Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ermenistan ile imzalanacak protokoller konusundaki açıklamaların Türkiye ve Ermenistan'dan değil, ev sahibi İsviçre'den beklenmesi gerektiğini söyleyerek, "Yakın zamanda İsviçre'den bu konudaki açıklamaları alırsınız. Bizim açımızdan herhangi bir tereddüt söz konusu değildir" dedi.
Davutoğlu, Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Balazs ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında 10 Ekim günü imzalanması öngörülen protokollere ilişkin soruları yanıtladı.

Bakan Davutoğlu, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın Türkiye ile Ermenistan arasında 14 Ekimde Bursa'da oynanacak Dünya Kupası eleme maçına gelip gelmeyeceğiyle ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi:

"Sarkisyan'ın milli maç için Türkiye'ye gelmesi tabii ki bizim arzu ettiğimiz bir konudur. Ancak Cumhurbaşkanımız (Abdullah Gül), Erivan'a gittiğinde, hiçbir beklentisi olmaksızın büyük bir siyasi cesaret örneği göstererek gitti. Sarkisyan'ın herhangi bir ön koşulu, beklentisi olmaksızın gelmesini arzu ederiz. Bunun bir tartışma konusu yapılması bile doğru değil. Spor karşılaşmaları centilmenliğin, dostluğun, insani iletişimin öne çıktığı karşılaşmalardır. Bu bakımdan biz bu perfpektifte Sarkisyan'ın Türkiye'ye gelmesini bekliyoruz ve bunun gerçekleşeceğine de inanıyoruz. Bunun için büyük formalitelere gerek yok."

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Haremüşşerif'teki gelişmeleri çok yakından takip etkiklerini belirterek, Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Ercan Özer'in bizzat bölgeye giderek, Haremüşşerif Vakfı yetkilileriyle görüştüğünü söyledi.

Davutoğlu, Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Balazs ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Haremüşşerif'in ablukaya alınması konusu ile ilgili soruya yanıt verdi.

"Bütün taraflara biz bu konudaki uyarıcı mesajlarımızı verdik" diyen Davutoğlu, Türkiye'nin Filistin konusundaki tavrının açık ve net olduğunu vurguladı. Davutoğlu, şunları söyledi:

"Doğu Küdüs, Filistin topraklarının bir parçasıdır. Haremüşşerif de bütün Müslümanların, bütün Hristiyanların önem verdiği bir mekandır. Haremüşşerif'e saygı göstermek herkesin yükümlülüğüdür. Bu bakımdan gelişmeleri yakinen takip ediyoruz ve Mescid-i Aksa ile ilgili her konu bizim ilgi alanımız içindedir."

Türkiye'nin gerek Mescid-i Aksa ve Haremüşşerif yetkilileriyle gerekse taraflarla yakın işbirliği içinde olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Ümit ederiz ki bu kutsal mekanın saygınlığına halel getirecek bir gelişme yaşanmaz ve bu mekan bir barış mekanı olarak, bir ibadet mekanı olarak hakettiği saygıyı her zaman görür. Biz bunun yakın takipçisi olacağız. Hiçbir şekilde de bu konudaki gelişmelere kayıtsız kalmamız söz konusu değildir" dedi.


GOLDSTONE RAPORU


Davutoğlu, Birleşmiş Milletler bünyesinde Gazze'deki olayları inceleyen Goldstone raporuyla ilgili soruya karşılık da şöyle konuştu:

"Goldstone raporu BM görevlendirmesiyle ortaya konan bir rapordur. İnsan hakları bağlamında bizim bölgedeki bütün insan hakları konularıyla yakın ilgimiz vardır. Bu raporun da hakkıyla değerlendirilmesini bekliyoruz. Çünkü Gazze'de yaşananlar, gerek saldırılar esnasında yaşananlar, gerekse saldırı sonrası ortaya çıkan ortam sadece bizi önemli bir bölge ülkesi olarak değil, insanlık vicdanının sözcüsü olarak da ciddi bir şekilde rahatsız etmiştir, etmektedir. Gazze halkı insanlık onuruna yakışır standartlarda yaşamayı hak eden bir halktır."

