzmemek, elinden geldiğince layığını yapmak, dengeleri iyi kurabilmek... Bana göre özgür olabilmek de çok önemli. Fazla hesaba girmeyen bir karakterin olmalı. İçinden ne geliyorsa onu yazmalı, söylemelisin. Yani kendini beğendirme kaygısı olmadan içinden gelenleri aktarabilemelisin. Çünkü o kaygı, samimiyeti kaybettiriyor. O zaman da sen, sen olmuyorsun. Düzendeki bireylerden biri haline geliyorsun. Sıradanlaşıyorsun, ki bu çok tercih edilen bir durum değil.

Yaptığınız en büyük hata neydi sizce? Mutlaka vardır...
Hataları hata olarak görmediğim için hiçbirini seçemiyorum. Geçmişi geçmişte bırakmayı seviyorum. Umursamaz biri değilim ama yanlış yaptıklarımı bir daha yapmamak üzere süzgecimde tutuyorum.

ARTIK DAHA ÖZGÜRÜM

Yaş 35. Sizin için yolun neresi?
Benim için başı gibi hissediyorum. Yaş sınırı 100'e çıktı diyorlar. Öyle bir değişiklik var hesapta! Ben kısa sürede çok yol kat ettiğimi düşünüyorum, bundan sonra artık daha özgür ne yaptığını bilen ve kalan süreyi en iyi şekilde değerlendirecek olgunluğa geldiğime inanıyorum. O yüzden birçok şeye heyecanlanıyorum.

Son dönemde televizyon röportajlarınızı izlerken sizde hoş bir değişim gözlemliyorum. Sanki daha tansiyonunu kontrol altına almış, daha sakin, daha kendiyle barışmış bir adam. Sizce yıllar geçtikçe ruhunuzdaki en önemli değişim ne oldu?
İnsan olarak giderek iyileştiğimi fark ediyorum. İnsanları dinlemeyi öğrendim, daha barışçıl bir insan oldum. Sakinleştim. Eskiden adrenalin tutkum çok üst düzeylerdeydi, yarış arabaları, spor müsabakaları, tehlikeli oyunları severdim. Şimdi daha yastık gibi bir adam oldum!

Hayal edin, 50 yaşındasınız... Gözünüzün önüne gelen fotoğraf karesi?
Sahnede çocuklarımla müzik yaptığımı hayal ediyorum. Geleceğe kalmış bir sürü beste, yüzlerce proje, binlerce konser ve alkış seli hayal ediyorum. Frank Sinatra gibi smokinle sahneye çıkıp şarkılarımı söylemek, daha büyük kalabalıklara ulaşmak istiyorum. Fikirlerim ve müziğim bu toplumda seviliyorsa, benzer yapıda olan diğer ülkelerden insanlara da ulaşmak istiyorum.

Sahneye çıkmadan hep aklımdan ... geçer? Noktalı yeri tamamlayın lütfen.
Çok önemli konserlerde kendimce babamı yanıma davet ediyorum. Az konuşmaya çalışıyorum. Masaj ve fiziksel destekle vücudumu açıp neşelenmeye gayret ediyorum. Gün içinde ne olursa olsun konser başlamadan 15 dk. önce, eğlenmeye gelmiş insanları eğlendirmek için kendimi hazırlıyorum. Kuliste mum seviyorum ve bir-iki duble içiyorum.

SERUM YİYİP KONSERE ÇIKTIM

Turnenin ilk konserinde serum bağlanmış ondan sonra sahneye çıkmışsınız, doğru mu?
Bu turneden önce, Ozan'la (Doğulu) bir hafta Bodrum'daki evime kapandık. Sadece dinlenmek için... Kısa sürede çok sayıda konser olunca fiziksel olarak yoruluyorsun. Gidilen yerler çok sıcak. Bunu bildiğim için turnelerden önce dinlenmeye çalışıyorum. Dengesiz beslenme ve düzensiz uykuyu bırakıp bir hafta en azından kendime detoks yapıyorum. Bodrum'da son gece yediğim balıktan zehirlendim. Ertesi gün yürüyemeyecek kadar hastalandım. Kulisteki ambulansta serum takıldı ve sahneye çıktığımda elim ayağım titriyordu. Sonra üç gün üst üste konser vardı. Hayatımın en zor konserleriydi diyebilirim ama hepsi de başarılı geçti.