Türkiye'nin savaş esnasında tutumunu net olarak ortaya koyduğunu söyleyen Davutoğlu, sivil yerleşim yerlerine bu şekilde yoğun saldırılarla zarar verilmesine prensip olarak karşı çıktıklarını kaydetti. "Gazze'deki durumun son 8 ay içinde hiç iyileşme göstermemiş olması da bizi kaygılandırmaktadır" diyen Davutoğlu, uluslararası toplumun bu konuda gerekli hassasiyeti göstermesini beklediklerini bildirdi. Davutoğlu, "Bugün Gazze'de binlerce, on binlerce insan evsizdir. Binlerce öğrenci okul binası olmadığı için eğitim görememektedir. 21. yüzyılda bu uygulamaya maruz kalmak hiçbir halk için kabul edilemez. Biz bu konudaki çabalarımızı da sürdürmeye devam edeceğiz" diye konuştu.


TÜRKİYE'DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ


AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu'nda Türkiye'de basının özgür olmadığına ilişkin ifadelerin olacağı haberlerinin anımsatılması üzerine Davutoğlu, bu rapor yayımlanmadan yorum yapmanın doğru olmadığını söyleyerek, ancak kendilerinin basın özgürlüğü ve eleştiri özgürlüğünün her zaman yanında olduklarını bildirdi.

"Herhangi bir Batı ülkesinde olduğu kadar, hatta ondan çok daha ileri düzeyde ve hatta sınır tanımayan eleştirileri bizim basınımızda görürsünüz" diyen Davutoğlu, bunun demokrasinin doğal bir sonucu olduğunu, bununla vergi ve iş hukuku konularını karıştırmamak gerektiğini belirtti.

"Eğer herhangi bir basın mensubu, bir basın organı hükümetimizi, herhangi bir uygulamayı tenkit etme hususunda sınırlama ile karşı karşıyaysa bu basın özgürlüğü kapsamına girer. Ancak böyle bir sınırlama söz konusu olmamıştır" ifadesini kullanan Davutoğlu, son derece dinamik bir basın ortamının mevcut olduğunu kaydetti. Davutoğlu, daha sonra şunları belirtti:

"Ama bütün şirketler gibi basın ve diğer konulardaki faaliyetleri de kapsayan şirketlere sahip olan yapılar, tabii ki Türkiye bir hukuk devletidir, devletinin gereği olan düzenlemelerle de muhataptır. Bu vergi konusu da bunların başında gelir. Bu konuda bir rahatsızlık varsa Türkiye bir hukuk devleti, başvurulması gereken makamlar Türk mahkemeleridir. Hukuk kapısı herkese de açıktır. Ama buradan hareketle Türkiye'de basın özgürlüğünün tehlike altında olduğunu söylemek söz konusu olamaz."


TÜRKİYE-MACARİSTAN İLİŞKİLERİ


Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye ile Macaristan arasındaki ilişkilerin stratejik bir çerçeveye oturmasını istediklerini ve bu çerçevenin kendileri açısından 4 ana unsuru olduğunu da belirtti.

Davutoğlu, bunlardan ilkinin iki ülke arasındaki ikili siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin en üst düzeye çıkarılması olduğunu kaydederek, karşılıklı üst düzey ziyaretlerle ikili ilişkilerin daha da pekiştirildiğini ve kendisinin de en kısa zamanda Macaristan'ı ziyaret edeceğini açıkladı.

Siyasi ilişkilerde sorun bulunmadığının ve iki ülke ilişkilerinin büyük bir potansiyele sahip olduğunun altını çizen Davutoğlu, iki ülkenin uluslararası alanda da birbirlerini desteklediğini ifade etti.

Ekonomik ilişkilerde de 2 milyar dolara yaklaşan bir ticaret hacmine ulaşıldığını bildiren Davutoğlu, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliği ve yoğunluğuna bakıldığında ekonomik ilişkilerin çok daha üst düzeye çıkarılması gerektiğini söyledi. Kriz dolayısıyla ekonomik ilişkilerde bir miktar düşme gözlendiğini belirten Davutoğlu, konuk bakanla bunu artıracak tedbirleri almaya karar verdiklerini bildirdi.

"Türkiye ile Macaristan komşu olmamakla birlikte ulaştırma projeleri bağlamında bir komşu gibi hareket etmeleri gerekiyor" diyen Davutoğlu, Macaristan'ın, Türkiye'nin Avrupa'ya ulaştırma bağlantısı itibariyle büyük önem taşıdığına dikkati çekti.

Davutoğlu, Tuna nehri üzerindeki ülkelerin Karadeniz'e açılması, Karadeniz üzerinden, Boğazlardan Akdenize ve Trabzon üzerinden Avrasya'ya açılması konusunda ortak bir anlayış birliği olduğunu ve bu ilişkilerin ekonomik alanda ciddi bir ivme kazandıracağını söyledi.

2010 yılında hem İstanbul'un hem de Peç şehrinin Avrupa kültür başkenti olduğunu hatırlatan Davutoğlu, iki ülke arasındaki ortak kültürün tanıtılması bakımından 2010 yılının önemli olduğunu kaydetti.

"Ortak dilimiz ve kültürümüz bağlamında çok güçlü bağlarımız var" diyen Davutoğlu, bunu daha da geliştirmeyi düşündüklerini ifade ederek, Türkiye'nin Macaristan'ın kültürel faaliyetlerine her türlü desteği vereceğini söyledi.

İkili ilişkilerde ikinci önemli alanın çevre bölgeler olduğunu kaydeden Davutoğlu, şunları belirtti:

"Bunlar Balkanlar, Tuna Havzası, Karadeniz ve Orta Avrupa politikalarıdır. Biz bu konuda Macaristan ile aynı perspektiften baktığımızı düşünüyoruz. Macaristan bir Balkan ülkesi olmamakla birlikte tarihi irtibatları dolayısıyla Balkan politikalarında önemli bir ülkedir. Bugün ve yarın Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Platformu'nun Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı yapılacak; biz dönem başkanıyız. Bu vesileyle Balkanlarla ilgili konuları ele aldık. Orta Avrupa konusunda da Türkiye ile Macaristan arasında bundan sonra da sağlam bir köprü bulunacaktır."

İlişkilerde üçüncü önemli noktanın Türkiye'nin AB üyeliği olduğunu ve hem Macaristan'dan hem de Balatz'dan destek beklediklerini kaydeden Davutoğlu, Macaristan'ın Türkiye'nin AB konularına hep destek verdiğini .belirtti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bunun için müteşekkiriz ama şimdi bu desteğin bir adım öteye geçerek, tecrübe paylaşımı ve güçlü bir işbirliği anlayışına dönüşmesini bekliyoruz. Çünkü Macaristan'ın ve Balazs'ın AB ile ilgili çok büyük tecrübeleri var. Kendileri ülke olarak da şahıs olarak da Türkiye'nin AB sürecine katkı vereceklerini ifade ettiler. Bu katkının daha da ileri düzeylere ulaşması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Biz Macaristan'ı Türkiye'nin Avrupa'daki en önemli dostlarından biri, bir kardeş ülke olarak görüyoruz."

İki ülke arasındaki ilişkilerde dördüncü alan olarak da enerji politikalarını sayan Davutoğlu, enerji konusunun hem AB hem de Kafkasya, Orta Asya, Hazar ve Orta Doğu'yu ilgilendirdiğini ve bu konuları Macaristan ile görüşmeye devam edeceklerini ifade etti.

Nabucco projesinde Türkiye ile Macaristan'ın ortaklığına işaret eden Davutoğlu, Nabucco projesinin Türkiye için hayati önem taşıdığının, projenin sadece Türkiye için değil çevre ülkeler için de aynı öneme sahip olduğunun altını çizdi.

Davutoğlu, Macaristan'ın, Türkiye'nin AB sürecinde katkısı olduğu gibi Türkiye'nin de Macaristan'ın Kafkaslar, Orta Asya ve Orta Doğu'ya ulaşımında katkısı olabileceğini belirtti. Macaristan'ın Gaziantep'te yeni bir fahri konsolosluk açma kararı aldığını kaydeden Davutoğlu, bundan dolayı konuk dışişleri bakanını tebrik ettiğini sözlerine ekledi.


MACAR DIŞIŞLERİ BAKANI BALAZS


Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Balazs da Türkiye ile Macaristan arasında mükemmel ilişkiler olduğuna işaret etti.

Siyasi, diplomatik ve ekonomik ilişkilerin iyi düzeyde olduğunu belirten Balazs, ulaştırma ve enerji alanlarında da ortak çalışmaların bulunduğunu kaydetti. Balazs, konsolosluk ilişkilerinde de işbirliğinin mükemmel sürdüğünü söyledi.

İki ülkenin ortak tarihi geçmişine de değinen Balazs, Türk minarelerinin, hamamlarının, Gül Baba Türbesi'nin büyük bir özenle temsil edildiği bir ülke olma özelliğini taşıdıklarını kaydetti.

İki ülkenin dil konusundaki ortak yönlerine de işaret eden Balazs, dilin düşünce yapısını da etkilediğini, bu nedenle iki ülkenin benzer düşünce yapısına sahip olduğunu ifade etti.

Türkiye ile Macaristan arasındaki olumlu ilişkilerin 21. yüzyılda daha etkin kılınabileceğini belirten Balazs, Türkiye'nin Macaristan'ın NATO'ya girmesine yardımcı olduğunu anımsatarak, Macaristan'ın da Türkiye'nin AB'ye girmesine destek vereceğini söyledi.

Balazs, bir soru üzerine, basının genelde kendi ülkesinde de olduğu gibi kötü haberler üzerinde yoğunlaştığını belirterek, olumlu konuların basın için cazibesinin olmadığını kaydetti.

İki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin pek çok boyutta olumlu seviyede sürdüğünü anlatan Balazs, tarihi, mimari ve dil açısından bakıldığında mükemmel ilişkilere sahip olunduğunu belirtti. İki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin önemine de değinen konuk bakan, "Bunu dünyaya gösterebiliriz. İnsanların gözünü açabiliriz. Konferanslar, sergiler düzenleyebiliriz. Ben şuna ikna olmuş durumdayım; Bence Macaristandaki insanların aklını ve zihnini açabileceğimiz gibi Avrupa'daki insanların aklını ve zihnini de açabiliriz. Türkiye'nin aslında Avrupa'ya ne kadar yakından bağlı olduğunu, tarihi köklerimizin ne kadar yakından birbiriyle ilişkili olduğunu gösterebiliriz. Amacımız bu olmalı" dedi.

Kanuni Sultan Süleyman'ın kabrine ilişkin soru üzerine de konuk bakan, Macaristan olarak bu konuda işbirliği arzusu içinde olduklarını kaydetti. İki ülke arasında geçmişte her zaman dostluğun olmadığını, bazen çarpışmaların da olduğunu anımsatan Balazs, "19. yüzyıl Macaristan parlamentosu dönemi düşünülürse orada muzaffer Macarlar Türkleri yeniyor şeklinde lanse ediliyordu, ama buradaki muzaffer komutanlar da Dolmabahçe Sarayı'nda Macarlara karşı kazandıkları zaferleri kutluyorlardı. Ama o zamanlar çok geride kaldı. Dostluğumuz bunun üzerinde" diye konuştu.

Macaristan'ın savaş meydanlarını modern yöntemlerle incelediğini belirten Balazs, Macaristan'da Kanuni Sultan Süleyman adına dikilmiş bir anıt olduğunu, ortak tarih çerçevesinde işbirliği içinde olmaktan büyük mutluluk duyacaklarını, bu çerçevede bu tip araştırmalara katkı vereceklerini kaydetti./yeni şafak